0Yorum

Mutfak Sohbetlerinde Mutfağın Cadısı...

Mutfak sohbetlerinde bu ay mutfaktakicadi.com'un kurucusu Gabirela Olaru konuğumuz oldu. İşte Gabrielle'nın Sohbet sonrası yazısı...

ÇÖLDE VAHA

Ankara durağımın son mutfağı da, ünü sadece Ankara’da değil, tüm ülkede hatta Dünya’da yayılmış olan Trilye Balık Lokantası’nın mutfağıydı. Pazar günü, saat iki gibi sevgili Başak ve Koray beni Limak’tan alarak Trilye’ye doğru yola koyulduk. Sürreya Bey, eşi ve Halkla İlişkiler Müdüresi Ayşegül bizleri karşıladılar. Terasta tüm bahçeye hakim olan bir masanın etrafına heyecanlı heyecanlı kurulduk.

Trilye‘de bahçe kısımı oldukça geniş, cam perdeyle kapanabilen alanlara sahip, teras kısmı ve kapalı alanı da oldukça geniş olan bir mekandır. Çok fazla yeşilliği olmayan Ankara’nın ortasında, yeşilliklerle çevrili, şirin mi şirin bir balıkçı lokantsıdır Trilye.

Oturur oturmaz, büyük bir iştahla, Sürreya Bey’in hikayesini dinlemeye koyuldum. Anladım ki, hikayeler sofrada güzel anlatılıyor. Hikayesindeki lezzeti alabilmeniz için, gidip ondan dinlemeniz gerekecektir. Tabi ki de ben elimden geldiğince sizlere hikayesini aktarmaya çalışacağım.

Asker emeklisi olan Sürreya Bey’in mutfak hikayesi de, askerlik dönemlerinde başlıyor. Aslen Çanakkale’li olan mekan sahibimiz, çocukluk yıllarını deniz ve balıklarla iç içe geçirmiştir. Annesinin ailesi balıkçı olduğundan, çocukluğu balık tutarak, deniz hakkında bilgi sahibi olarak geçmiştir. Tuzlu balık yapımını ilkokul çağlarında öğrenmiş olması da, aslında şaşırılmaması gereken bir detaydır. Sürreye Bey balık tutmak konusunda o kadar ustalaşmıştı ki, yakaladığı balıkları açıkartırma ile satarak harçlığını çıkarır olmuş.

Bunları anlatırken de bizlere çok güzel bir tekerleme söyledi:

Tutan ummasın

Yiyen doymasın

Beni alıp da satan

Pulum kadar para kazansın”

Dönelim askerlik günlerine… Yemek becerisi keşfedilen Sürreya Bey orduevinin müdürü olarak çalışmalarına başlamıştır. Kendisi o dönemlerde Siirteydi ve gastronomi temellerini o yıllarda atmıştır. Hatta “Siirt Burger” olarak bilinen bir hamburgeri yaparak bu şehre kazandırmıştır.

Orduevi lokantası için Singapurdan özel karidesler getirterek, balık kültürünü aşılamaya başlayan Sürreya Bey’in ünü, kısa sürede duyularak görevi bitiminde Genel Kurmaylıkta Sosyal Hizmetler Başkanı olarak atanmıştır. Burada günde üç bin kişiye yemek çıkaran bir birimde görevlerini başarıyla sürdürmüştür.

Askerlik yılları gastronomi alanında başarılarla geçerken, Malezya Savunma Bakanının da gönlünü çalarak kendisini Malezyada buluveriyor. Kendisinden istenilen şey,Türk Mutfağı yemekleri sunan bir mekanı hizmete sokmasıdır. Bu konuda da başarılı olduğunu belirtmeme gerek yok sanırım.

Hikayesi’nin bundan sonraki kısımı ise, Trilye ve Ankara üzerine kurulu. Her şey emekli olmasıyla başlamıştır.

“Neden Ankara?” sorusunu usta gazetesi edasıyla soran Cadınız, belki de hayatı boyunca ders olarak aklında tutacağı bir cevabı aldı:

Bazı istekleri kader belirliyor, siz sadece oyuncusu oluyorsunuz.”

1999 yılında emekli olarak İstanbul yollarına düşüyor Sürreya Bey. Amacı, elinde olan parasıyla bir yatırım yapmaktır. Sirkeci Borsa o zamanlarda gündemde olan bir mekandır ancak kader ağlarını örerek yatırımlarını Sirkeci Borsa’ya değil, Ankara’da olan Trilye’ye yatırım yapmasını sağlıyor.

Önceleri ortak olarak mekanı işleten Sürreya Bey, daha sonra mekanı tamamen satın alarak hayallerini inşaa etmeye başlar. Hayalleri o kadar gerçekçi inşaa edilmişler ki, kısa sürede ünü Pentagon’a kadar ulaşıyor. düşünsenize size anlattığım adam, Pentagon’a özel davetli olarak gidip, mutfak ve menülerini inceleyerek kendi fikirlerini aktarmıştır.

Trilye için özgün menüler, deneysel çalışmalar, sosyal medya faaliyetleri, özel dergisi ve daha nice çalışmaları ailecek yürüten Üzmez ailesi, ilk günkü heyecanlarını bir adım ileriye taşıyarak gelecek ile ilgili planlarını gözlerindeki ışık sönmeden gerçekleştirmek için canla başla çalışıyorlar.

“Trilye’nin Balık Sevdası” isimli tuğla gibi kitabı daha yenilerde çıkartmış olan Sürreya Bey, hevesle ikinci kitabı olan ” Mezeler” üzerinde çalışmaktadır. Bildiklerini, ürettiklerini insanlarla paylaşmak, aktarmak ve devam ettirmek için yazıya dökerek, fotoğraflayarak bizlere ulaştırmaktan zevk alıyor. Bu da yetmezmiş gibi, bir gazete’nin Ankara ekinde eşiyle birlikte lezziz mi lezziz yazıları kaleme alıyorlar. Daha da yetmedi, konusunda uzman olan İkon İletişim’den sevgili Başak Temel ve ekibi ile birlikte sosyal medya üzerinden internet kullanıcılarına Türkçe ve İngilizce bloglarıyla ulaşıyorlar.

 

Kısacası, bu güzel aile, size sadece çölün ortasına vahayı vaad etmiyorlar, aynı zamanda kendi vahanızı yaratmanız için size bir kapı da açıyorlar.

Yaşadığım bu deneyimden sonra diyebilirim ki.

Balık, Trilye’de yenir!

Trilye’de bizzat denediğim lezzetlere gelince:

  • konyaaltı karides
  • avokadolu karides
  • karides tava
  • kalamarlı-karides kabakçiçeği dolması
  • çilek sörbe (Türkiye’de ilk kez uygulanan moleküler gastronomi)
  • ahtapot söğüş
  • deniz börülcesi
  • lakerda
  • trilye lokmaları
  • balık pastırması
  • ateş tatlısı ( leblebi kullanılarak yapılmıştır)

Eğer bu uzun yazıdan sonra hala takatiniz var ise, mutfaklarından kaptığım tarifleri ve fotoğrafları da paylaşıyorum.

KABAK IZGARALI SOMON SARMA

Malzemeler

100 gr somon füme

1 adet orta boy kabak

2 yemek kaşığı labne peyniri

Bir tutam dereotu

Yapılışı

Somon fümeleri sarma yapacağınız büyüklükte parçalara ayırın.

Dereotunu ince ince kıyın ve bir kabın içerisinde labne peyniriyle birlikte iyice karıştırın.

Kabağı soyup kağıt şeklinde kesin.

Önceden ısıttığınız ızgarada kabak şeritlerini çevirin.

Somon fümelerin üzerine ilk önce kabak ızgaraları koyun, ardından labne peyniri sürün ve somonları rulo şeklinde sarın.

Dereotu ve kapari çiçeğiyle süsleyip servis yapın.

Afiyet olsun.

ÇÖP ŞİŞTE KALAMAR IZGARA

Malzemeler

1 adet büyük boy kalamar

1 su bardağı un

1 çay kaşığı karbonat

½ limonun suyu

Yapılış

Kalamarı temizleyip halka halka doğrayın.

Tuz, karbonat ve limon suyu koyduğunuz bir kabın içerisinde 24 saat boyunca dinlendirin.

Kalamarları birkaç dakika soğuk suda beklettiğiniz çöp şişlere geçirin.

Her iki tarafını una bulayıp, sızma zeytinyağında 20 dakika marine edin.

Önceden ısıttığınız ızgarada her iki tarafını 3’er dakika pişirin.

İsteğe göre tarator sosla servis yapın.

Afiyet olsun.

Mutfak Cadısının yazılarına www.mutfaktakicadi.com adresinden erişebilirsiniz

Yorum Yazın