Hamburg’ta Güzel Şeyler

Kral Anoschirwan tebasıyla birlikte topraklarında dolaşırken, dağlarda, derme çatma küçük bir çoban kulübesinin bile olmadığı ıssız bir alana gelmiş. Kralın aşçısı feryat etmiş. “Soylu sultanım, ben damağınızı tatlandırmak için buradayım. Fakat erzak depomuzda bir tuz zerresi bile yok. Ve tuzsuz yemeğin tadı çok kötü olur. Sultanım ben ne yapacağım?” Anoschirwan cevap vermiş: “En yakın kasabaya dön. Orada tuz satan bir tüccar bulacaksın. Fakat doğru fiyatı ödemeye dikkat et ve normalinden bir kuruş bile fazla verme.” Aşçı, krala cevap vermiş: “Soylu sultanım bu dünyadaki herkesten daha fazla paraya sahipsiniz. Tuza biraz fazla ödeseniz ne olur? O biraz fazlalık sizin için nedir ki?” Kral bu sözler üzerine ciddi bir şekilde bakmış ve cevap vermiş: “Dünyadaki haksızlığa asıl yol açan bu küçük şeylerdir. Küçük şeyler sonuçta bir gölü dolduran su damlaları gibidir. Dünyada büyük haksızlıklar bu küçük şeyler gibi başlar. Bu nedenle git ve tuzu normal fiyatından al.” 2012’nin son haftalarında, TRT Türk’te yayınlanacak ve 183 ülkede izlenme şansına sahip olacak yeni programımızın çekimlerine Berlin ve Hamburg’ta devam ettik. Geçen yıl TRT HD’de yayınlanan “Balık Ankara’da Yenir” programının yapımcısı, TRT’nin yetenekli ve deneyimli ismi Sibel Urgancıoğlu yeni programın da yapımcısı. Türkiye’nin sayılı fotoğraf sanatçılarından Ahmet Sabuncu da yönetmenliğini yapıyor. İnanılmaz heyecan içindeyiz. Dünyanın birçok ülkesinde mutfağımızı en iyi şekilde temsil eden şefleri dünyaya tanıtıyoruz. Dünyanın Türk Şefleri programını ilk kez geçen hafta cumartesi günü Milliyet Cadde ekinde duyurdum. Dünyanın ilk Michelin yıldızlı Türk şefi olan Ali Güngörmüş’ün Hamburg’ta Elbe Nehri kenarındaki Le Canard Nouveau (Ördek) isimli restoranını anlattım. Her bölüm için bir restoran ve onun şefi ile röportaj yapıyoruz ama küçük şeyleri de ihmal etmiyoruz. Yağmur kar demeden Türk mahallelerini dolaştık, son yıllardaki Türk mutfağını temsil eden mekanların gelişiminden mutlu olduk. Zor çalışma şartlarında Sibel Hanım, Ahmet Bey’in kamerası ıslanmasın diye şemsiye tutmayı da ihmal etmedi. İşte Hamburg’un en ünlü caddelerinden biri olan Eppendorfer’den geçerken gözümüz Cafe Leckerei’ye takıldı. Daha önceleri de duymuştuk. Bu caddede dört hafta önce trafik kazası olmuş, bir araba yayalara çarpmış ve sekiz kişiyi yaralamış. Ancak öyle bir tablo çıkmış ki ortaya, bu sekiz kişinin altısı Almanya’nın en şöhretli insanlarıymış. İşte böyle ünlülerin ve ünlü mekanların bulunduğu Hamburg’un Eppendorfer Caddesi’nde bir Türk kızı Cafe Leckerei isimli bir kafe açmış. O minicik kafenin lezzetleri büyük. Buram buram Anadolu kokuyor. Reçetelere yorum getirmiş. Çorum’un bulgurundan kısır yapıyor. Sebzeli kişler yapıyor. Her biri birbirinden lezzetli. Zaten Cafe Leckerei “güzel şeyler” anlamına geliyor. Bu ismi de Almanlar koymuş.

HEYECAN SATIYOR

Ziyaretimiz sırasında o kadar heyecanlıydı ki! Sadece bize karşı da değil, tüm müşterilere karşı heyecanını, işine olan aşkını yansıtıyor Fatma Hanım. Aslında heyecan satıyor. Güler yüzü sunduğu yiyeceklerden de önde geliyor ama yaptığı her şey çok lezzetli. Bütün gezi listelerinde, hesaplı yemek yenecek yerler arasında hep birinci sırada gösteriliyor. Dört yıllık bir kafe olmasına karşın ismini çabuk duyurmuş. Elbette tesadüfi değil hiçbir şey. Bütün ülkelerin en lezzetli yemeklerini yakından takip ediyor, kendisini iyi geliştirmiş. Beyaz buğdaydan geleneksel Türk ekmeğini sunuyor. Çavdar ekmeğinin, tahıllardan yapılan envai çeşit fırın mamullerinin yanında geleneksel Türk hamur işlerini sevdirmiş Almanlara. Fethetmiş onların gönüllerini. Her reçeteyi deniyor sonunda en lezzetli karışımını buluyor Fatma Temel. Çok güzel bir çorbası var. Biz çok sevdik. Sizlerle de paylaşmak için tarifi bu hafta sizlere sunuyoruz. Çorum bulgurundan yaptığı nefis kısırı tadarken biz de ona Trilye’nin patentli leblebi tatlısının tarifini verdik. Dört yıldır işlettiği mekanında çalışmaya, öğrenmeye o kadar meraklı bu Türk genci gelecek yıllar için çok umut vaat ediyor. Öğrenmek o kadar önemli ki yaşı ve sınırı yok! Önceden öğrenenler, indirimli fiyattan öğrenirler. Otoriteden öğrenenler, özgürlük bedeliyle öğrenirler. Deneyerek öğrenenler, etiket fiyatından öğrenirler. Yaşamdan öğrenenler, gecikme zammıyla öğrenirler. Yaşamdan da öğrenemeyenler, boşa gitmiş yaşamlarıyla öğrenirler.

Yorum Yazın