0Yorum

Ankara’da Gastronominin Çıtası Yükseliyor

1990-2000 yılları arasında Genelkurmay Sosyal Hizmetler Başkanlığı yaparken birkaç günlüğüne Ankara’ya ziyarete gelen yabancı konukları ağırlayacak mekan bulmakta çok zorlanırdık.

RV, Yahya, Biz Restoran şehrin gözde mekanlarıydı. Sheraton ve Hilton otelleri en büyük kurtarıcıydı. Ama bir yabancıyı da kendisine ait olan zincir bir otelin restoranında ağırlamak geleneklerimizi anlatmıyordu. Bunun sıkıntısını yaşıyordu Ankara.
O zamanlar içim kıpır kıpır oluyordu. Bir an evvel Ankara’da bir şeyler yapmak ve yeme içme çıtasını yükseltmek istiyordum. Cumhuriyet’in başkentinde Cumhuriyet’in ilk yıllarında bu konuyu ciddiye almış Gazi Mustafa Kemal’in girişimlerini öğrendikçe bu hevesim daha çok artıyordu.

HIZLA GELİŞTİ

2000-2010 yılları arasında Ankara’da yeme içme sektörü hızla gelişti. Pek çok restoran açıldı. Birbirinden güzel mekanlar tatlı bir rekabete giriştiler. AVM’ler de bu süreci hızlandırdı. Friday’s, Hard Rock gibi dünyaca ünlü markaları barındırmadı ama güzel İtalyan yemekleri yapan Mezzaluna’yı bağrına bastı.
Güzeli, kaliteliyi, işini iyi yapanı seviyor Ankaralı. Açıldığı günden beri kalitesinden ödün vermeyen Kalbur’u, Boğaziçi’ni sevdiği gibi.
İstanbul’a gönderdiği girişimcileri de başarılı oluyor Ankara’nın. Tıpkı Borsa’nın sahibi, bir zamanlar Gar Lokantası’nın işletmecisi Rasim Özkanca gibi. Gamze Cizreli’nin Big Chefs’i gibi.

CHAINE DES ROTISSEURS DERNEĞİ

Bu derneğin amacı şehirdeki yeme içme çıtasını yükseltmek. Bunu yaparken de üyelerinin zamanını boşa harcatmamak. Başlangıçta Ankara’da Chaine des Rotisseurs yemeklerinin kurallarına uyacak restoran sayısı az olduğu için zaman zaman henüz yeni açılan mekanlarda üyelerini hayal kırıklığına uğratan yemekler de verdi.
Son zamanlarda çıtanın iyice yükselmesine katkısı olmaya başladı derneğin.
Geçtiğimiz hafta Neva Palas Oteli’nin patroniçesi Yasemin Köksal Hanımefendinin öncülüğünde bir yemek verdi dernek. Çok yoğun bir cumartesi akşamı olmasına rağmen yemeğe katıldık. Belli ki emek var belli ki uzun bir süre çalışılmışlık var. Müthiş bir heyecan vardı her şeyden önce. Neva Palas’ın ekibi moleküler gastronomiden örnekler sundular. Çiğ köfteyi şırıngaya, sorbeyi ruja koyup servis ettiler.

Mantıyı jelatinin içinde granül olarak sundular. Birbirinden güzel sunumlardan oluşan bu değişik tema büyük alkış topladı.
Bir sanat tablosu gibi sunulan lezzetli balık ekmek ve kuzu tandır çok ilginçti.
Tatlı olarak sunulan baklava helva ayrı bir görsellikte idi. Kuş yuvasından yapılan dolgu tıpatıp kuş yuvası gibiydi.
Neva Palas’ın sahibi Zeynep Yasemin Köksal, Cengiz Köksal’ın eşidir. Başarılı bir öğrencilik dönemi geçirmiştir. Çiftin iki çocukları vardır. Kızı Melda Yasemin ve oğlu Cahit Cengiz’in bu müstesna gecede annelerine yürekten desteklerini de müşahede ettim.
Chaine des Rotisseurs yemekleri ile ilgili bir restorana görev verilirken iş sıkı tutulur. Önceden yönetim kurulu ilgili restoranda tadım yapar ve menüyü onaylar. Ondan sonraki yaratıcılık tamamen icrayı yapacak kişiye kalır.
21 Aralık günü Neva Palas’ta gerçekleşen yemekte Yasemin Hanım’ın heyecanını o genç ruhunun yarattığı güzellikleri gördükçe bir zamanlar Amerika’nın en büyük iş adamlarından çelik kralı Andrew Carnegie’nin New York’ta bir kolejde yıllar evvel yaptığı bir konuşma geldi aklıma. Gençlere şu öğüdü vermişti Carnegie:
Gençleri çeşitli sınıflara ayırabiliriz,
1. Görevlerini yapanlar,
2. Görevlerini yaptıklarını iddia edenler,
3. Görevlerini yaptıktan sonra biraz daha fazlasını yapmak için çalışanlar.
Hayatta büyük başarı elde edenler, işte üçüncü gruptaki gençlerdir. Sadece kendine verilen görevi yapmak, çalışkanlık değildir. Çalışkanlık, insanın çalışma potansiyelini tam kullanmasıdır.
Çalışma potansiyelinin daha da üzerine çıkarak bize unutulmaz bir gece yaşatan Yasemin Köksal Ankara’da yeme içme çıtasının yükselmesinde öncülük edenlerdendir.
Hizmet soyut bir kavramdır. Sektörde kalıcı olmak için iz bırakmak gerekir. Ama insan hayatında paha biçilemez bir değeri vardır. Bazen bir ceket alırsınız çok uzun yıllar kullanırsınız, ama sonuçta kullanım ömrünü tamamlar ve atarsınız. Bazen bir ceket parasına güzel bir akşam yemeği yersiniz. Eğer yemek güzelse cebinizde fatura ve hafızanızda unutulmayan bir anı kalır. O gecenin güzel anısı hoş sohbetlere her zaman konu olur ve bu dünyadan gidene kadar hafızanızdan silinmez.
İşte böyle bir şeydir hizmet sektörü, yaşantınızdaki en önemli boşluğu doldurur.
Daha anlatacak çok şeylerin yaşanması dileğiyle mutlulukla kalın.

Yorum Yazın