0Yorum

Dostlarıyla Parlayan Yıldızlar

Yaşlı Kızılderili reisi kulübenin önünde torunuyla oturmuş az ötede birbiriyle boğuşup duran iki köpeği izliyordu.

Köpeklerden biri beyaz, diğeri siyahtı ve on iki yaşındaki çocuk kendini bildi bileli o köpekler dedesinin kulübesi önünde boğuşup duruyorlardı. Dedesinin sürekli göz önünde tuttuğu, yanından ayırmadığı iki iri köpekti bunlar. Çocuk, kulübeyi korumak için biri yeterli gözükürken niye ötekinin de olduğunu, hem niye renklerinin ille de beyaz siyah olduğunu anlamak istiyordu artık. O merakla sordu dedesine. Yaşlı reis, bilgece bir gülümsemeyle torununun sırtını sıvazladı. “Onlar” dedi, “Benim için iki simgedir evlat…”

“Neyin simgesi?” diye sordu çocuk.

“İyilik ve kötülüğün simgesi…

Aynen şu gördüğün köpekler gibi. İyilik ve kötülük içimizde sürekli mücadele eder durur. Onları seyrettikçe ben bunu hep düşünürüm. Onun için yanımda tutarım onları.”

Çocuk sözün burasında, mücadele varsa kazananı da olmalı diye düşündü ve her çocuğa has bitmeyen sorulara bir yenisini ekledi:

“Peki, sence hangisi kazanır bu mücadeleyi?”

Bilge reis derin bir gülümsemeyle baktı torununa:

“Hangisi mi evlat? Ben hangisini daha iyi beslersem o!”

Murat Balkan, yaşamı boyunca yüreğinde hep iyilikler beslemiş çok değerli bir işadamıdır.

Balkanlar’dan İzmir’e göç eden bir ailenin çocuğu olan Murat Bey, küçük yaşlardan beri hem ailesinin hem okul arkadaşlarının hem de öğretmenlerinin dikkatini çekmiş ve ilgi odağı olmuş, hayatın basamaklarını adım adım çıkmıştır. Hayatı inanılmaz bir başarı öyküsüdür.

ASPAT’TA TANIŞTIM

2014 yılında Bodrum’da doğal dokusu hiç bozulmamış, suyu içilebilecek kadar temiz, ırmak ve denizin birleştiği, ağaçların gölgesinde yakıcı sıcaklardan rahatça korunabileceğiniz cennetten bir parça olan Aspat’a değerli işadamı dostum Rıfat Vardar tarafından davet edilmiştim.

Bir sabah kahvaltısında otelin yetkilisi “Murat Bey sizinle tanışmak istiyor” deyince hemen yanına gittim, sohbete başladık. Restoranıma zarif bir hanımefendi olan kızı Naz Hanım ile zaman zaman gelir, mütevazı bir şekilde yemeğini yer, hep mutlu ayrılırdı.

Türkiye’de böyle vizyonlu insanların olabilmesi inanın karamsar olduğumuz günlerde içinizi ferahlatıyor. Otele köpek ile gidebiliyorsunuz. Tontik’i götürmediğime çok üzülmüştüm. Mermerden yapılan her birinin özel anlamı olan sanat eserleri dikkatimi çekti. Kano ile hem tatlı suda hem de denizde aynı anda gezip, kendimi çok farklı bir atmosferde hissettim.

CEVİZİN İÇİ FARKLIDIR

Cevizi kırmadan içini de dışı gibi zannedersiniz. Cevizin kabuğunu kırınca nasıl bir deha olduğunu çok kısa sohbetten sonra anlamıştım. İçeride bir cevher vardı sanki. O günden beri kendisinin yaptığı çok başarılı işleri izledim. İzledikçe ne ilginç başarı hikayesi yakaladım. Tam belgesel olup öğrencilere izletilmeli. Oğlu Fırat ve kızı Naz doğum günü hediyesi olarak çok büyük emeklerle belgesel hazırlamışlar bu kıymetli insan için. Gözleriniz yaş dolar bir izleseniz.

Murat Bey’in Aspat’ın sahiplerinden olduğunu, Rıfat Bey’in Anadolu kadını çok tatlı annesi Afife Hanım’dan öğrendim. Kendisine hiçbir ayrıcalık istemeyen, aynı tabldottan yemek yiyen, kaprisi olmayan böyle mütevazı bir insana az rastlanır.

Annesi Emine Hanım’ın İzmir’e göç ettiklerinde “Bana çocuklarım ve eşim yeter. Ne mal ne mülk isterim” demesinden de ailenin dünya malında hiç gözü olmadığı çok önceki yıllardan beri anlaşılıyor.

İzmir Türk Koleji ve İzmir Lisesi’nde öğrenimini tamamladıktan sonra aileden ayrı ilk gurbet hayatına başladı. Cesaretli bir yapıya sahip Murat Bey’in 1965 yılında 4,5 metrelik şişme bot ile denizde nefes kesen bir macerası var.

ZEKİ ve İLERİ GÖRÜŞLÜ

Yugoslavya’dan apoletinin içinde 500 lira saklayarak göç eden baba Nuri Balkan tırnaklarıyla tüccarlıktan işadamlığına tırmandı. Ailenin beşinci çocuğu olan Murat Bey, küçük yaşlardan itibaren zekasıyla, ileriyi gören vizyonuyla, bulunduğu ortamlarda hep fark yarattı. Herkesin dost olmak istediği bir insan olan Murat Bey, lisans ve lisans üstü eğitimlerini ODTÜ’de tamamladı.

Ticaret, genetik özelliklerinden biriydi. TED Ankara Koleji’nde Kimya Öğretmenliği yaptığı yıllarda yetiştirdiği pek çok ünlü isim var. Fevzi Bozer’den, Basketçi Murat Didim’e kadar başarılı insanlar “Başarının, ekip ruhunun kimyasını Murat Hoca’dan öğrendik” diyorlar.

Değerli işadamları Ayhan Bozkurt, Sinan Malkoç ile birlikte Kurt & Kurt A.Ş.’yi kuran Murat Bey, başarı bir varış değil, yolculuğun kendisidir diye yola çıkmış, dünyadaki en yeni ve ileri teknolojileri tıp alemine sunmuş ve sekiz ülkede ileri görüntüleme sistemlerinde müthiş başarılar elde etmiştir. Türkiye’nin ilk beyin tomografi kurulumu ve ilk görüntüleme merkezinin kurulumuna kadar öyle ilklere imza atmış ki saymakla bitiremezsiniz.

GÜVEN VEREN DURUŞ

Turizm eski Bakanı Atilla Koç ile Siirt Valisi iken birlikte çalışma fırsatım oldu. O zamanlar iyi yönetim ile ilgili “itidal sahibi”, “vakur” gibi sözcük ve deyimler kullanırdı. Tam Murat Bey’i tarif eder gibi anlattığını algılıyorum çünkü lise arkadaşıymış. Murat Bey ile ilgili güzel görüşlerini samimi bir havada anlatan Atilla Koç da çok dobra konuşan, menfaat hesabı yapmayan çok çalışkan bir devlet adamıdır. Büyükşehir eski Belediye Başkanlarından merhum Ali Dinçer de Murat Bey’in istisnai özelliklerini sıralamış.

Kabına sığmayan Murat Bey, ODTÜ’de Dernek Başkanlığı yapmış, sosyal etkinliklerin içinde varlık göstermiş, 1968 kuşağının nadide insanlarındandır. Temiz yüzlü, sakin ve uyumlu, güven veren duruşu kalabalık aile ortamında varlığı ile huzur yaratmaktadır.

Restorana her geldiğinde o pozitif enerjisinden biz de nasibimizi almakta ve çok mutlu olmaktayız.

SANATA HAYRANLIĞI

Müthiş bir ikna yeteneğine sahip olan Murat Balkan, TED Ankara Koleji’nin sevilen kimya öğretmenliğinden, Best A.Ş., Delta A.Ş., Emsa A.Ş., Pimeksan A.Ş., Sas A.Ş., Elser A.Ş., Reysas, Toyan, SA Otomotiv, City Hospital, Toyan Sanat Galerisi, Aspat, Aspat Açıkhava Müzesi gibi ülkemize istihdam yaratan şirketlerin, işletmelerin patronluğuna yükselmiş ama yükseldikçe de bir o kadar mütevazılaşmış, örnek alınacak önemli bir değerdir ülkemiz için. Hayatının dönüm noktası olduğu kısa dönem askerlik yıllarına çok şey borçlu. “Üç ay boyunca hayal kurdum, gelecekle ilgili planlarımı düşünme fırsatım oldu” diyen Balkan, her yıl eylül ayında Aspat’ta dünyaca ünlü heykeltıraşları ağırlamaktadır.

Güzel sanatlara uzun yıllardır büyük ilgi duyan Balkan, resim koleksiyoncusudur. Emeğe çok saygı duyar. Satın aldığı ilk tablosu 900 lira maaş alırken, 500 lira ödeyerek aldığı Fikret Mualla eseridir.

Babacan tavırları, güler yüzü, insanlara olan sevgisi ile sosyal sorumluluk projelerine gönülden destek veren Murat Balkan, çocuklarına çok düşkün bir babadır aynı zamanda. Bardakta bir papatya bile olsa gözünün önünde daima güzel şeyler bulundurur her zaman. Yapmak istediği şeyleri neden yapamayacağını söyleyecek insanların her zaman çıktığına, onları duymazdan gelmek gerektiğine inanan, inovatif bir ruha sahiptir Murat Bey. Her şeye homurdanmaya alışmış bir kimsenin fırsat kapıyı çaldığında bile gürültüden yakındığını söyleyen Murat Bey’in başarı öyküsü girişimcilere cesaret veren niteliktedir. Hayatındaki en büyük zenginliğinin dostları olduğunu her fırsatta dile getiren Murat Bey’in en önemli özelliklerinden birisi de her zaman insana yatırım yapmasıdır.

Bir işi doğru yapmanın, niçin yanlış yapıldığını açıklamadan daha az zaman aldığına inanan Murat Balkan ile ilgili anlatacak o kadar çok şey var ki gerçekten sayfalara sığmaz.

Ama zaten iyi bir oyunun son söze ihtiyacı yoktur. İyi pazarlar.

Yorum Yazın