0Yorum

Ömrünü İşine Adayanlar

Müzikte çağın en büyük tenoru Enrico Caruso, sahneye çıkmadan önce son derece heyecanlanır, adeta tir tir titrerdi. Bir keresinde New York Metropoliten Operası’nda, Verdi’nin “Maskeli Balo”su oynanıyordu. Caruso’yu gerginlik içinde titrerken gören, mesleğe yeni başlamış bayan hayretle sordu: “Bay Caruso, niye bu kadar heyecanlısınız?” Caruso, tam bir ciddiyet içinde şu cevabı verdi: “Diğer müzisyenler yeteneklerinin yüzde yüzünü kullansalar bile, ben yüzde ellisini kullanmalıyım. İnsan, kabiliyetlerini tam kapasite kullanmakla yetinmemeli, kendi kendini aşmaya zorlamalıdır. Çünkü kalıcı başarılar, ölümsüz eserler, hep kendini aşabilen yüksek performans gösterenlerin ürünleridir. Recep Peker Tanıtkan, kendini aşan ve Türkiye’de fotoğraf sanatçılığı deyince aklımıza ilk gelen isimlerdendir. Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in açılışını yaptığı, izdihamdan insanların zor anlar yaşadığı fotoğraf sergilerini yıllar geçse de unutamıyorum.

YARIM ASIRLIK GAZETECİ

Recep Peker Tanıtkan ile ilk tanışmam Mahatma Gandhi Caddesi’nde Seagull isimli restoranımda olmuştu. İşini seven, prensiplerine bağlı bir gazeteci olan Recep Bey, meslek hayatına 43 yıl önce Günaydın Gazetesi’nde başladı. Tempo dergisinde çok uzun yıllar çalıştı, adeta ömrünü bu dergiye adadı. Yaşantısı sadece başarıya odaklanan Recep Bey’in parayla ve kişisel çıkarlarla hiç işi olmamıştır. O sadece çıkardığı derginin mizanpajıyla ve yaptığı gazete sayfasının en güzel olması için gösterdiği çabayla meşgul olur.

İYİLİKSEVER YAPISI

Çok değerli iki evlat yetiştiren Recep Bey'in en büyük destekçisi, hakkı hiçbir zaman ödenmeyecek müstesna eşi Gülseren Hanım’dır. Kazandığı her şeyi ailesine ve fotoğraf makinelerine harcayan, hiçbir lüksü olmayan çok özel bir kişiliktir Recep Peker Tanıtkan.

DERGİCİLİĞİN ÜSTADI

Recep Peker Tanıtkan, Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdikten sonra aktif gazeteciliğe başladı, Tempo’dan emekli olduktan sonra da yetenek ve deneyimlerini sektöre aktardı. Türkiye’nin en başarılı dergilerinin yapımında etkin rol oynadı. Bazen bir kelebeğin doğumundan ölümüne kadar olan safhanın fotoğrafını çekmek için aç kaldı, uykusuz kaldı. Bazen arının peşine düştü, çiçekler arasındaki seyahatini kovana dönene kadar izledi. İşini en mükemmel şekilde yapmaya çalışırken parmak ısırtan performans sergiledi. Sandıklı’da yaban atlarının görüntüsünü almak için minik bir çadırda iki gün battaniye ile kaldı. Atları büyük bir sabırla bekledi. Suyun yanına gelip güzel pozlar verdiklerinde sonsuza kadar önemli bir anı olabilecek fotoğraflarını çekti. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in at sevgisini bildiği için kendisini çok mutlu etmişti bu çalışma. Çünkü Demirel’in Genel Başkanlığı’nı yaptığı partinin simgesi olan atlar ayrı bir manidarlık taşıyordu. 1999 yılından beri açmakta olduğu kişisel sergilerinin kurdelesini hep Demirel kesti.

BAZEN KAYBOLURDU

Kafaya koyduğu işi başarmadan gelmezdi Recep Bey. İnatçı bir yapısı vardı. Konya’daki Meke Krater Gölü’nde gün batımı çekerken, istediği görüntüyü yakalayana kadar 8-10 gün kendisinden haber alınamadı. Fotoğraf çekerken ışık iyi yansımasa suratı bir karış düşer. Yaptığı işe saygısı çok derindir Tanıtkan’ın. Dünyayı birkaç kez turlamış Evliya Çelebi gibidir. Hala daha Küba’da Fidel Castro’nun muhteşem fotoğraflarını çektikten sonra kendisine hediye ettiği puroları saklamaktadır. Hâlbuki “O purolar çoktan kurtlandı, bir işe yaramaz” desek de nafile!

CANLI FOTOĞRAFLAR

Recep Bey’in açtığı sergilerde sunduğu çiçeklerin, kuşların canlı olduğu kuşkusuna kapılırsınız. Bir sanat bu kadar mı güzel icra edilir? Türkiye’nin yakın tarihine ışık tutacak bazı sergilerinin teması da çok manidardır. Böyle önemli değerlerin az kaldığı son dönemlerde Recep Bey’le ne kadar övünsek azdır. Trilye’nin 33 sayıdır dergisini çıkaran Recep Bey’in Ankara Rehberi kitabı ise başkentimize önemli bir hizmettir. Başarısının en önemli nedeni bitmek tükenmek bilmeyen bir meslek aşkıdır Recep Bey’de olan. Vefalı bir dost olan Recep Bey tam bir gönül insanıdır. Fikir üretici, yapıcı kişiliği onu pek çok konuda meziyet sahibi yapmıştır. Onun başlangıç noktası ile ulaştığı yer arasındaki fark kolay kolay kat edilmeyecek bir mesafedir. Dostlukları yürektendir, sıradan değil. Çünkü sıradan bir arkadaşınız kendisini yemeğe çağırdığınızda bir şişe şarapla gelir. Gerçek dostunuz ise yemek hazırlığına yardım için davetinize erken gelir, masayı toplamaya ve bulaşığa yardım için geç gider. Sıradan bir arkadaşınız uyurken onu aramanızdan rahatsız olur. Gerçek dostunuz ise kendisini neden uzun süre aramadığınızı sorar. Sıradan bir arkadaşınızla sorunlarınızı rahatlıkla konuşabilirsiniz. Gerçek dostunuzla ise sorunlarınızı çözümlemeye çalışırsınız. İşte çözümlerin her aşamasında yanınızdan ayrılmayan bir dosttur Recep Peker Tanıtkan. Hep var olan dostlardan. Her zaman var ol Recep Bey.

Yorum Yazın