1Yorum

At Olsaydım Vururdunuz...

Trilye’yi ilk açtığım günlerde tanıştığım Konuralp ailesinin rezervasyonunu ne zaman görsem heyecanlanırdım. Yeni yerler, müzik, güzel yemekler üzerine sohbetlerimiz çok uzun sürer ve keyifli olurdu. Kömür ızgarasında lahoz şiş ve Kavaklıdere Selection hiç değişmeyen menüleriydi. Oğulları Sadi, askerlik yıllarında birlikte bir dönem çalıştığım değerli bir öğretim üyesiydi. Aile reisi Asım Cem Konuralp, yüksek kimya mühendisi ve Ozon çamaşır sularının sahibi değerli bir işadamıydı. Çok önemli bir hobisi vardı; plak koleksiyonculuğu. Dünyanın sayılı koleksiyonlarından birisine sahipti. Kararlarımda son derece katı ama çok da duygusal bir insanım, üzücü bir olayın etkisinden uzun süre kurtulamıyorum. Ama diyorum ki iyi ki tanımışım Konuralp ailesini. Ulusal bir gazetede uzun yıllar müzik eleştirmenliği yapan Konuralp, kanser hastalığına yakalanır. Tedavileri olumlu sonuçlar vermeye ve rahatsızlığı düzelmeye başlar. Bir akşam oğlu Sadi’nin doğum gününü Trilye’de birlikte kutladık. Aradan geçen 45 gün sonra bir cumartesi günü iki kişilik rezervasyon yaptırıp geldiler. Hallerinden bir şeyler hissetmiştim ama konduramıyordum bir türlü. Baba metanetli ama üzüntüden tedavisi alt üst olmuş, bir hayli çökmüş gözüküyordu. Anne Nuran Hanım ağlamaktan mosmor olmuş gözlerini saklamak ve bize hissettirmemek için kara güneş gözlüğü takmıştı. Masaya beni davet ettiler ve doğum gününde birlikte çektirdiğimiz fotoğrafı verdiler. Gözlerimdeki donukluğa bakarak “Süreyya Bey bu fotoğrafta bir kişi artık aramızda yok” deyince kendimi tutamadığımı çok iyi hatırlıyorum. Sadi Konuralp Gazi Üniversitesi’nde çok değerli bir öğretim üyesiydi. Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde yürürken, dünyada çok az ülkede rastlanabilecek (1996 yılında da Malezya’da Petronas Kuleleri’nin yapımında cam düşmesi sonucu iki kişinin hayatını kaybettiğini hatırlıyorum) bir olay yaşanıyor. İnşaattan başına tuğla düşüyor ve yaşama veda ediyor. Beş yıl önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sadi Konuralp’in ismini meclis kararıyla Şişhane’deki bir caddeye vererek anısını yaşatıyor.

ASIM BEY ACIYA DAYANAMADI

O günden beri Nuran Hanım’ın bana verdiği fotoğraf çerçeveli olarak duvarda asılı duruyor. Doğum günü ve evlilik yıldönümlerini devamlı Trilye’de kutlayan Konuralp çifti, 2007 yılında hiçbir özel günde restorana gelmeyince kuşkulanmıştım. Temmuz ayında Nuran Konuralp ve oğlu Cüneyt baş başa yemeğe geldiklerinde Nuran Hanım acı haberi verdi. Asım Bey’i bu amansız hastalık yüzünden kaybetmiştik. Nuran Konuralp, dünya çapında sayısız madalya sahibi çok yetenekli bir patchwork sanatçısıdır. Patchwork, resim üzerine parça kumaşları işleyip bir sanat eseri meydana getirmek işidir. Nuran Hanım bu konudaki ön yargıları yıkıp, Houston’da “Nuran’ın Rüyası” isimli kiliminin kazandığı ödül ile bu işin “Hanım dilendi, bey beğendi” gibi sözlerle küçümsenecek bir yama işi olmadığını bütün dünyaya öğretti. “Eli Belinde” isimli patchworkü ile “Avrupa’nın En İyisi” yarışmasında birincilik alıp, sergide günlerce ülkemizi temsil eden çok başarılı sanatçı Nuran Hanım ayrıca Trilye için de çok güzel bir balina patchworkü yapıp hediye etmişti. En son sergisinde de seyahatleri sırasında Phuket, Hawaii, Patara ve Miami’den topladığı deniz kabuklarını ve kendi elbiselerinden ayırdığı parçaları akvaryumda birleştirip “Trilye’nin Renkli Balıkları” ismini verdiği patchworkünü görünce bir hayli duygulandık. Nuran Hanım, 1999 yılında İtalya’da açılan patchwork sergisinden dönerken Esenboğa-Çubuk kavşağında çok elim bir kaza geçirdi. Vücudunun bütün uzuvları zarar gördü. Burnunun kırıldığını görünce hemen eşinden parfüm istedi ve parfümü üzerine boşaltıp, koku aldığını fark edince sevinçten ağladı: “Tanrım, koku alma duyumu kaybetmemişim. Şükürler olsun!” Bu arada çenesinde kırıklar olduğunu hissetti ve eşinden yiyecek bir şeyler istedi; ağzına attığı yiyeceklerin tadını almaya başlayınca tat alma duyusunu kaybetmediği için inanılmaz derecede mutlu oldu. Kırılan bacakları için üç ayrı ameliyata giren Nuran Hanım’ın mutluluğu karşısında bütün doktorlar şaşırdı. Acı içinde kıvranan Nuran Hanım: “Çok mutluyum, çünkü insanım, eğer at olsaydım bacaklarımın kırıldığı fark edilince beni hemen öldürürlerdi!” dedi. Nuran Hanım her zaman kendisiyle çok barışık olduğunu söyler. Tek başına gittiği yarışmalarda fırsat buldukça tek kişilik rezervasyon yaptırıp kendi kendine çok iyi arkadaşlık yapar. Son zamanlarda pek çok etkinlikte karşılaştığım Konuralp’i oldukça mutlu ve hayata sıkı sıkı sarılmış olarak görüyorum. Hayat insanlara Tanrı’nın armağanıdır. Hayata bağlı olmak, hayattan kopmamak ise güzel düşüncelerin armağanıdır.

Yorum Yazın