0Yorum

Üretimden Yılmayanlar

 

 

         Üç yıl önce Nato’nun en büyük karargahlarından birisi olan Belçika’daki Shape’te bir albay arkadaşımın konuğuyduk. Akşam üzeri birkaç adet puro almak için Nato subaylarına gümrüksüz satış yapılan bir nevi askeri kantin sayılan yere gittim. Puroları ve bir adet konyağı sepetime koyup kasaya doğru ilerleyince önümde sıra bekleyen Amerikalı albayın sepetinde on iki adet Kavaklıdere Yakut şarabını görünce gözlerime inanamadım. Çok duygulandım. O anda hemen Murat Başman’a mesaj gönderdim. Anwers şehrinde büyük bir depoları olduğunu ve Avrupa’da bir hayli satış yaptıklarını söylemişti.

         1995 yılından itibaren Malta’da aşçı milli takımının gittiği yarışmalardan dönerken Malta’nın La Valetta şehrinde ve hava alanındaki free shoplarda da Avrupalıların çok sevdiği Kavaklıdere Çankaya ve Yakut şaraplarının su gibi satıldığını anımsıyorum.

         Tütav’ın iki yıl önce Endonezya’nın başkenti Jakarta’da Glan Meria otelde Türk aşçılarının üstün performans gösterdiği tanıtım haftasında Kavaklıdere şaraplarını tadan Endonezya’daki tanınmış basın mensuplarının daha sonra en yüksek tirajlı gazetelerden birisi olan Jakarta Post’ta Kavaklıdere Şarapları ile ilgili tam sayfa haber yapmaları ve dünyanın en iyi şaraplarının  Türkiye’de üretildiğini yazmaları mutluluk vericiydi.  Türkiye’de yüksek tirajlı bir gazete de bu haberi tam sayfa olarak verdi. Adımızı dünyaya tanıtan Kavaklıdere firması ile ne kadar övünsek azdır.

         Kavaklıdere bölgesi çok eskiden bağlık bir arazi imiş. Ben sadece Harbiye’deki öğrencilik yıllarımdan pazar günleri nefes aldığımız Papazın Bağı’nı çok iyi hatırlayabiliyorum. Hala da varlığını sürdürüyor. 1929 yılında Ahmet  Cenap And’ın kurduğu tesis 1950’  li yıllarda Mehmet Başman tarafından geliştirilmiş, şu anda da iki  kardeş Murat ve Ali Başman’ın üstün perfonmanslarıyla dünya çapında hak ettikleri üne kavuşmuştur.        

AKIL ALMAZ YATIRIM

         Kazandığı her kuruşu toprağa veren, sürekli yeni satın aldığı kıraç toprakları bağa çeviren insanların varlığı ile gelecekteki kara bulutlar beyaza çevriliyor. Geçen yıl bir Kapadokya gezisi sonunda Anadolu’nun bu kıraç yerinde insanın eliyle istenirse ne mucizeler yapabileceğine tanık oldum. Yürekli yatırımlar bölgeye sağlanan büyük bir istihdam imkanıdır, gerçekten ülkemizin özlediği güzel şeylerdir.

         Ali Başman haftada bir gün Kapadokya’ya, diğer gün de kara yoluyla Akhisar bağlarına gidip çalışıyor. Akhisar’dan dünya markası olacak bir sürpriz ürün yaratmak peşinde. Murat Bey ise tamamen satış ve pazarlamada. Üretim işini kardeşine bırakmış. Ailenin tüm efradı işin başında olunca elbette başarı kaçınılmaz oluyor. Türkiye’de uzun süre yaşayan müessese yok diyenlere  yetmişdokuz yıllık Kavaklıdere firması üç yüzyıl daha ismini yaşatacağa benziyor. Aşkı aşk yapan yogun duygulardır, güzel bir şarabı  şarap yapan ise emektir, yıllar süren çabalardır, üretim aşkıdır.   

        Başman ailesi neredeyse bir asıra yakın süredir işlerini geliştirmek için fırsat aramaktadır. Onlar için çalışmak, üretmek fırtınalı denizde dalgalarla boğuşmak, güvenden de önemlidir. Limandaki bütün tekneler güvendedir ama bir süre sonra altı çürümeye başlar.

İyi pazarlar.

Yorum Yazın