0Yorum

Milas'tan Dünyaya Yayılan Başarılar

Ölmek üzere olan yaşlı bir baba yatağının başına üç oğlunu çağırarak onlara şu vasiyette bulunur: “Oğullarım, ben ölünce birbirinize düşmemeniz için size sahibi olduğum 17 deveyi paylaştırmak istiyorum. Miras olarak develerin yarısını büyük oğluma, üçte birini ortancaya, dokuzda birini ise küçük oğluma bırakıyorum.” Babalarının ölümünden sonra mirası vasiyeti uyarınca paylaşmak üzere kardeşler bir araya gelirler. Fakat bir türlü işin içinden çıkamazlar. Çünkü 17 sayısı ne ikiye, ne üçe, ne de dokuza bölünebilir.

Bu işin üstesinden ancak köyün tecrübeli, yaşlı bilgesi gelir diye düşünüp ona giderek danışırlar. Bilge kişi: “Benim bir devem var, onu da alıp yeniden hesap yapın” der. Bu cömertliğe şaşıran oğullar, 18 deveyi pay etmeye girişirler. Önce ikiye bölerler, büyük oğul 9 develik payını alır. Sonra üçe bölerler, çıkan 6 deveyi de ortanca oğul alır. Ama bütün develeri paylaştıktan sonra ortada fazladan bir deve kalır yine…

Oğullar bu duruma da bir çözüm getirmesi için yeniden yaşlı bilgeye başvururlar. Bilge kişi güler ve: “İyi öyleyse” der, “Sorununuz çözümlendiğine göre ben de devemi geri alabilirim artık.”

Bilge kişi bu hikayede tıpkı “bilgi” gibi katalizör olarak olaya girer, çözüm sağladıktan sonra olaydan çıkar. Sorunu çözmede insanlara yardımcı olur ama kendinden de bir şey eksilmez.

Azer Gökçay uzun yıllar balıkçılık firmalarına danışmanlık yapmış, cansiperane hizmetler sunmuş, onların çözüm ortağı olarak işlerinin yürümesine destek olmuş çok değerli bir veteriner hekim ve iş insanıdır.

Ankara Neva Palas Oteli’nde uzun yıllar çalıştıktan sonra Urla’ya yerleşen değerli turizmci dostum Yağmur Çakmak vasıtasıyla tanıştığım, işini çok seven ve heyecanı hiç tükenmemiş Azer Bey, “Dünyada başarılması en zor işlerde biz de varız” diyerek kolları sıvayıp üretime soyunmuştur.

İŞ ORTAĞI EŞİ

Azer Gökçay, inanılmaz azimli, kafaya koyduğunu yapan, zorluklardan yılmayan bir üretici. Ama en büyük şansı kendisi gibi veteriner olan eşi Esra Hanım. Azer Bey’in danışmanlık yaptığı dönemde çalıştığı şirketlerden birisinde tanıştığı zarif eşi Esra Gökçay en büyük yardımcısı. Ve bence en büyük sermayesi… Polatlı’lı olan Esra Hanım, Milas’taki çiftliklerini ziyaret ettiğimizde “Ankara kokusu alıyorum” diyerek memleketine olan hasretini gidermeye çalıştı.

MİLAS’IN GÖZBEBEĞİ

Milas’ta dere kenarında üretim yapma kararı alıp profesyonel hayattan özel sektöre, girişimci ruhunun fitilini ateşleyerek geçen Azer Bey’i eşi de takip edince müthiş bir sinerji oluşuvermiş.

Türkiye’nin en büyük yavru balık üreticilerinden olan mütevazı Gökçay çifti 24 saat işlerinin başında. Balık üretim çiftliğinin yanı başında 65 kuzularının ve zeytin ağaçlarının bulunduğu bir arazileri daha var. Burada da yok yok. Yerleşik düzene geçen ilk insanoğlu gibi dışarıdan ithal ederek yaşam sürdürecek hiçbir şeye gereksinimleri yok.

Yengeç üretiminde ise bir ilki gerçekleştiriyorlar, henüz deneme aşamasında ve hazırlık safhasında oldukları için bu konuyu hem Cadde ekinde hem de burada çokça kaleme alacağım. İlk tadımlardan birisini gerçekleştirdiğimiz ziyarette uzak geçmişi imgeleyen belleğim çalışarak 1996 yılından itibaren ziyaret ettiğim Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da yaklaşık 1,5 saat kuyrukta bekleyerek girdiğim Fatty Crabs’teki yengeç lezzetine götürdü. Ama orada ballı hardal sosu vardı, Gökçay’ın çiftliğinde ızgara ve yalın bir lezzet, et oranı müthişti.

İşte böyle insanları keşfedip desteklemek devlet yetkililerimizin de önemli görevi olmalı. Gelecekte müthiş döviz getiren bir tesis olacak burası. Yeter ki moral ve motivasyonları tam olsun Gökçay çiftinin.

SOSYAL SORUMLULUKTA ÖNCÜLER

Esra ve Azer Gökçay çifti çocuklarına doğuştan itibaren doğa sevgisini, hayvanlarla birlikte yaşamanın erişilmez mutluluğunu aşılamışlar. Bir gece yarısı yan çiftlikte minik yavruları olan bir can dosta araba çarpıp öldürünce sabaha kadar yavruları arayıp bulan, onlara günlerce biberonla süt vererek hayata döndüren Gökçay çifti, oğlum Koray’a ve bana duygusal anlar yaşattı.

Üretimin başında eşi Esra Hanım ve satış, dağıtım, pazarlama, muhasebe konularında Azer Bey öyle güzel bir aile işletmesi kurmuşlar ki Allah nazarlardan saklasın. Azerbaycan’dan göç eden Azer Bey, Türkiye ve Anadolu aşığı. Türkiye’nin en önemli turizm merkezinde yaşıyor ama denizi uzaktan görüyorlar. Çünkü kaliteli üretim ile ülkemize döviz kazandıracak ve protein açığını giderecek ulvi bir hizmet veriyorlar.  

Köylülerin sorunlarıyla ilgileniyorlar, bir zeytinliğe yol mu yapılacak, canla başla çalışıyorlar. Sosyal sorumluluk projelerinde dokunmadıkları alan yok. Ama onlar sessiz, sedasız hiçbir karşılık beklemeden, yaptıkları iyiliklerin reklamına girmeden her alanda destek oluyorlar.

Daha yazacak çok şey var Gökçay çifti ile ilgili, bu başlangıç olsun. İyi ki varsınız. Varlığınız umut saçıyor. Yolunuz açık ve aydınlık olsun. İyi pazarlar.

Yorum Yazın