0Yorum

Yüreğimizi Ferahlatan Girişimciler

         Yorgun argın eve dönen baba karşısında beş yaşındaki oğlunu kapının önünde gördü. Çocuk babasına saatte ne kadar para kazandığını sordu. Zaten yorgun gelen adam “Bu senin işin değil” diyerek karşılık verdi. Çocuk dayattı.

        “Babacığım, lütfen bilmek istiyorum,” dedi. Adam: “Bu kadar çok bilmek istiyorsan söyleyeyim” dedi, “Saatte 20 dolar kazanıyorum.”

        “Peki babacığım, bana 10 dolar borç verir misin?” diye istekte bulunan oğluna baba daha çok sinirlendi.

        “Benim senin saçma oyuncaklarına ya da benzeri şeylerine ayıracak param yok!” dedi. “Hadi derhal odana git ve kapını kapat.”

        Çocuk sessizce odasına çıktıktan sonra adam hiddetlenerek düşünmeye başladı:

        “Bu çocuk nasıl böyle şeylere cesaret eder?” dedi kendi kendine.

        Aradan bir saat geçmiş, adam biraz daha sakinleşmişti. Çocuğuna, parayı neden istediğini bile sormadığı geldi aklına. Yukarıya, çocuğun odasına çıktı ve yatağında uzanan çocuğuna uyuyup uyumadığını sordu.

        “Hayır, uyumuyorum” diye yanıtladı çocuk.

        Adam, çocuğundan özür diledi:

        “Sana az önce sert davrandığım için üzgünüm ama uzun ve yorucu bir gün geçirdim, yorgundum” dedi. Ve elindeki parayı uzattı: “Al bakalım istediğin 10 doları.”

        Çocuk sevinçle haykırdı:

        “Teşekkürler babacığım,” dedi ve yastığının altında sakladığı buruşuk parayla birleştirdi, tümünü tane tane saymaya başladı. Oğlunun yastık altından para çıkarıp saydığını gören adam, yine sinirlendi:

        “Paran olduğu halde neden para istiyorsun?” diye bağırdı, “Benim senin saçma oyunlarına ayıracak zamanım yok!”

        Çocuk babasının bağırmasına aldırmadı bile:

        “Fakat yeterince param yoktu ki… Ancak şimdi tamamlayabildim” dedi ve elindeki paraların tümünü babasına uzattı, “İşte sana 20 dolar babacığım” dedi, “Şimdi bir saatini alabilir miyim?”

        Engin Tuncer zamanını markayı bugünlere taşıyan büyüklerinin sözlerini dinlemeye, yarınlara taşımak isteyen gençlerin önerilerine ayırıp Cumhuriyet ile yaşıt bir markayı ülkemizin gururu haline getirmiştir.

 HARBİYE’DE TANIŞTIM

         Harbiye’de öğrenci koğuşlarında her sabah nöbetçi subay yatakların üzerine madeni para atardı. Para zıplarsa yatak güzel yapılmış anlamına gelirdi. Dolap tanziminde ise havlu, kolonya, tıraş fırçası v.s gibi malzemelere bakılırdı. Kaliteye olan düşkünlüğüm öğrencilik yıllarında da vardı. Ulus’tan at kılı tıraş fırçası alır ve Eyüp Sabri Tuncer’in limon kolonyasını kullanırdım. İnsan cildi de çok hassastır, iyiyi gördükten sonra kötüsünü kullandığınızda yakar cildinizi, mutsuz eder. Ferahlatan, mutlu eden Eyüp Sabri Tuncer kolonyalarını her sabah tıraş olduktan sonra kullandığımız için kantindeki 5 litrelik plastik bidonlardan temin ederdik. Öğrenci harçlığımızın limitleri dâhilindeydi.

 DÜNYA MARKASI YOLUNDA

         Eyüp Sabri Tuncer’in üçüncü kuşak temsilcisi ve şirketin Yönetim Kurulu Başkan Vekili Engin Bey, radikal tavırları ve farklı çıkışlarıyla herkese yeni yollar açıyor.

        Firmaların büyük marketlere avuç dolusu peşin para verip ürününü koymak için yarıştığı bir dönemde Engin Bey bu uygulamayı protesto edip marketlerden çekildi ve piyasada daha başarılı olup cirosunu arttırdı. “Raf paraları içimi sızlatıyor” deyip bir ilke imza attı, kesintisiz kolay bir pazarlama yolunu tutup tüketicilere ulaşmayı başardı.

        Her ürünü kendi evladı gibi gören, son derece titizlikle gözü gibi bakan, işini çok seven Engin Bey’in markası Eyüp Sabri Tuncer Türkiye’de kolonya denince aklımıza ilk gelen isimdir.

 GELENEKTEN GELECEĞE

         Eyüp Sabri Tuncer’in 1923’te Ulus’ta küçük bir atölyede başlayan o güzel limon kolonyası kokusu tüm yurda yayılır insanlara ferahlık ve mutluluk vermeye çalışır.

Eyüp Sabri’nin babası Karahasanoğlu ailesinden Süleyman Bey, Bursa’yı terk edip İnegöl’e yerleşir. Önce çiftçiliği, ardından bakkallığı dener. Erken vefatı Eyüp Sabri’yi 10 yaşında babasız bırakır. 8 yıl tezgâhtarlık yapıp, ticareti erbabından öğrenen Eyüp Sabri Bey, 18 yaşındayken askere yazılır ve İstiklal Savaşı’na katılır.

        Eyüp Sabri Tuncer’in ikinci kuşak patronu Sabahattin Bey, Cumhuriyet’le yaşıt. Ankara’da ilk iş yerini 1920’lerin başında açan Sabahattin Tuncer, işe başlama tarihini 1923 olarak ilan etmeyi yeğler. Türkiye’nin ilk promosyon uygulaması bu mağazada yapılır. Nuri Conker Paşa’nın Anafartalar Caddesi’nde yer alan yeni apartmanındaki iş yerinde bedava dağıtılan kolonya ve esansı, yıllar sonra büyük şirketlerin pazarlama ve satış stratejilerini belirlemede yararlandığı, örnek bir yöntem olmuştur.

YENİ VE ÖZEL TASARIMLAR

         Eyüp Sabri ailesinin üçüncü kuşağı Engin Tuncer, “Kolonya Kralı” lakabı ile anılır. Köklü ve saygın marka imajını, inovatif, kaliteli, özel ürün gruplarını, yüksek standartlardaki hizmet anlayışını, farklı kategorideki ürünleri dünya pazarına hazırlamaya çalışan Engin Bey, misyonunun dünden aldığı markayı yarınlara taşımak olduğunu söylemekte ve yakın gelecekte Amerika pazarında büyük ses getireceğini özellikle vurgulamaktadır.

        Fransa’ya yaptığım bir ziyarette yemek yemekten kalan boş vaktimde ünlü bir parfüm fabrikasını ziyaret etmiş, mihmandarın anlattığı hammadde olarak kullandıkları Isparta gülü, Çeşme limonu v.s gibi Türkiye’ye özgü ürünlerin orada işlendiğini gördüğümde niçin bizde daha güzelleri üretilmiyor diye üzülmüştüm.

        Engin Bey, kişisel bakım ve ev bakımı ürünleri kategorisinde Ar-Ge çalışmalarına çok önem verdiklerini, yenilenen konseptlerini geçenlerde Türkiye’nin sigorta devlerinden Can Sigorta’nın sahibi, Başbakan lakabıyla anılan Turan Sürücü’nün konuğu olarak Trilye’ye geldiğinde anlattığında heyecanımı gizleyemedim.

        Çünkü geçen yıl televizyon programı yapmak için gittiğim Japonya’dan dönerken uçak tuvaletlerinde birbirinden güzel Eyüp Sabri Tuncer logolu ürünleri görünce çok duygulanmıştım.

        Ürün gruplarını genişleten firma hava şartlandırıcı, çubuklu ortam kokulandırıcı, çubuklu ortam parfümü gibi ürünlerle ev bakım kategorisine dahil oldu. Bunun yanı sıra sabun, parfümler, vücut losyonları, duş jelleri, vücut spreyleri, kolonyalı mendiller, kişisel bakım ürünlerini ekleyerek ürün yelpazesini hissedilir bir büyümeye taşıdıklarını yakinen izlediğim Eyüp Sabri Tuncer Ankara’dan çıkan bir gurur markasıdır. Yakında İstanbul’a da fabrika açacaklarını söyleyen Engin Bey ile sohbete daldığımda, Şebboy, Hatıralar, Kadınteni, Parisgecesi, Çimen, Lavanta, Tütün derken ben de öğrencilik yıllarımı yaşıyorum. Merhum sanatçı Zeki Müren de fanatik bir Eyüp Sabri Tuncer’ciydi. Hatıralar isimli kolonyayı günün her saatinde kullanırdı.

 HAYATI TAZELER

        Kozmetik alanında yerli markaların fazla olmayışının açığını kolonyada çok önemli bir konumdaki Eyüp Sabri Tuncer bir nebze kapatmakta ve yüreğimizi ferahlattığı gibi her zaman hayatı tazelemekte. ABD, Ürdün, Kanada, Dubai, Almanya, Hollanda, Fransa, Belçika, Kıbrıs gibi ülkelere ihracat yapan Eyüp Sabri Tuncer ile ne kadar övünsek azdır. Asırlık Ankara markası üçüncü kuşak temsilcisi, Engin Bey son derece vizyon sahibi bir insandır.

        Sosyal sorumluluk projelerine atmış olduğu imzalar, insanlara yapmış olduğu güzel yatırımlar Engin Bey’i farklı bir boyuta taşımaktadır. Şirketin Fabrika İdari Koordinatörü Sefa Akoğlan’ın aynı ruhla gösterdiği çaba şirketin toplam kalitesi hakkında çok önemli bir göstergedir.

        Engin Bey, kompleksi olmayan, çok gezen, çok okuyan, güzel dostluklar kuran, son derece mütevazı bir insandır.

        Hem dinler, hem takdir eder, hem alkışlar. Başarıları kitaplara geçecek düzeydedir.

        Öfkelenirken de ağırdan al, suçlarken de,

        Yavaş ol inandıklarını savunurken,

        Ama hızlı olsun konuşman,

        Arkadaşının alkışlanacak başarılarını takdir ettiğinde.

        Seni sadece Ankara değil, tüm Türkiye takdir ediyor Engin Bey. Yolun açık, ferah ve ferahlatıcı olsun. İyi pazarlar.

 

Yorum Yazın