0Yorum

Ankara'nın Mutfak Şövalyesi

Zamanın yakışıklı delikanlısı Narkisos’u genç kızlar gördüklerinde neredeyse pencereden atlamaya kalkışmaları ve diğer insanların ona söyledikleri övgü dolu sözler kendisini fazla etkilemiyormuş. O zaten kendine aşık biriymiş. Bu yüzden küçümsediği insanlardan uzaklaşarak, bir göl kenarında bir kulübede yaşamaya başlamış. Her gün göle gidiyor ve gölün berrak suları içerisine bakarak kendi yansımasını izliyormuş.

Bir gün böyle hayran hayran kendisini izlerken suya düşmüş ve yüzme bilmediği için boğularak ölmüş. Bütün köy “Dirisini doyasıya göremedik bari ölüsünü görelim” diyerek göle gitmişler.

   Bakmışlar ki göl de şıpır şıpır ağlıyor. Göle şöyle demişler:

   “Sen bari her gün onun güzelliğini izliyordun, sen niye ağlıyorsun?”

   Göl cevap vermiş:

   “Ne izlemesi? Ben onun gözlerinde kendimi izliyordum.”

Bundan sonra bu gölde bir çiçek çıkmış, onun adı da Narkisos olmuş. Bu bizim dilimize Nergis olarak geçmiş ve bu şekilde kendini çok beğenen insanlara da “Narsist” denmiş.

Yıllar önce Ankara’nın ünlü Mogan Gölü’ne kışın buzlandığı zamanlar üzerinde yürümeye, kenarında mangal yapmaya giderdik. Doğru düzgün tesis yokluğundan, gölden pek yararlanamazdık.

Sadık Köprülü, göl kenarında Narkisos gibi yapmayıp kendi yeteneklerini geliştirerek bir ilke imza attı. 

CHEZ LE BELGE

Belçikalı’nın Yeri isimli restoranı ile Ankara’ya nefes aldıran Sadık Köprülü, yüksek kalite mutfağıyla yabancı konukların ağırlanmasında uzun yıllar başrolü oynadı.

Çok sayıda yabancı misyona ev sahipliği yapan Ankara, özellikle yabancı heyetlerin yemek beklentilerini karşılayacak yeterli sayıda restorana hiçbir zaman sahip olamadı. Atatürk bile bu konuya el atıp Süreyya ve Karpiç’i Ankara’ya getirmişti. Kavaklıdere’deki RV, uzun yıllar bu hizmeti sağladı. Chez le Belge, Gölbaşı’nda muhteşem manzarasıyla konuşlanınca birden bire ilgi odağı oldu ve haklı üne kavuştu. Çünkü Belçika’da 6 yıl gastronomi okumuş Sadık Köprülü, bu restoranın hem sahibi hem de şefiydi.

ASKERİ ŞURA YEMEKLERİ

Chez le Belge’yi ilk keşfeden, o zamanlar Genelkurmay Başkanlığı Protokol Uzmanı olan Asuman Vangölü’ydü. Şimdi Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nda çalışan Asuman Hanım, burayı keşfedince çok rahatladı. Askeri şura yemeklerinden bir tanesi mutlaka burada yenilirdi. Yerli ve yabancı komutan eşleri burada ağırlanırdı. Manzara müthiş, çeşit mebzuldü.

Hatta Genelkurmay’da verilecek bazı yemeklere bile yardım etmeye gelirdi gastronominin şövalyesi Sadık Bey. Amatör ruhla ve sevgiyle pişirirdi yemekleri.

KEREVİTİN KRALI

O zamanlar Gölbaşı’ndan kerevit çıkardı bol miktarda. Kerevit yemeklerini müthiş yapardı. Sonra Mogan’da kerevit kalmadı.

Geçenlerde bir arkadaşım anlattı, Kayseri şeker fabrikasının içindeki gölette çok miktarda kerevit varmış. Ama zararlı bir böcek gibi imhasının sağlanmasına çok üzüldüm. Halbuki Fatih Sultan Mehmet’in ıstakoz diyerek yediği (Sarayın kiler defterinde böyle yazıyor) Kayseri’deki Sultan Sazlığından getirilen tatlı su kereviti yüzyıllardır var. İstanbul Terkos Gölü’ndeki kereviti de çok severmiş sultan.

Geçenlerde Ankara Büyükşehir Belediyesi ile Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanlığı yavru balıklar bıraktı Mogan’a. İnşallah kerevit için de bir tedbir alınır. Gölün ortasına Galatasaray adası gibi bir ada yapılır, göl temizlenir. Ankara’nın turizmde sınıf atlamasının ilk başlangıç noktası Mogan’dır bence.

Sadık Bey, 25 yıl Chez le Belge Restoranı’nı başarıyla yönettikten sonra kardeşine devredip karşı kıyıda müzik konseptli bir mekan açtı.

BÜYÜK TESADÜF

Uzun yıllardır göremediğim Sadık Bey ile geçenlerde TV programı çekimleri için gittiğim Gölbaşı’nda karşılaştım. Gölün en güzel manzaralı yerinde açtığı Şövalye Restoran’da deniz ürünlerine de ağırlık veriyor. Kebap ve deniz ürünlerinin bulunduğu mekanı oğlu Deniz ile birlikte işletiyor. Tam bir aile işletmesi olmuş. Bir zamanlar merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’den, eski Başbakan Tansu Çiller’a kadar pek çok ünlü simayı Belçikalı’nın Yeri adlı mekanında ağırlayan Sadık Köprülü, buraya da yurdun her yerinden müşteri çekmeyi başarmış. Bugün yayınlanacak “Benden Söylemesi” programında tatlı su balıklarından alabalığı birlikte anlattık Sadık Bey ile. Kerevitler çoğalınca Mogan’da kerevit pişireceğiz birlikte.

Uzun yıllar Belçika’da yaşayan Sadık Şef, eğitimini tamamladıktan sonra vatan hasretine dayanamayıp Ankara’ya döndü. İyi ki döndü ve gastronominin fitilini ateşledi. Somon renkli masa örtüleri ile önünden ördeklerin resmi geçit yaptığı, güneşin batmasına yakın sükûnetini yansıttığı o günleri hatırlayınca ne değerli hizmetler yaptığını ve başkentimizin bu hizmetleri hak ettiğini, her zaman da ihtiyacı olduğunu söylemek isterim.

Gerçek dayanak noktası, iyi iş yaptıklarını bilen insanlarda oluşan kişisel tatmin ve gururdur. İyi pazarlar.

Not: Herkese sağlıklı, mutlu, huzurlu bir bayram dilerim. Tüm babaların Babalar Günü’nü kutlarım.

Yorum Yazın