0Yorum

Zevklerini İşine Yansıtanlar

1996 yılından beri merkezi İstanbul’da bulunan Mutfak Profesyonelleri Derneği’nin aktif kurucularından olduğum için hafta sonu İstanbul’daki etkinliklerine katılır ve pazar akşamı son uçakla dönerdim. Genellikle RJ-100 tipindeki bu uçak, türbülansa çok girerdi. Ben de uçağa biner binmez uyumayı tercih ederdim.

Bir gün yine dönüş yolunda hemen uykuya dalıp uçak alçalmaya başladığında, uyandığımda yanımda oturan, sonradan avukat olduğunu öğrendiğim hanımefendi “Ohoo beyefendi çok iyi kestirdiniz, havadaki sallanmaları hiç duymadınız” deyip benimle konuşmaya başladı. İnişe kadar sohbet ettik. Yeme içme ve subay olduğum gibi konular konuşulmaya başlayınca “O binbaşı siz misiniz?” diye sordu. Benimle ilgili yakın çevresinden duyduğu bir hayli bilgi vardı. Sonra Silahlı Kuvvetler’deki arkadaşlarından bahsedince hemen anladım bilgileri kimden aldığını!

Hanımefendi, ben uyurken kıyafetlerimi süzdüğünü ve çok zevk sahibi birisi olduğumu söyledi. Anlaşılan ben uyurken uçak türbülansta kendisini bir hayli korkutmuş! O nedenle aralıksız konuşma gereği duyuyordu. Bir ara “Sizin gibi zevk sahibi bir insan yemek salonuna o perdeleri takar mı?” deyince şok oldum. “Hangi perdeleri?” dedim. “Karargahın üst katındaki general amiral yemek salonunun perdelerini önünden her geçişte görüyorum ve hiç beğenmiyorum” dedi. “Allah Allah” dedikten sonra ona bir fıkra anlattım.

İki Karadenizli aşçı, palamut zamanı öğle yemeği için paşaya balık pişiriyorlarmış. Temel sormuş: “Bu balık dişi midir, erkek midir? Komutan biraz sonra balığı tadarken bize sorarsa ne cevap vereceğiz?” Arkadaşı zamanın daraldığını ama kendisinin de palamutun erkek ya da dişisini ayırt edemeyeceğini söylemiş. Ne yapalım ne edelim derken “Paşanın hanımına soralım” demiş arkadaşı. Temel sinirlenmiş, “Paşanın hanımı nerden bilir palamutun erkek, dişi olduğunu” demiş. “Anlamaz ama hiç olmazsa dediği dediktir” demiş arkadaşı!

Avukat hanımefendi gülmeye başlayınca fıkra ile benden aldığı yanıta da tatmin olmuştu.

İşte o yıllarda perde, dekorasyon gibi işlerde bizim imdadımıza yetişen son derece zevk sahibi, yaratıcı genç bir iş insanı olan Mehmet Albayrak bize nefes aldırırdı.

Mehmet Bey, Gaziosmanpaşa Köroğlu Caddesi’ndeki The Gallery Design’ın sahibidir. Başkentte pek çok görkemli yapının göze hoş, şık ve zevkli hale gelmesinde çok büyük katkısı vardır.

MESLEĞİN DUAYENİ

Mehmet Albayrak 1980 yılında tekstil sektöründe iş hayatına başlamıştır. 1990 yılında kendi şirketini kurmuş, hiç bozulmayan çizgisi ile yeniliklere ayak uydurarak ve günübirlik düşünmeyerek tanınmış bir marka haline gelmiştir. Tanıdığım günden beri son derece mütevazı, patron olduğunu hissettirmeyen, müşteri ile birebir iletişimde olan Mehmet Bey’in en önemli özellikleri çok çalışkan olmak, işini en iyi şekilde yapmak, her gün aynı heyecanla işine gelmek ve süreklilik ilkesine yürekten inanmaktır. Sabahları erken saatlerde Tontik ile yaptığım yürüyüşlerde bu çalışkan insanla ve oğlu Ahmet Bey ile sık sık karşılaşmaktayım. Dünyadaki gelişmeleri yakından takip eden Mehmet Albayrak gerçekten sektörün duayenleri arasında anılmaktadır.

CESUR GİRİŞİMCİ

Ekonominin en zorlu dönemlerinde aldığı cesur kararlarla markasına değer katan Albayrak, The Gallery Design adı ile 2002 yılında Gaziosmanpaşa’da konuşlanmıştır. Birçok yerli ve yabancı markanın özel koleksiyonlarının sergilendiği mekanda, tasarım harikası ürünler bulunmaktadır. Son derece zevkli bir insan olan Mehmet Albayrak ve oğlu Ahmet Albayrak birbirine sinerji katarak Türkiye’deki önemli turizm projelerine katkı sağlamaktadırlar. Store perdeden yatağa, PVC yer kaplamadan parkeye kadar hizmet sağlayan ve pek çok özel tesiste imzası olan Albayrak iş ortamında da son derece titizdir.

YENİLENMEYEN YENİLİR

Yarım asra yakın bir süre önce Ankara’nın Ulus semtinde Tarman Perde’nin öğrencisi olarak iş hayatına ilk adımını atan Albayrak, sektörde çıtayı sürekli olarak yükseltir. Birikimini gençlere aktarır. Birikimli ve donanımlı bir baba olarak Mehmet Bey, iç mimar oğlu Ahmet Bey ve kızı Melike Hanım ile birlikte çok iyi bir enerji yakalamıştır. En büyük destekçisinin eşi Afide Hanım olduğunu da sık sık dile getirmektedir. Her zaman yenilenmeyenin yenileceğini söyler Mehmet Bey.

Oldukça vefalı bir insan ve dost canlısıdır Mehmet Albayrak. Paylaşmayı seven, insanlara yardım etmekten büyük mutluluk duyan Mehmet Bey, çocuklarını da aynı mizaçta yetiştirmeyi başarmıştır.

Başkentte bu kadar uzun yıl aynı işi yapıp, çocuklarını da aynı sektörde gördüğümüz aile işletmeleri maalesef çok az. The Gallery Design ile nesiller boyu sevdikleri ve en kaliteli hizmet vermenin hazzını yaşadıkları bir işi sürdürmeye kararlı Mehmet Bey.

Ünlü Orkestra Şefi Arturo Toscanini’nin 80’inci doğum gününde, oğlu Walter’a babasının en önemli işinin, en büyük başarısının ne olduğu sorulmuştu.

Walter şu cevabı verdi:

“Babam açısından böyle bir şey düşünülemez. Çünkü herhangi bir anda ne iş yapıyorsa, o iş babamın hayatının en büyük işidir. İster bir orkestra yönetsin, isterse bir portakal soymuş olsun, yaptığı her şeye son derece önem verir ve özenle yapar.”

Mehmet Albayrak da 40 yılı aşkın süredir işini en iyi yapmaya çalışıyor ve hep zirvede kalıyor. Zor zamanların aranan adamı Mehmet Albayrak karar vermede zorlananların en büyük kurtarıcısıdır. Uzmanlık alanındaki tecrübeleri, işine uzun vadeli bakış açısına sahip olması onu hep farklı kılmıştır.

Başarının koşulları şunlardır: Bilmek, istemek, cüret etmek ve susmak. İyi pazarlar.

Yorum Yazın