0Yorum

Fırtınadan Güçlenerek Çıkanlar

1899 – 1961 yılları arasında yaşamış roman yazarı ve gazeteci Peyami Safa, bir toplantıda insanların isteklerinin, hayallerinin hayatlarında ne denli önemli olduğunu şöyle vurgular:

“Kişinin isteği şahsiyetini ortaya koyar.”

“Nasıl?” diye sorduklarında ise şu karşılığı verir:

“Ne istediğinizi söyleyin, ne olduğunuzu haber vereyim:

Bir darı tanesi mi istiyorsunuz? Siz bir serçesiniz.

Bir kuzu mu istiyorsunuz? Siz bir kurtsunuz.

Bir zafer mi istiyorsunuz? Siz bir kahramansınız.”

Serhan Süzer, genç yaşta büyük ideallere hedeflenmiş, çok değerli bir iş adamıdır.

Henüz öğrencilik yıllarında idealist düşüncelerle kurduğu hayallere başkası eriştiğinde bile sevinebilen, kendisi ile barışık, pozitif enerjisini herkese dağıtan, dopdolu bir donanıma sahip olan Serhan Süzer ile tanışmam yıllar öncesine dayanıyor.

HAYATININ KADER ANI

Serhan Süzer, yüksek öğrenimi Kanada’nın Montreal kentindeki McGill Üniversitesi’nde finans ve muhasebe alanlarında tamamladı.

Ritz-Carlton İstanbul Oteli’nin açılışından itibaren otelin mülk yönetimini üstlenmiş olmasının yanı sıra 2003’ten beri Süzer Grubu Uluslararası İlişkiler Departmanı’nın da Yöneticiliği görevini sürdürüyor.

Hayatında kader anı olaylarını fırsat buldukça dile getiren Serhan Bey’in aslında yetenekli bir kalemi var. Güncel konuları, anılarını çok güzel anlatıyor yazılarında.

Üniversite üçüncü sınıfta okurken bir gün en yakın arkadaşlarından Jesse yanına gelip üniversiteden ayrılmak istediğini ve kendi işini kurmakta kararlı olduğunu söyler. Serhan Bey, “Neden bu kadar acele ediyorsun?” deyince, “Bu internet çağını kaçırmamam lazım. Geçen her gün benim için ciddi bir kayıp. Sen de ayrıl, bu şirketi birlikte kuralım” diye cevap verir Jesse. Fakat Serhan Bey, bir an önce kendisinin de iş hayatına atılmak istediğini ama ailesine karşı sorumlulukları olduğunu ve diplomayı alması gerektiğini söyleyip ne iş yapacağını merakla sorar arkadaşı Jesse’ye. Web hosting şirketi kuracağını söyleyen arkadaşına başarılar dileyip vedalaşırlar. Jesse kendisine “Diplomayı aldıktan sonra tekrar konuşalım” diyerek üniversiteden ayrılıp web hosting firmasını kurar.

Bir yıl sonra üniversiteden mezun olan Süzer, Toronto’ya arkadaşının yanına ziyarete gittiğinde Jesse’nin şirketinin kısa sürede büyüyen bir kar topu gibi olduğunu gözleriyle görünce çok mutlu olur. Ziyaretten son derece mutlu kalarak sonrasında Kanada’ya yerleşmeye karar verir. Kararını paylaşmak üzere babasını aradığında babası ne iş yapacağını sorar. “İnternet sitesi işini denemek istiyorum babacığım” dediğinde babası “Ne interneti oğlum, sana Türkiye’de iş mi yok? Sana burada ihtiyacım var” deyince Serhan Bey duraksayıp, “Senin orada yöneticilerin, profesyonellerin var, bana ihtiyacın olmaz” gibi sözler söylese de baba ikna olmaz. İki saat süren konuşma sonunda babası “Yöneticilerin hepsi değerli ama sana da çok ihtiyacım var” deyince Serhan Bey can alıcı yerinden vurulmuştur. Aldığı kararı değiştirmek zorunda kalan Süzer, bir yıl daha Amerika’da pratik yapıp askerliğini yapmak üzere Türkiye’ye gelir.

ASKERLİKTE KÖTÜ SÜRPRİZ

Denizli’de kısa dönem askerliğinin son günlerinde annesinden gelen acı bir telefon ile şok olan Serhan Bey, hemen babasını arayıp kötü gelen sesinden Kentbank’a el konulduğunun haberini öğrenir. İzin alıp İstanbul’a gelir, zaten askerliğinin son günleri olduğu için komutanları anlayış gösterir. Büyük bir varlık içerisinde böyle akıllara durgunluk veren olayın, Cumhuriyet tarihinin en derin krizlerinden biri zamanında olmasını ve ülke olarak geçirdiğimiz o dönemi ben de çok iyi (!) anımsıyorum.

İstanbul’da restoran açma projemi hayata geçirmek üzere Sirkeci’deki Borsa Restoranı devralmak üzereydim ama tepetaklak olan ekonomi her şeyi alt üst etmişti. Süzer ailesinin bu dev ve güçlü bankası Serhan Bey’in gençlik yıllarında yaşadığı en zor deneyimlerinden biri olarak, ideallerle geldiği ülkesinde hayallerini yıkarak, yüreğinde büyük kırıklık yaratarak BDDK’ya devroldu.  

KÜLLERİNDEN YENİDEN DOĞDU

Jesse’nin kurduğu şirkette kaçan fırsata mı üzülsün, Türkiye’de yaşadıklarına mı? 2001 krizinin yaşandığı Türkiye’de ayakta kalma mücadelesi veren Süzer, birkaç yıl içinde Jesse’nin kurduğu şirketi 400 milyon dolarlık değerle %51’ini, sonra tamamını AT & T şirketine sattığını öğrenir.

Geçmişte Kanada’da kalmadığına, Türkiye’ye döndüğüne pişmanlığını cesurca söyleyen Serhan Süzer, eğer kalsaydı aile şirketine dışarıdan nakit yardımında dahi bulunabileceğini zaman zaman ifade etmektedir. O günkü tarihte bu hamleyi yapıp belki de San Fransisco’ya yerleşip Silikon Vadisi’ndeki faaliyetlerini sürdürebileceğini ama hiçbir şeyin dünyanın sonu olmadığını, hayattan kaçan fırsatlar kadar yeni doğan fırsatların da bulunduğunu dile getiren Süzer’in girişimci ruhuna hayran kalmamak mümkün değil.

İnternet çağını kaçırdığına üzülürken önümüzdeki yılları şekillendirecek başka iki önemli olay keşfetti Serhan Süzer. Yenilenebilir enerji ve FinTech (finansal teknoloji – mobil ödeme v.s.)

2011 tarihinde kendisine verdiği sözü yerine getirerek aile şirketinde 10 yılını dolduran Serhan Bey, tüm sorunlarını çözüp gemiyi yüzdürmeye başladıktan sonra kendi işini kurmak üzere harekete geçti ve ilk yatırımını güneş enerjisi sektörüne yaptı.

DOĞA DOSTU

Türkiye’nin güneşi, rüzgarı, biyo-yakıt potansiyeli, jeotermal ve dalgaları dahil her türlü yenilenebilir enerji ile kendi enerji ihtiyacını karşılayabileceğini savunan doğa dostu iş adamı Serhan Süzer, hayatta her şeyin denge olduğunu ama başarılı olmak için temelinde mutluluk olan çok disiplinli çalışma gerektiğini söylemektedir.

2007’de KFC Türkiye ve Pizza Hut Türkiye’yi bünyesinde bulunduran Turkent A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Üyesi olan Serhan Süzer, Nisan 2010’da İcra Kurulu Başkanlığı’na getirilmiştir, ayrıca Eko A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerini de beraber yürütmektedir. Süzer Grubu İcra Kurulu Başkan Yardımcısı ve Süzer Grubu Genel Müdürü olarak çalışmalarını sürdürmekte olan Serhan Bey, 2008 yılında Kosta Rika Cumhuriyeti’nin Fahri Konsolosu olmuştur.

Süzer, tatil nedir bilmez, çok çalışır, çok disiplinlidir, sürekli işinin başındadır. O vizyon sahibi, Türkiye’nin gurur duyduğu, istihdam yaratan, geleceği ve iki hamle sonrasını gören bir değerdir ülkemiz için. “İş hayatının temeli imaj ve itibardır” diyerek genç yaşta büyük başarılara imza atmış, istikrarlı bir yolda sağlam adımlarla yürümektedir.

Ankara’ya geldiğinde Trilye’ye uğrayan ve görüşmelerini çok sevdiği balık ve deniz ürünleri eşliğinde yapan Süzer’in mütevazı davranışları, genç yaşta olmasına rağmen olgun kişiliği, kibarlığı ve azmi örnek olacak niteliktedir.

Yaratıcı fikirler bir benzin gibidir. Çok kişide benzin vardır. Fakat onu bir motora koyup çalıştırabilecek girişim, alevlendirilebilecek kibrit yoktur. İyi pazarlar.

Yorum Yazın