0Yorum

Bereketli Akhisar

Henüz Nazım’ın şiirinde bahsettiği yaşlara gelmem için daha çok yılım var ama Keskin Keskinoğlu her yıl Akhisar’daki zeytin hasadı şenliğinde zeytin fidelerimizi hazırlıyor ve ağaçlarım çoğalıyor. Bu yılki ağacımı zeytinyağı sever bir arkadaşım adına diktim.  

Dağ, taş her yer zeytin ağacı ile dolu Akhisar’da. Yıllar önce başka zeytinyağı üreticisi ülkelerden bahsederken bu tür anlatımlar yapılırdı. İşte size Akhisar mucizesi ve bu mucizeyi yaratanlardan birisi Keskinoğlu ailesi şüphesiz. Tek bir amaçları var, ülkemizde kaliteli zeytinyağı üretip yurt dışında iyi bir tanıtım yapmak. Singapur’da en çok ziyaret ettiğim Mustafa Center’da bu kaliteli yağların nasıl ilgi gördüğüne tanık olunca çok mutlu olmuştum.

Yumurta, piliç eti, işlenmiş ürünler ve Ravika markasıyla zeytinyağı olarak 75 ülkeye ihracat yapan Keskinoğlu sadece Türkiye’nin değil, dünyanın tanıdığı bir marka haline geldi.

RAVİKA’NIN YOLCULUĞU

Keskin Bey’in büyükbabası hakkında yazar Bahar Erkunt, “İsmail Keskinoğlu’nun 101 Yıllık Macerası” isimli kitap yazmış. Zeytinyağına adının nereden verildiğini kitaptan öğreniyoruz. Ravika, otlakları, deresi ve ormanlarıyla tipik bir Balkan köyü. Keskinoğlu ailesinin kökleri de bu köyde. Köyün temel uğraşı hayvancılık ve tütün. Yorgo ile Osman, Yunanistan’ın 1829’da Osmanlı’dan bağımsızlığını ilan etmesine rağmen bir elmanın iki yarısı gibi yaşayıp gider. Hayat herkes için aynıdır. Mevsimlik hasatın satılması veya önemli ihtiyaçların karşılanması için köyün bağlı olduğu Drama’ya gidilir. Keskinoğlu ailesinin bilinen ilk nüvesi Keskin Ağa ve Kalfa Ana’nın yaşam düzeni böyledir. İşte bu köyden göç edilir Türkiye’ye. Yıllar sonra Keskinoğlu ailesi Ravika’nın aynısını Akhisar’a konuşlandırır.

 

NOSTALJİ YAŞADIK

Kasım ayında Akhisar’a öğleden önce vardığımda hummalı bir çalışma vardı. Tam bir hasat şenliği hazırlığı... Dünyanın her yerinden bayileri gelmişti Keskinoğlu’nun. Çok kalabalık bir gruba geleneksel yemekler ve saatlerce ağır ateşte pişen kuzu ikram edildi. Köyün berberine traş olmak için oturdum, eski traş makineleri, usturalar... Bir ata nal çakıldı. Akşam köy meydanında ateş yakılıp oyunlar oynandı.

1875 yılının soğuk sıkım makinelerinin olduğu Drama Yağhanesi’nde canlı müzik eşliğinde sohbet sürdürüldü.  Gündüz sepetlerde toplanan zeytinleri sıkım makinesinin dişlerine bırakıp çıkan yağı musluklardan alıp tadına baktık. Müthiş lezzet ve genizdeki yanmanın, damağa yayılan rayihaların muhteşem dansı ve üretmekten doğan sevincin yüzümüze yansıması... Ne güzel bir gündü. Hele Araba Müzesi... Akhisar’a gitmek için en önemli sebeplerden biri! İyi ki varsınız Keskinoğlu... Siz var oldukça güzel ülkemizin güzellikleri daha da artacak.

Yorum Yazın