1Yorum

Anadolu'dan Yükselen Değerler

Einstein bir gazeteci ile yaptığı söyleşide gençlere şu tavsiyeyi vermişti:

“Başarılı bir insan olmaya çalışmayın. Değerli bir insan olmaya bakın. Başarılı bir insan, hayattan verdiğinden fazlasını alır. Değerli bir insan ise, hayata aldığından fazlasını verir.”

Mete Akşak, Trilye’yi açtığım günden beri tanıdığım çok değerli bir insandır.

Kendisiyle ilk günlerde yaptığım sohbetlerden çok etkilenmiştim. Yaşam gustosu, vizyonu çok farklıydı.

TIRNAKLARIYLA TIRMANDI

Van’ın en güzel kasabalarından birisi olan Gevaş’ta dünyaya gelen Mete Bey, sırtını Artos Dağı’na, yüzünü Van Gölü’ne dönüp; elma, armut, ceviz ve envai çeşit meyve ağaçlarının altında, gürül gürül akarsuların aktığı yemyeşil bir kasabada bol oksijen alarak çocukluğunu yaşadı. Metropollerde dört duvar arasında büyüyen çocukları görünce kendisinin cennette yaşadığını daha iyi anladı.

13 yaşındayken Akdamar (Ahtamara) adasına iki arkadaşıyla kıyıdan yüzerek gittiğinde babasından işitmediği azar kalmadı. Siirt’te görev yaptığım yıllarda bazı hafta sonları yüzmeye ve dalmaya giderdim bu cennet köşelere. Sonraları Como, Lugano göllerindeki yelkenlileri görünce neden Van Gölü de böyle olmasın diye hep yakındım. Kıyısı olmayıp dünya birincilerinin çıktığı ülkelerdeki yelkenlilerin sayısının Türkiye’deki teknelerin sayısından 10 kat fazla olduğunu öğrenince bir kez daha çileden çıktım. Neden bizde de olmasın neden?

GASTRONOMİYE İLGİ

3550 rakımlı Artos Dağı’nın zirvesine çıkınca da babasından çok fırça yedi Mete Bey. Kümes işleri, bostan işleri, bahçe işleri ailesinin ona yüklediği sorumluluklardandı. Dağlardaki tüm otları tanıdı bu sayede. Dağ sakızı favorisiydi. Küçük yaşlarda başlayan gastronomiye ilgisi bu işin mabedi sayılan Paris’te zirve yaptı. Deniz kabuklularına büyük ilgi uydu.

İlk ve orta öğrenimini Gevaş’ta, liseyi Van Atatürk Lisesi’nde yatılı öğrenci olarak tamamladı. Hüzünlü bir ayrılık ve yalnızlık dönemi başlamıştı artık. Diyarbakır Dicle Üniversitesi’nde Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdikten sonra İzmir Fuarında 20 günlüğüne bir stand kiraladı. Van ve çevresinden topladığı hediyelik eşyaları sattı ve müthiş bir özgüven kazandı. Ailesine, Gevaş’taki ceviz ağaçlarına, Artos’a, nehirlere, Mezopotamya uygarlıklarına, Anadolu medeniyetlerine, vatanına, bizi biz eden değerlere borçlu olduğunu hiç unutmadı. Ne zaman Van ile ilgili bir konu açsam inci kefalinden falan bahsetsem doğduğu toprakları hiç unutmayan Mete Bey’in gözleri dolardı.

ASLA VAZGEÇMEDİ

Her zaman hedefe odaklandı Mete Bey, asla da vazgeçmedi hedeflerinden. Geceleri Gevaş’taki elma ağaçlarının altına yatıp yıldızları seyrederken, “Gökyüzünde güneş olacağım, güneş olamasam da yıldız olurum, ama en parlak yıldız olmak isterim” diye hep yüksek hedefleri oldu.

Ayın üstündeki karartının Van Gölü’nün yansıması zannettiğini ama o karartının krater olduğunu öğrendiğinde Van Gölü’nün söylendiği gibi deniz olmadığını anladı. Bu yüzden hayallerinin yıkıldığını ifade eden Mete Bey, hayallerinin peşinden Paris Sorbonne’a kadar büyük bir gururla gitti.

SEKİZ ÜNİVERSİTEDEN ÇAĞIRILDI

Diyarbakır Dicle Üniversitesi dördüncü sınıfta öğrenciyken Fransa’daki 10 üniversiteye yüksek lisans için başvurduğunda 8 üniversiteden kabul gördü Anadolu’nun parlayan yıldızı Mete Akşak. Tercihini Paris Sorbonne’dan yana yaptı ve Sosyal Dilbilim alanında yüksek lisansını tamamladı. Afrika dilleri, semitik diller ve genel anlamda Mezopotamya dilleri üzerine araştırmalar yaptı. Altı yıl kaldığı Paris’te beyin avcılarının, zeka ve çalışkanlığıyla nam salan Mete Akşak’ı yurt dışında tutma çabalarına, vatan ve aile kavramları ağır bastığı için hayır diyerek “Güzel ülkem, benim ülkem” diye döndü. O da biliyordu milyonlarca Euro para kazansa bile elin vatanında ikinci sınıf vatandaş olacağını…

SAYGI, SAYGI, SAYGI

17 yıldır Türkiye’nin önemli firmalarından Vestan İnşaat A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüten Mete Bey, “Paris’te altı yıl boyunca öğrendiğim en önemli şey saygıdır” demekte, hayatına saygı girdi gireli seçici ve detaycı olduğunu ama sonucunda mutluluğu yakalayabildiğini söylemektedir.

FARKLILIK ZENGİNLİKTİR

“Saygı duymak şartıyla farklılık her zaman zenginliktir,” diyen Akşak’ın firması, Türkiye’nin değişik coğrafyalarında kamu yararına, baraj, gölet, yol, tünel gibi işler yapmaktadır ve alt yapı işlerinde uzmanlaşmıştır. Dönemsel olarak 500 kişiye istihdam olanağı sağlayan Vestan İnşaat’ın sahibi Mete Bey, sosyal sorumluluk projelerinde reklamdan kaçınarak gözlerinizin yaşaracağı kadar faydalı hizmetler yapmaktadır. Türkiye İnşaat Sanayicileri Derneği (İNTES) üyesi olan şirketi ile çok kaliteli işlere imza atmaktadır.

Son yıllarda tanıdığım en idealist, minnettarlık duygusu tavan yapmış bir insandır, özel bir değerdir Mete Bey. Onunla ne kadar gurur duysak, başarılarını ne kadar anlatsak azdır. Anadolu insanı hedefini koyduysa zoru başarır, imkansızı başarmayı zorlar. Siz yeter ki yolunu açın, omzuna dokunun, biraz destekleyin, takdir edin, sonucuna siz bile şaşırırsınız.

Mete Bey’in en önemli özelliklerinden biri, bu kadar donanımlı ve başarılı olup da takındığı mütevazı tavır ve sade yaşamıdır.

Sevgi ve saygı varsa mucizeler de olacaktır. İyi pazarlar.

Yorum Yazın