0Yorum

Balığa Adanan Ömür

Aynı kalp rahatsızlığıyla aynı kaderi paylaşan iki yaşlı adam aynı odayı da paylaşıyorlardı. Tek fark biri cam kenarında diğeri ise duvar dibinde yatıyordu. Cam kenarındaki yaşlı adam her gün camdan bakarak arkadaşına dışarısını anlatırdı:
“Bugün deniz sakin, yine de hafif rüzgâr var sanırım. Çünkü uzaktaki teknenin yelkenleri rüzgârla doluyor. Park bu sabah sakin, iki salıncak dolu, iki salıncak boş. Dünkü sevgililer yine geldi, aynı yere oturup konuşmaya başladılar, el ele tutuştular, ne kadar da yakışıyorlar birbirlerine. Erguvan ağaçları ne kadar güzel açmış, her yer mor bir renk almış, erik ağaçları da beyaz çiçekleriyle onlara eşlik ediyor. Denizin üzerindeki martılar bugünkü yemeklerini arıyorlar, ne güzel de dalıyorlar suya.”
Günler böyle geçip gidiyordu. Ta ki cam kenarındaki yaşlı adam kalp krizi geçirene kadar…
İşte o anda duvar kenarındaki adam düğmeye bassa kurtaracaktı arkadaşını ama şeytana uydu, bunca zamandır sadece dinleyebiliyordu, artık görebilirdi de… İşte bunun için düğmeye basmadı ve hemşireyi çağırmadı. Aynı kaderi paylaştığı kişiyi ölüme gönderdi ama o bunun haklı bir savunma olduğunu düşünüyordu.
Ertesi gün hastabakıcılar ölen yaşlı adamın yerine kendisini koymaya gelmişlerdi. Hemen yatağının yerini değiştirdiler, işte o günlerdir bakmak istediği manzarayı nihayet görecekti. Başını kaldırdı ve pencereden baktı “simsiyah bir duvar “ vardı karşısında.
Çanakkale’de eski bir saat kulesi vardır. Yaz günlerinde öğleden sonraları civarında sandalyelerde oturup çay ve limonata içerdi insanlar. Hemen yanı başında bir Anadol otomobil bayii vardı ve sahibi ağabeyim Kemal ile çay sohbeti yapardı. İkisi de balığa ve denize çok meraklıydılar.
Ufak bir Anadol otomobil bayiliğinden bugünkü Dardanel imparatorluğunu yaratan Niyazi Önen, batının Hakkari’si olarak anılan Çanakkale’ye sınıf atlatan insanlardan birisidir. Cumhur Ersümer, Hamdi Üçpınarlar gibi bakanların katkıları da Çanakkale’ye ivme katmıştır.
Türkiye balığı onunla tanıdı. Dünyanın en kaliteli hayvansal proteininin balık olduğu algısını Türkiye’de ilk yaratan kişidir Niyazi Önen.

SAĞLIKLI NESİLLERE KÖPRÜ YAPTI

7200 kilometrelik sahil şeridi olan bir ülkede taze balıkta 7,6 kg, konservede 100 gr kişi başı balık tüketimimiz var. Dünya ortalamasının çok altında bu rakam ama klasikleşen sözümü yineliyorum. En geç en erkendir. Niyazi Önen bir başlangıçtır Türkiye’de balığın algılanmasında. Anneannemin üvey kardeşleri Selahattin ve Alâeddin Kemerli de Gelibolu’da ilk sardalye konserve fabrikası “Alâeddin”i kurmuşlardı ama Dardanel ile müthiş bir balık ilgisi uyandı Türkiye’de. “Yaşlı bir teyzenin iftar sofrasında Dardanel ton, ilkokul çocuğunun beslenme çantasında Dardanel ton” reklamlarıyla adeta kazıdı kafamıza balığı. İyi de yaptı. Sağlıklı nesiller yetiştirmenin tohumlarını attı.

ÇANAKKALE DARDANELSPOR

Sosyal sorumluluk projeleri doğrultusunda şirketine dahil ettiği Çanakkale Dardanelspor’un üçüncü ligden süper lige çıkmasını sağladı. Her yerde şehitler diyarı Çanakkale’ye de ilgi uyandırdı. Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının görmesi gereken bir şehir olan Çanakkale’nin hak ettiği yere gelmesinde çok emek sarf etti Niyazi Bey. Genelkurmay Başkanlığı’nın afişlerinde bile üzülerek okuduğum “18 Mart Şehitleri Anma Günü” gibi ifadeler Çanakkale’ye çok kısa gelir. Çünkü iki gün sonra kutlayacağımız 18 Mart Çanakkale Zaferi, bir tarihin yazıldığı, dünyayı yenenlerin yenilgiye uğratıldığı bir gündür.
Bir ton balığı ile çıkılan yolculuğun sonunda Çanakkale öyle bir tanındı ki dünyanın her yerinden turist akınına uğradı. Üniversite açıldı. Şehir canlandı. İşte bunların hepsinde Niyazi Önen’in büyük payı olduğunu yadsımak, beyaza siyah demek gibi bir şeydir.

ÇANAKKALE HAVAALANINA KAVUŞTU

Son yıllarda Çanakkale’nin en önemli sorunu olan havayolu ulaşımı çözüldü. Türkiye’nin öbür ucundaki memleketime bu hizmeti yapan herkese şükran borçluyuz. Ancak Dardanel’e aldığı iki uçağıyla Çanakkalelileri uçak taşımacılığı ile tanıştıran yine Niyazi Önen’dir.
Vizyonuyla, çalışkanlığıyla ülkemize büyük hizmetleri olan balık duayeninin 30 ülkeye ihracatı vardı bir zamanlar. AB’nin yanlış bir kararı yüzünden ihracatı sıfıra inen Dardanel Önentaş Gıda 4 yıl sonra davayı kazandığında çok büyük darbe almıştı. Ama aldığı darbelerden ders çıkarttı ve daha güçlü olarak çıktı işin içinden Niyazi Bey.
TRT HD’de yayınlanan “Balık Ankara’da Yenir” programının Çanakkale çekimlerinde Dardanel’i de programımıza almıştım. Kendisi çekimlere gelememişti. Fabrikadaki tek bölümde çalışma vardı. Aman Allahım dedim. Tek kale yıkıldı mı? Çok üzülmüştüm. Ama oradaki inancı, farklılığı bildiğim için “Mutlaka su yolunu bulur, bütün su yolları Çanakkale’den geçer” demiştim.
Geçtiğimiz günlerde Antalya’da tesadüfen gıda fuarında rastladığım Niyazi Önen’i üniversiteyi yeni bitirmiş genç bir girişimci edasıyla görünce çok mutlu oldum. Sandviçlere balık koyup marketlere yeni şıklıklar yaratan konseptini ve yaratıcı zekâsını, tanıtıma olan inancını bir kez daha takdir ettim.
Bir derdin sıkıntısını çekenleri ancak o derde sahip olanlar derdinden anlar. Balığın Türkiye’ye tanıtılmasına ömrünü ve servetini harcayan Niyazi Önen, dünü tecrübe olarak kullanıp öğrendi, yarını tahmindir dedi planladı, bugünü fırsattır deyip kullandı ve Türkiye balık piyasasına kararlı adımlara tekrar damgasını vurdu. İyi ki varsın, var olmaya devam etmek zorundasın, balıkların duayenine her zaman ihtiyaç var.
Cesaret etmek bir an için ayaklarının yerden kesilmesidir. Cesaret etmemek ise kafanın kesilmesi.

Yorum Yazın