0Yorum

Mardin'den Yükselen Başarılar

Ünlü yazar ve şair Thackeray’ın elde ettiği başarıyı kolay yoldan şöhret olmaya bağlayan biri şöyle demişti: “Thackeray bir sabah gözlerini açtı ve kendini meşhur bir adam olarak buldu.”

Thackeray’ın yaşantısını yakından bilen Lord Northcliffe ise bu iddiaya şu cevabı verdi:

“O, yataktan kalkıp kendini meşhur bir adam olarak bulduğu ana kadar 15 sene her gün sekiz saat yazmıştı.”

“Her gerçek başarı bir evi inşa etmek gibidir. Önce sağlam bir temel atılır, sonra sabırla evi tamamlamak için gerekenleri yaparsın. Bazı evler ya da kariyerler çok çabuk inşa edilebilir ama sağlam temeller üzerine oturmazlar. Görünüşleri güzeldir ama dayanıklı değillerdir. Bir gecede oluşan başarılara yakından bakarsan on sene gibi bir hazırlık sürecinden geçtiğini de görürsün…”

Ebru Baybara Demir, uzun yıllardır gastronomiye kendini adamış, çok değerli bir iş insanıdır. Henüz ülkemizde yeme içme konularında önemli gelişmeler yokken Mardin’de yaptığı güzel etkinliklerle adını Türkiye’ye ve dünyaya tanıtmayı başarmıştı.

KENTİN GÖZBEBEĞİ

Edirne doğumlu olan Ebru Hanım’ın çocukluğu İstanbul’da geçti. Üniversiteyi bitirdikten sonra İstanbul Rehberler Odası ve Türkiye Turist Rehberleri Birliği’nin Genel Sekreterliği görevini yürüttü. Daha sonra hayallerinin peşinden gidip ver elini Mardin diyerek kente yerleşti. Küçük bir lokanta ve üç yıldızlı bir otel dışında hiçbir turizm işletmesi olmayan Mardin’i turizm ile tanıştırmak için kolları sıvadı. Terörün vurduğu Mardin’in turizm geliri yok denecek kadar azdı. Çiftçi tarımdan uzaklaşmış, hayvancılık bitmişti. Bir başka gelir kaynağı olan sınır ticareti de Orta Doğu’daki savaş nedeniyle bitme noktasına gelmişti. İşsizlikle boğuşan Mardin’de kadınların çoğunun eşleri olmadan evlerinden çıkamadığı bir dönemde gösterdiği cesaretle herkesi hayran bıraktı.

Kültürlerin ve dinlerin mozaiği olan Mardin’de Mezopotamya’nın ortak yaşam değeri olan mutfak kültürünü araç olarak kullandı Ebru Baybara Demir. İnsanlara istihdam sağlamak en büyük arzusuydu. O hep üretmek, ekonomiye katkıda bulunmak istiyordu. 21 kadınla birlikte tarihi bir Süryani konağını özgün değerlerine uygun olarak restore edip bir restoran haline getirdiler. Sonraları ismini çok duyduğumuz Cercis Murat Konağı hayat bulmuş oldu.

TOPRAKTAN TABAĞA

Ebru Baybara Demir, Mardin’e can suyu verdi. “Topraktan tabağa” projesini hayata geçiren Ebru Hanım, kadınlarla birlikte yerel tohum üretti. Bask Dünya Aşçılık Ödülleri’nde finale kaldı. Şehir dışında 1-2 dönümlük dağlık kesimlerdeki arazide yaşamlarını sürdüren köylülerle ata tohumlarının peşine düştü. Aşçıların toplumsal fayda yönlerini değerlendiren Bask Aşçılık Ödülleri’nde Türkiye’nin adını dünyaya duyurdu. Kadınlar için el sanatları atölyeleri, Harran Gastronomi Okulu, hep onun çabaları ile hayata geçmiştir.

Ulusal ve uluslararası pek çok ödüle layık görülen Ebru Baybara Demir, sosyal fayda projelerinde hep ön saflarda görülmektedir. Bir evin avlusunda başlayan geleneksel lezzetlerle yola çıkan Ebru Hanım, tüm zorlukların üstesinden gelerek bugünkü başarılı şef tahtına oturmuştur. Okuma yazma bilmeyen kadınlardan oluşturduğu aşçı ekibe eğitim veren, onları yönlendiren, çok özverili çalışmaları büyük imkansızlıklarla başaran Baybara, oldukça azimlidir. Hayalleri uğruna verdiği çabalar takdire şayandır Ebru Hanım’ın.

Annesinin çok iyi bir aşçı olduğunu ve kendisinden yemeklerin püf noktalarını öğrendiğini söyleyen Ebru Hanım, yeteneklerinin farkına varıp bunu aşçılık eğitimi ile birleştirmiştir. Sektöre çok büyük katkıları olan Baybara, düştüğü yerden kalkmanın en büyük örneğini vermiş önemli bir değerimizdir.  

TURİZMİ CANLANDIRDI

20 yıl önce yılda 11 bin kişi turistin geldiği Mardin’i artık 1 milyonun üzerinde turist ziyaret ediyor. Geçtiğimiz yıllarda yine Ebru Hanım gibi kente büyük katkısı olan unutulmaz Vali Temel Koçaklar ile birlikte Mardin’e gitmiştik. O zaman büyülenmiştim. Vefalı insanlarıyla, çeşitli dinlerin temsilcileri ve ibadethaneleriyle Mardin eşsiz bir şehir…

Şark görevimi 1990 yılında Siirt’te tamamlarken görev yaptığım birlik Mardin’e taşınmıştı ama ben Ankara’ya dönmüştüm. O zamandan bu yana hep gitmek istedim ama son gidişimin en büyük nedeni Ebru Hanım’ın Cercis Murat Konağı’ndaki lezzet dolu yemeklerini deneme fırsatı yakalamaktı.

Geç fark ettiğimiz bu hoşgörülü insanların kentini Ebru Baybara’nın, ona inanan, destek veren yöneticilerin ve Mardin halkının sayesinde tüm dünya tanıdı.

İrlanda’nın başkenti Dublin’de dünyanın en ünlü bira fabrikası Guinness’in müzesinde, “Bu işe ilk olarak Mezopotamya’dan gelen arpa ile başladık” yazıyor. Mardin’deki bu kültürel zenginlik, ortak mutfak ileriki yıllarda çok daha etkin bir şekilde duyulacak. İlk ivmeyi veren Ebru Baybara, durmak dinlenmek nedir hiç bilmiyor. Tanıdığım ilk günden beri aynı heyecan aynı azim ile devam ediyor. Bisiklete binmek gibi hayat, durduğunuz an kaybedersiniz, düşersiniz.

Geçtiğimiz aylarda Trilye’ye ziyarete gelen Ebru Baybara Demir, Turizm Bakanlığı destekli bir projeye daha imzasını attı.

Mütevazı tavırlarını hiç değiştirmeyen, basamakları birer birer ve ağır ağır çıkan Ebru Hanım’ın bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi gerçekten örnek olacak şekildedir. Sıfırdan değil, çukurda başladığı mücadelesinde ülkemize çok değerli hizmetler kattı. Ekmeğini yediği topraklara, babalarının, atalarının yaşadığı kente öyle güzellikler yarattı ki 7’den 70’e herkesin gönlünü fethetti.

Mardin’e kurduğu ilk şef restoranı ile gastronomi turizminin de ilk adımlarını attı. Sürekli yeni projeler, yepyeni konular var gündeminde.

Yolun açık olsun Ebru Hanım. Mezopotamya’nın sönmeyen güneşi, mevsimin bitmeyen çiçeği gibi bölgeye hayat vermeye devam… İyi pazarlar.

Yorum Yazın