0Yorum

Koalisyonlar Ondan Sorulur

KOALİSYONLAR ONDAN SORULUR

Bazen insanoğlu öyle haksızlıklarla uğraşıyor ki hakkına kavuşması uzun yıllar alabildiği gibi bazen de umutsuz vakaya dönüşüyor.

1976-1980 yılları arasında Kara Harp Okulu’nda öğrenim görürken ileride lazım olur, analitik düşünme yeteneğimi güçlendirir diye mühendislik dallarının en zoru olan Elektrik-Elektronik Mühendisliği bölümünü seçmiş, buna ek olarak Topoğrafya, Taktik, Savaş Beden Eğitimi gibi askeri dersleri de dört yıl burnumuzdan fitil fitil çıkartarak mezuniyetimizi sağlamıştık. Ama bu kadar ağır bir bölümü seçmemin nedeni beklentimizin çıtasını yükselten komutanlardı. Fakat mezun olurken imza yetkimizi kullanırız, para kazanırız ya da ordudan ayrılırız diye uygun görmedi diplomamızı o zamanın komutanları, komutan kademesi. Neyse ki birkaç ay önce YÖK konuyla ilgili hak gaspımızı kaldırdı, transkriptlerimizin ODTÜ’den onaylanıp haklarımıza kavuşmamızı sağladı.

Aradan yıllar geçti. 1987 yılında Siirt’e tayinim çıktı. Birkaç ek görevle sırtıma yüklenmiş ağır yüklerin üstesinden geliyordum. Yeni celp zamanı Karargâh’a gelen erlerle mülakat yaparken yaşı tertiplerine göre biraz daha ilerde bir gençten çok iyi elektrik almıştım. Karargâh’ta kalmasını sağladım. Kurmay Başkanı ve Tugay Komutanı karşı çıkmıştı. Nedenini öğrenmeye çalıştım.

ÇOK GÜVEN VERİCİ

Muzaffer Ayhan Kara meğer 12 Eylül döneminde kavga olaylarına karıştığı için, Şişli Siyasal’ı bitirdiği halde diplomasını alamamış. Zaten mağdur olmuş, pırıl pırıl bir insan. “Ben düzgünüm, vatanıma, milletime bir şey yapmadım, sadece ülkemi çok seviyorum” diyordu gözleri. Bu elektriği yakaladım Muzaffer’de. Karargâh’ta kalmasına ısrar ettim ve büyük bir riske girdim üsteğmen rütbesiyle 80’li yıllarda. Ya üzerinde Che Guevara fotoğrafı ya da Georges Politzer kitabı falan yakalansaydı!!!

ASKERİ GAZİNONUN MUHASEBECİSİ

İşte dananın kuyruğu burada koptu. Muzaffer sabahın erken saatlerinde kalkıyor, çay ocağının bile altını yakıyor, çok çalışıyordu.

Bir gün Siyasal Bilgiler’den bir kadın arkadaşını yolda gördü. Siirt’in işlek caddesinde resmi elbisesiyle çok sevdiği, samimi arkadaşına içten gelen bir duyguyla sarıldı. İşte ne olduysa o an oldu. “Top Secret” ifadeleriyle sarı zarf ile komutana durum intikal etti. Çünkü hanımefendi mimlenmiş bir avukatın eşiydi. Hemen insanların aklına şüphecilik senaryoları geldi. Teröristlik, komünistlik v.s.

Komutana akşam saatlerinde sarı zarfın içinde çok gizli kaydıyla sunulan konudan sonra Erdinç Türe Paşa beni aradı, heyecanlı ve tedirgin bir sesle:

“Süreyya sen ne yaptın? Bu askeri Karargâh’a soktun! Orduevine aldın. Muhasebeci yaptın. En mahrem yerlerimizde boy gösterdi. Şimdi ne yapacağız?”

Komutanın sakinleşmeyeceğini anlayınca gazinodaki odasına davet edip iki duble viski ikram ettim. Rahatladıktan sonra komutanı Muzaffer Ayhan Kara’nın sefahatı ile ilgili aydınlattım. “Bileklerimi keserim, rütbelerimi sökerim Muzaffer ile ilgili yanılgıya düşersem” dedim. Beni sevdiği ve bana inandığı için o gece rahat bir uyku geçirdi.

TUGAYI YANGINDAN KURTARDI

Sıcak bir temmuz ayıydı. Komutan, eşi Sevgi Hanım’la birlikte Ankara’ya gelmişti. Yine erken saatte Muzaffer gazinoda çay ocağını yakmış, kitap okurken komutanın konutundaki kazan dairesinde alevler çıktığını gördü. Belediye Başkanı ve vilayetteki herkes ile samimi ilişkiler kurmuştu kısa zamanda. Direkt ev telefonundan arayıp başkanı yatağından kaldırdı, itfaiye ekibini çok kısa sürede konuta sevk edip kazan dairesindeki ufak bir hasarla konutu kurtardı. Durumu komutana bildirdik. İzinden dönünce Muzaffer’i alnından öptü. Beni de kutladı tabi haklı çıktığım için. O gün bugündür Erdinç Türe Paşa ile yakın dostlukları sürmekte Muzaffer Bey’in.

KOALİSYONUN KİTABINI YAZDI

Cumhuriyet Gazetesi’nde Siyaset Bilimleri yazarıydı. Trilye dergisinin 10 yıldır yazarıdır Muzaffer Bey. Trilye’nin Balık Sevdası ve Trilye’nin Meze Yolcuğu kitaplarının da editörüdür. Çeşitli radyo ve TV kanallarında programlar yapmakta. Osman Korutürk’ün siyasi danışmanlığını dört yıl yürüttü geçen dönem.

1983 yılında Şişli Siyasal Bilimler Fakültesi’nde Siyaset ve Yönetim bölümünü bitirdi. Daha sonra Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Türk Dış Politikası ve Uluslararası İlişkiler alanında yüksek lisans dersleri aldı. 1983’ten bu yana Yeni Tip Müdahale ve Ordunun Restorasyon İstemi, 18 Nisan 1999 Seçimleri - Panorama, TBMM Dışındaki CHP, Kuruçay’dan Şişli’ye, Atatürk’ün Yarbayı: Talat Turhan İçin Ne Dediler, Türk Siyasal Yaşamında 1961 Sonrası Bir Olgu Demokrasi ve Uzlaşma Kültürü Açısından Koalisyonlar isimli kitapları yazdı.

Bir solukta okuyup yakın tarihimizle yüzleşeceğimiz Koalisyon kitabını yazdığında Türkiye’de koalisyon dönemi kapanmıştı. Ama köşemi bu hafta bu değerli insana ayırdığım günlerde onun kitabında yazılanlara çok ihtiyacımız var.

Muzaffer Ayhan Kara bu dünyada tanıdığım en değerli, en dürüst insanlardan birisidir. Dünyanın kötülüklerinden arındıracak elçi gözüyle bakarsınız bir tanısanız.

Eşi Simten Hanım, tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş cinsten. Tire Belediyesi eski Başkanlarından Avukat Ali İhsan Soyhan’ın kızı. Son derece mütevazı.

Hayattaki en büyük zenginliklerin birisi size yürekten inanan dostların olmasıdır. Bu zenginliği Muzaffer Bey dostlarına her zaman yansıtır. Kötü günde ensenizdedir, iyi günde mutluluğunu paylaşır. Dünya nimetleriyle, parayla pulla hiç samimiyeti olmamıştır. Canını verir inandığına.

Sayın Osman Korutürk’ü kıskanmıştım dört yıldır Muzaffer Ayhan Kara ile birlikte çalıştığı için. İki değer gerçekten sinerji yarattılar birlikte. Kelaynak kuşlarının nesli tükendi ama Muzaffer Ayhan Kara gibiler hala var. Biraz da böyle insanların varlığı mı koruyor bizi kötülüklerden ne!

Yorum Yazın