0Yorum

Bulutların Üzerindeki Ankaralılar

Zamanların birinde, parlak tüyleri, rengarenk kanatları olan bir kuş varmış. Bakanları büyüleyen, yaşam sevinci veren, göklerde özgürce uçmak için yaratılmış bir hayvanmış. Günün birinde kadının biri bu kuşu görüp ona aşık olmuş. Kalbi yerinden fırlarcasına, gözleri heyecandan parlayarak kuşun uçuşunu seyretmiş. Kuş onu yanına çağırmış ve ikisi birlikte anlatılamaz bir uyumla uçmuşlar. Kadın kuşa tapıyor, onu kutsal sayıyor, yüceltiyormuş. Ama günün birinde düşünmüş kadın: “Belki de uzak dağları keşfetmek ister” diye korkuya kapılmış. Aynı duyguyu başka bir kuşla yaşayamayacağından korkmuş. Ve kıskanmış kuşun uçabilme yeteneğini. Kendini yalnız hissetmiş. “Ona bir tuzak kurayım” diye geçirmiş içinden, “Bir dahaki sefer kuş tekrar gelirse, artık gidemesin” demiş. Kadın kadar aşık olan kuş, ertesi gün tekrar sevgilisini görmeye gelmiş. Ne var ki tuzağa düşmüş ve bir kafese hapsedilmiş. Kadın her gün gelip kuşu seyrediyormuş. Vurgunmuş ona ve onu gösterdiği arkadaşları “Ne şanslı bir insansın!” diye haykırıyorlarmış. Ne var ki, duygularında alışılmadık bir değişim baş göstermiş. Artık sahibi olduğundan, kalbini çalmasına ihtiyaç kalmadığından, kadının kuşa olan ilgisi azaldıkça azalmış. Uçamayan, hayatının anlamını dile getiremeyen hayvancık da sararıp soluyor, parlaklığını yitiriyor, çirkinleşiyormuş. Kadın da artık karnını doyurup kafesini temizlemekle yetiniyormuş. Günlerden bir gün kuş ölmüş. Kadın son derece üzülmüş. O andan itibaren sevgili kuşunu bir an bile aklından çıkaramamış. Ama kafesi hatırlamıyormuş bile. Aklında hep onu ilk kez, mutluluk içinde bulutlarla yarışırken gördüğü an varmış sadece. Kendisiyle baş başa kaldığı yalnızlıkları artmış. Kuşun onu etkileyişinin, dış görünüşünün ile değil, özgürlüğü, enerjisi ve sürükleyici tavrı ile olduğunu fark etmiş. Sevgilisinin yokluğunda kadının yaşamı da gitgide anlamını yitirmiş ve sonunda ecel gelmiş kapıyı çalmış. “Niye geldin?” diye sormuş kadın ölüme. “Tekrar onunla birlikte göklere uçabilesin diye” şeklinde yanıtlamış ölüm. “Neden ama ölüm?” diyebilmiş kadın. “Yaşamı özgür bırakabilseydin eğer, ona olan sevgin, bağlılığın ve hayranlığın artardı ki, ona kavuşabilmek ve onunla yine uçabilmek için artık bana muhtaçsın.” Trilye’nin ilk açıldığı günlerden bu yana müdavimi olan Alişan Soylu Beyi kaleme almaya karar verince Paulo Coelho’nun bu öyküsü gözümde canlandı birdenbire. Alişan Soylu, Türkiye’de bulutların üzerinde olmak, uçmak, sivil havacılık gibi kavramlar anımsandığında aklımıza ilk gelen kişi, Soylu Havacılık firmasının sahibi ve genel müdürüdür. 25. kuruluş yılının kutlandığı Soylu Havacılık, kurulduğu 1988 yılından günümüze kadar Türk Sivil Havacılık’ın hizmetinde çok başarılı işler yapmıştır.

HOBİSİ İŞİ OLDU

1993 yılından bugüne, dünyanın hem savaş uçağı hem de iş jeti üreten tek firması olan Dassault Aviation temsilcisi olan şirketin satış ve hizmet detaylarını da üstlenen Soylu, havacılık sektörüne gönül vermiş, hobisi gibi bakmış ama profesyonelce çok yararlı işler yapmıştır. Ankara’ya her geldiğinde Trilye’ye uğrayan aynı zamanda Ankara tutkunu olan Alişan Bey, son yıllarda Türk ekonomisi ve sivil havacılığın istikrarlı büyümesinin jet pazarına olumlu yansıdığını sürekli dile getirmektedir. 11 Eylül saldırısından sonra derin bir kriz yaşayan ekonomimizde Türkiye’de jet sayısının da 15’e düştüğünü söyleyen Soylu, şu anda 100’ün üzerinde jeti olan patronun olması ekonominin barometresinin ölçümüdür diyor.

İŞ ADAMLARIMIZ DÜNYAYA AÇILIYOR

Türk iş adamlarının almış olduğu jetlerin sayısındaki artışın bir diğer nedeni de Afrika açılımıdır. Bir iş adamı için en kıymetli şey zamandır. Sık seyahat eden iş adamları havaalanındaki kuyruklarda beklemek ya da rötarlara takılmamak için jetlerini tercih ediyor. Şirket logosu ile iş görüşmesine giden iş adamları için bir hayli artı oluyor ve karşı tarafa güven veriyor. Alişan Soylu; yılda 250-300 saat uçuş gerçekleştiren iş adamlarının aynı zamanda uçaklarını 150-200 saat kiralayarak masraflarını azalttığını söylemektedir. İyi bir gurme olan Alişan Soylu, balığa ve deniz ürünlerine oldukça düşkündür. Hayattan, güzel yaşamaktan büyük keyif alan Alişan Bey, Türk havacılık sektöründeki cesaretli girişimciliği, uçaklara pilot ve hostes bulma konularındaki yardımcı faaliyetleri, yetenekli pilot ve hava personelini uygun yerlerde istihdam etme konularındaki içten desteği sivil havacılık sektörünün gelişmesinde unutulmayan hizmetlerdir. Bulutların üzerinde uçmaktan büyük zevk alan Soylu’nun daha çok önemli hizmetlere imza atacağına olan inancım her geçen gün daha da artmaktadır. Çünkü ondaki cesareti, çalışkanlığı ve girişimci ruhundaki azmi uzun yıllardır yakinen izlemekteyim. Neden ilanlarda “Doktordan temiz araba” diye yazılır? Hipokrat yemininde “Arabamı temiz kullanacağım” şeklinde bir madde mi vardır? İşte Türkiye’de de çeyrek asırdır uçak satışlarında ve sonraki hizmetlerinde ismiyle marka olmuş insan Alişan Soylu’dur. Farklı olmak hayatta kalmanın yoludur.

Yorum Yazın