0Yorum

Onunkisi Aşk Hikayesi

Bir gün bir baba oğluna timsahla kaplumbağanın öyküsünü anlatır.

Der ki: “Bir timsah kaplumbağayı yutmak ister, kovalamaya başlar. Tam yutacağı sırada kaplumbağa kenara sıçrar ve bir ağaca tırmanır.”

Öykünün burasında çocuk hayretle: “Baba, hiç kaplumbağa ağaca çıkar mı?” diye sorar.

Babası şu cevabı verir: “Çıkması lazımdı oğlum. Çıkması lazımdı. Kurtulması için çıkması lazımdı.”

Laurent Petit’i birkaç yıl önce tanıdım. Trilye’de eşiyle birlikte mütevazı bir akşam yemeği yiyip sohbet ederlerdi. Sonra bir elektrik oluştu bende ona karşı. Onurlu, çalışkan, inatçı, asil bir Fransız olan Laurent Petit, yanı başımda iddialı bir restoran açmaya niyetliydi. Ne mücadeleler verdi, kimlerle boğuştu ama dik duruşundan, inancından taviz vermedi.

 ASLA VAZGEÇMEDİ

Aslında onunkisi bir aşk hikayesiydi. Aşk bazen imkansızı başarıya dönüştürür. Bir şehre tutkun yapar insanı. İlk gördüğümde çok sevdiğim, dürüstlüğü yüzünün temiz ve saf ifadesinden okunan Laurent birkaç yıldır o muhteşem mekan için uğraş verdi. Kendisine devir hakkı için yüksek paralar teklif edildi. Ama o parası olup işten anlamayanlara nasihatte bulundu. “Benim gibi chef owner olacaksanız bu işe girin. Bilmediğiniz işi yapmayın” dedi. Hep etik davrandı. Mücadeleyi kazandı ve Ankara’ya da Cumhuriyet’in kurulduğu tarihten beri özlenen müthiş Fransız restoranını kazandırdı.

Fransızlar mutfaklarına yüzyıllardır sahip çıkıyorlar. Paris’teki Michelin yıldızlı ve iddialı restoranların hepsi özgün Fransız mutfağından mönüler sunarlar. Birbirine yakın lezzetlerin incelikleri ayrıntılarda gizlidir. Kaz ciğeri olmazsa olmazlarıdır. Benim de sevdiğim nadide ürünlerin sunulduğu Fransız restoranı bitiverdi burnumun dibinde. Hem de Fransa’da ünlü bir restoranın sahibi ve şefi olup Ankara’ya göç eden birisi tarafından. Ankara’ya yakışan, lezzeti ve kaliteyi birlikte götüren mekanların çoğalmasını arzu eden birisiyim. “Çarşı uzadıkça nasip artar.” Kaliteli mekanlar dışarıda yemek yeme alışkanlığı kazanım sürecini hızlandırır.

Laurent ve zarif eşi her zaman birbirlerinin en yakın destekçileri oldular. Sonunda şık bir bahçe içinde sıcacık bir atmosfer sağlayan La Flamblée oluştu. Trilye’nin hemen üst sokağında konuşlanan restoran, aşklarını zinde tutmak, lezzetli yemekler tatmak, romantik bir akşam yaşamak isteyenler için ideal. Üstelik yarın sevgililer günü. Sevgilinizle baş başa olmak için şimdiden yerinizi ayırtın La Flamblée’de (Tabii ki yer bulabilirseniz). Ankara’nın en huzurlu köşesinde özel bir gün yaşayın. İstanbulluları da kıskandıracak bu mekan, restoran havasında değil, yakın bir dostunuza misafirliğe gitmişsiniz gibi.

Çocukluk yıllarımda Çanakkale’de yelkenli ile dolaşmayı çok severdim. Tek direk tek yelkenli optimist lisansını ortaokuldayken almıştım. Yelken sporu azmi, mücadeleyi ve sabrı gerektirir. Poyrazı boğaz akıntısı ile birlikte arkama aldığımda kısa sürede boğaz çıkışındaki Kepez altına inerdim. Bazen rüzgar dururdu. Limana, akıntıya karşı ve rüzgarsız gitmek zorunda kaldığım çok anlar yaşadım. Size de böyle zor anlarınızda yardımcı olabilecek bir önerim var. Rüzgar döndüğünde asla vazgeçmeyin ve kalbinizin sesini dinleyin. Kalp denize benzer. Fırtınaları, sakin zamanları ve taşkınlıkları vardır. Bazen de derinliklerinde inciler gizlidir.

Bir köşeye sıkıştığınızda artık daha fazla asılamayacağınızı duyumsayacak denli her şeyin sizin aleyhinize olduğunu düşündüğünüz anda bile asla vazgeçmeyin. Çünkü o an rüzgarın yönünü değiştireceği andır.

Yorum Yazın