1Yorum

Nesli Tükenen İnsanlar

Bir gün çelimsiz, küçük bir kız çocuğu sokağın köşesine oturmuş yiyecek, para ya da alabileceği herhangi bir şey için dileniyordu. Üzerinde yırtık pırtık giysiler vardı; yüzü gözü kir içinde, perişan bir durumdaydı. Küçük kız dilenirken, sokaktan genç, canlı ve iyi görünümlü bir adam geçti. Kızı fark etmişti ama belli etmemek için dönüp ikinci kez bakmadı. Büyük ve lüks evine, mutlu ve rahat ailesinin yanına geldiğinde, çok güzel akşam sofrası onu bekliyordu. Fakat az sonra düşünceleri o yoksul kıza takılıverdi. Duyguları bir şeylere itiraz ediyordu. Sonra kolay yolu yeğledi ve itirazlarını Allah’a yöneltti: “Böyle bir şeyin olmasına nasıl izin veriyorsun? Neden o küçük kıza yardım için bir şeyler yapmıyorsun Allahım?” diye yakındı içinden. Sonra ruhunun derinliklerinden gelen bir yanıt duydu: “Yaptım. Seni yarattım.” Yaşar Öncan’la uzun yıllar önce o kadar çok tanışmayı arzu ediyordum, Tütav Başkanı Kemal Baytaş vasıtasıyla tanıştığımda o kadar mutlu olmuştum ki anlatamam. Neden mi? 21 yıl önce Siirt’te genç rütbede atandığım Askeri Gazino Müdürlüğü görevini büyük bir sevgi ve heyecanla sürdürüyordum. Siirt Tugayı Karargâhı, Malatya’da bulunan 2’nci Ordu Komutanlığı’na bağlıydı. Ordu Komutanı, titizliği ve kendisine takılan “atom karınca” lakabıyla tanınan Orgeneral İbrahim Türkgenci’ydi. İbrahim Paşa her nedense Siirt’i ve bizleri çok sevmişti, sık sık gazinomuzda konaklardı. Her seferinde de “Üsteğmenim Malatya’ya gel de bizim orduevini bir gör” derdi. Bu daveti helikopter pilotları da sık sık yapardı. Pek çok kişiden Malatya Orduevi ile ilgili aynı methiyeleri duyunca bir hafta sonu henüz yeni yürümeye başlayan Koray’ı da arka koltuğa uzatıp Malatya’nın yolunu tuttuk. Yol güzergâhındaki Diyarbakır ve Elazığ hakikaten cennetin bir parçası. Dağların yamaçlarındaki kayısı ağaçlarını görmeye başlayınca Malatya’ya geldiğimizin işaretleriyle karşılaşmış olduk. Yıllarca bu güzergâhta seyahat ettim. İçim cızlayarak bu coğrafyada neler yapılmaz ki diye hep sitem etmişimdir! Orduevini görünce ve o zamanın koşullarında muhteşem bir yapı, olağanüstü bir peyzajla karşılaşınca kendimi başka dünyalara gelmiş gibi hissettim. Belli ki günü kurtarmak için çalışan bir müteahhit yapmamış; belli ki Malatya Orduevi’ni yapan kişi amatör ruhlu, sanatçı kişilikli bir insan Yaşar Öncan’mış.

SANATÇI KİŞİLİK

İnşaat alanında olduğu gibi amatör ruhla icra ettiği Türk Sanat Müziğinde de oldukça başarılı. Her hafta sanatçı arkadaşlarıyla bir araya gelerek meşk yapan Yaşar Bey’in best seller’ı TRT’nin repertuarına girmiş. Yaptığı tüm işlerinde titiz davranan tüm canlılara karşı iyilik yapmak için çabalayan sıra dışı bir kişilik Yaşar Öncan.

EFSANE KORU OTELİ

Bana “Niçin İstanbul’a giderken kara yolunu tercih ediyorsun?” diye soranlara yanıtım net: Koru Oteli. Çok acil işim yoksa niçin koşturayım. İple çekiyor beni bu eşsiz otelin doğası ve yemekleri. Hiçbir yerde yiyemediğim tandırın, fırın sütlacın, manda kaymaklı ayva tatlısının, kabak tatlısının kokusu çekiyor beni oraya. Subaylık yıllarımda da hafta sonları Bolu’daki Koru Oteli’nin yolunu tutardım.

OTOBANDAN SONRA DAHA CAZİP

Pek çok Ankaralı ve İstanbullu benim bu görüşüme ortak oluyor. Hele hele gastro-turizmin dünyada trend olduğu bir dönemde burnumuzun dibindeki bu lezzet cenneti şansımız. 120 dönümlük çam ormanında ciğerlerinize temiz hava çekerek yürüdüğünüz zaman kalorileri yakma şansını elde ediyorsunuz. Otoban yapıldıktan sonra otelin değeri daha da arttı. Yol daha sessiz ve tam kafa dinlemek için ideal. Üstelik fazla egzoz dumanına da maruz kalmıyorsunuz. Hele bir de hiçbir yerde bulamayacağınız organik ürünlerin tatlarına hayran kalacağınız yanı başındaki market, inanın yemekler kadar cezp edici.

ÇANKAYA KORU OTELİ

Yaşar Bey, istihdamı sever. Ülke ekonomisine katkıda bulunmak ister. O nedenle başka bir doğa harikası olan Papazın Bağı’na bitişik yerde Çankaya otelini hizmete açtı. Güzel bir evdi orası. “Ama insanlara iş, aş lazım Süreyyacığım burayı hayata geçireceğim” dedi ve önünde çok özel tur otobüslerini görünce büyük keyif aldığım bu güzel oteli Ankara’ya kazandırdı.

EĞİTİM GÖNÜLLÜSÜ

Yaşar Öncan’ın sahibi olduğu Yöntaş şirketi, Kuveyt’ten Dubai’ye kadar pek çok yabancı ülkede barajdan otele, su yolundan modern inşaatlara kadar çok sayıda esere imza atmıştır. Yurt içinde de sayısız güzel eserlere imza atan Öncan, memleketi Malatya’yı hiçbir zaman unutmamıştır. Kendi adıyla anılan ilköğretim okulunu yaptırmakla kalmayıp, sürekli ziyaret etmekte ve okulun ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Ama kendisinin okul yaptırdığını, Malatya’yı gezdirdiği hiçbir dostuna söylememiştir. Tevazu sahibi, eğitim alanındaki sayısız hizmetlerini sessiz sedasız yürüten Öncan, gönlü zengin bir iş adamıdır. Onun için istihdam sağlamak, insanlara yardımcı olmak, eğitim almasında katkı sağlamak, her şeyin ötesindedir. Başarılarında görülmez el Aynur Hanım’ın büyük rolü vardır. Dünya iyisi bir hanım olan Aynur Öncan, birbirinden hanım 3 kız evladı Meltem, Esen ve Mehtap’ı yetiştirmiştir. Ailece çalışmayı sever Öncanlar. Siz sevdiğiniz işlerde çalıştığınızda akıp giden saatlerin fısıltıları içerisinde müziğe dönüşen bir “ney”e benzersiniz. Bazıları her şeyi olduğu gibi görür, “Niçin” diye sorar. Ben hiç var olmamış şeyleri düşünürüm, “Neden olmasın” diye sorarım demiş George Bernard Shaw. “Neden olmasınlar”ın en iyi uygulayıcısı Yaşar Bey’i dünya insanlarına her konuda el uzatmak için görevlendirilmiş gibi hissederim her zaman.

Yorum Yazın