0Yorum

Dostluk Köprüleri Kuranlar

Kaba saba, soluk, yıpranmış giysiler içindeki yaşlı çift, Boston treninden inip utangaç bir tavırla rektörün binasından içeri girer girmez, sekreter fırlayarak önlerini kesti. Öyle ya, bunlar gibi ne idiği belirsiz taşralıların Harvard gibi üniversitede ne işleri olabilirdi?

Adam, yavaşça rektörü görmek istediklerini söyledi. İşte bu imkansızdı.

Rektörün o gün onlara ayıracak saniyesi yoktu. Yaşlı kadın çekingen bir tavırla: “Bekleriz” diye mırıldandı.

Nasıl olsa bir süre sonra sıkılıp gideceklerdi. Sekreter sesini çıkarmadan masasına döndü. Saatler geçtiği halde yaşlı çift pes etmedi. Sonunda sekreter dayanamayarak yerinden kalktı. “Sadece birkaç dakika görüşseniz, yoksa gidecekleri yok…” diyerek rektörü iknaya çalıştı. Anlaşılan çare yoktu. Genç rektör, isteksiz bir biçimde kapıyı açtı. Sekreterin anlattığı tablo içini bulandırmıştı. Suratı asılmış, sinirleri gerilmişti.

Yaşlı kadın hemen söze başladı. Harvard’da okuyan oğullarını bir yıl önce bir kazada kaybetmişlerdi. Oğulları bu okulda o kadar mutlu olmuştu ki onun anısına okul sınırları içinde bir yerde, bir anıt diktirmek istiyorlardı.

Rektör, bu dokunaklı öyküden duygulanmak yerine öfkelendi: “Madam,” dedi, sert bir sesle, “Biz Harvard’da okuyan ve sonra ölen herkes için bir anıt dikecek olsak burası mezarlığa döner…”

“Hayır, hayır” diye haykırdı yaşlı kadın. “Anıt değil… Belki, Harvard’a bir bina yaptırabiliriz.”

Rektör, nefret dolu bir nazar fırlatarak “Bina mı?” diyerek tekrarladı. “Siz bir binanın kaça mal olduğunu biliyor musunuz? Sadece son yaptığımız bölüm yedi buçuk milyon dolardan fazlasına çıktı…”

Tartışmayı noktaladığını düşünüyordu. Artık bu ihtiyar bunaklardan nasıl kurtulabilirdi? Yaşlı kadın sessizce kocasına döndü: “Üniversite inşaatına başlamak için gereken para bu muymuş? Peki, biz niçin kendi üniversitemizi kurmuyoruz o halde?”

Rektörün yüzü karmakarışıktı. Yaşlı adam başıyla onayladı. Bay ve Bayan Leland Stanford dışarıya çıktılar. Doğu Kaliforniya’ya, Palo Alto’ya geldiler. Ve Harvard’ın artık umursamadığı oğulları için onun adını ebediyen yaşatacak üniversiteyi kurdular. Amerika’nın en önemli üniversitelerinden Stanford’u.

Prof. Dr. Zeyneş İsmail, çok uzun yıllardır ülkemizde yaşayan, hayatını eğitime adayan, yetiştirdiği öğrencilerle ismi anıtlaşan çok değerli bir bilim adamıdır.

Oğlum Koray, Bilkent Üniversitesi’nde okurken seçmeli ders olarak Çince’yi seçince Prof. Dr. Zeyneş İsmail ismini ilk kez ondan duymuştum. Müthiş bir girişimci ruha sahip, enerjik ve pozitif enerji yayan Zeyneş Hoca, öğrencilerinin kalbini fethetmesini bilen, onlarla gelecekteki başarıları için sohbet eden, candan tavırlar sergileyen, tüm girişimci gençlere desteğini esirgemeyen çok özel bir insandır. Yaşamı çalışmakla çabalamakla ve insanlara bir şeyler verme çabasında geçen İsmail, Türk-Çin İpek Yolu Ekonomik ve Kültürel İşbirliği Derneği’nin (TÜÇİDER) Başkanıdır.

TÜRKİYE AŞIĞI

Türkiye ve Çin ilişkilerinin gelişmesinde, iki medeniyetin arasındaki tarihsel dönemde giderek gelişen teknolojik ve kültürel değişimdeki birlikteliklerin son zamanlarda yoğunlaşmasında anahtar rol oynamaktadır Prof. Dr. Zeyneş İsmail. İkili ve samimi işbirliklerin geliştirilmesinin köklenerek devam etmesinde ve eskisinden daha hızlı gelişen ilişkilerin ülkemizin her bir yanında hissettirilmesinde, son yıllarda bize güvenerek yatırımlarını arttıran Çinli girişimcilerin çoğalmasında pay sahibi olan Zeyneş İsmail Türkiye aşığı bir insandır.

Sürekli gülümseyen, espri yapan, Anadolu’yu ve insanını çok iyi tanıyan İsmail, hiç boş vakti olmayan, 7/24 çalışan bir kişiliktir.

DONANIMLI İNSAN

Prof. Dr. Zeyneş İsmail, 1982 yılında Çin’in başkenti Pekin’de Milletler Üniversitesi’nin Dil – Edebiyat bölümünü iyi derece ile bitirdikten sonra 1991 yılına kadar aynı üniversitede okutman, araştırma görevlisi, yardımcı doçent ve doçent olarak Kazak Dili ve Edebiyatı, Türk Lehçeleri ve Çin Dili Edebiyatı dersleri verdi.

Ankara’ya geldikten sonra 1991 – 2008 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, TÖMER ve Bilkent Üniversitesi’nde Kazakça, Kırgızca, Türk Lehçeleri ve Çince dersleri verdi. 2002 yılından beri TRT dış yayınlarında mütercim spiker olarak görev yapan Prof. Dr. Zeyneş İsmail zamanla yarışır bir efor sarf etmektedir.

ON PARMAĞINDA ON MARİFET

On parmağında on marifet olan İsmail, Doçentlik unvanını Çin’in başkenti Pekin Milletler Üniversitesi’nden, Profesörlük unvanını 1997 yılında Doğu Kazakistan Devlet Üniversitesi’nden almıştır. 1998 yılında Kazakistan Cumhuriyeti Bilimleri Akademisi’nden Ordinaryüs Profesör unvanını alan Zeyneş İsmail’in Kazakça, Türkçe, Çince yayınlanmış 18 kitabı ve 100’den fazla makalesi bulunmaktadır.

Çin Devlet Konseyi Kongresi’nde II. Dönem Onursal Milletvekili seçilmiştir. Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev tarafından kendisine Kazak Dili Hizmet Ödülü verilen İsmail, başarıdan başarıya koşarken asla yorulmadığını söylemektedir. Onu dinç tutan, zinde ve mutlu olmasını sağlayan, kabul gören ve takdir edilen büyük başarılara imza atmasıdır.

ŞİFAGER’İ KAZANDIRDI

Ödüllere doymayan, sosyal sorumluluk projelerinde ön saflardaki yerini kimseye kaptırmayan Prof. Dr. Zeyneş İsmail, geçen yıl Ankara’ya kazandırılan ünlü ŞİFAGER’in de yaratıcılarından. Bin yıllık tamamlayıcı Çin tıbbının değerli hocalarını Türkiye’ye getirip Birlik Mahallesi’nde kurduğu, “şifa dağıtan yer” olarak anılan ŞİFAGER’de bioenerjiden, refleksolojiye, akupunkturdan, kızılötesi ışın tedavisine kadar her şey var. Avrupalıların binlerce dolar ödeyerek paket turlarla Uzak Doğu’ya gidip aldığı hizmetin Ankara’ya gelmesinde büyük emeği olan İsmail, gerçekten yüreği ülkemiz için çarpan çok farklı bir insan. Sevecen, babacan tavırlarıyla öğrencilerinin bile okuldan mezun olduktan sonra peşini bırakmadıkları bu disiplinli, titiz insan ile ne kadar övünsek azdır. O, Uzak Doğu ülkeleri ve Çin ile atılan dostluk köprülerinin en temel direğidir.

Başarı parmaklar arasından kayan ince kum veya fıçıdan süzülen su gibidir. Onu tutmak isteyen gece gündüz çabalar. İyi pazarlar.

Yorum Yazın