0Yorum

Kadın Aşçıların Yükselişi

Yıllardır içinde bulunduğum aşçılık mesleği gerçekten zor. Sıcak kazanların ve ızgaranın yanında saatlerce ayakta kalmak, uzun çalışma saatleri gibi dezavantajlarıyla sevgisiz yapılacak bir meslek değil aşçılık. Erkeklere göre daha narin olan bayanların dayanıklılık gücü, zaman içinde bu koşullara ayak uydurma potansiyeli düşük olabiliyor. Bazı istisnalar bu kuralın dışında.

1990’lı yıllarda sınırlı olan TV kanallarında boy gösteren birkaç şef vardı. Ekranda göbekli, metal kaşığı yapışmaz tavalarda kanırttıran(!), tutmayan tarifler veren şefleri izlerdik. Emel Başdoğan’ın programları zarifliği ve okşayıcı bir bayan sesiyle, lezzetli ve tutarlı yemek tarifleriyle pek beğeni kazanmıştı. Birdenbire bu işe meraklı bayanların ilgisini çekmişti.

MADAM ROSA EFSANESİ

 Yakın tarihte İngiltere’de Madam Rosa Lewis (1867 – 1952) efsanesinin şöhreti Amerika ve Fransa’yı bile aştı ama aşçıların bayan olması yönünde pek mesafe alınamadı. “Yaşamak için yemek” sloganını “Yemek için yaşamak” olarak değiştiren Madam Rosa mesleği sayesinde çok büyük servet sahibi oldu. Ama bu ün bayan aşçıları özendirmeye yetmedi.

 EN GÜZEL YEMEKLER ANNELERİN

Annelerin en güzel yemekleri yaptığı bilinir ama nedense aşçılık mesleği denince akla hep erkekler gelir.

Osmanlı döneminde de bayanların iki önemli görevinden biriydi aşçılık. Erkeklerin adı neredeyse hiç geçmezdi.

Geçtiğimiz hafta Atılım Üniversitesi’nin düzenlediği Liselerarası Aşçılık Yarışmasında jüri olarak görevliydim. Çok heyecanlı 55 genç, gruplar halinde yarıştı.

Yarışmacılara bir saat süre ve bir sepet yiyecek malzemesi verildi: Sebze, et, baharat, yağ ve bakliyat. Yaratıcılık, lezzet, süre, sunum gibi değerlendirmeler sonucunda amatör yarışmacıların hepsi gelecekle ilgili umut veriyorlardı. Fakat bu yarışmada en çok ilgimi çeken konu 55 kişiden 49’unun genç kızlardan oluşmasıydı. Gözlerimiz o kadar çok alışmıştı ki erkek aşçıların egemenliğine, cıvıl cıvıl kızların renkli görüntüleri çok şaşırtıcı ama bir o kadar da sevindiriciydi. 5 yıldızlı otellerde bile erkek egemenliğini kıran kadın şef ve aşçıların son zamanlarda daha yoğun görülmesi, zor ama bir o kadar da zevkli olan bu meslekte artık erkeklerin pabucunu dama mı atacak diye soru işaretleri oluşturmaya başladı.

Madam Rosa’nın yarattığı ilgi bu yüzyılda hayata mı geçecek? Birazcık öyle gibi görünüyor. Bayanların el attığı her işin titizliklerinin sonucu başarılı olma ihtimalleri yüksek. Bunu anneannelerimizde, annelerimizde hep gördük. Umarım bu güzel gelişme artarak devam eder, mutfaklarımız bayan aşçılarla çok daha renkli olur.

Yorum Yazın