1Yorum

Muhteşem Eserlerin Mimarı

Bir çiftçi hayatında ilk defa New York’a gitmişti. Gökdelenlerin yüksekliği ve insanların çokluğundan şaşkına dönmüştü. Kalabalık bir bulvarda yürürken, kulağına aşina bir cırcır böceği sesi geldiğini zannetti. Durdu ve dikkatle dinledi. “Evet, bu bir cırcır böceğiydi.” Ses büyük bir mağazanın önündeki çalıların arasından geliyor gibiydi. Bunun üzerine bu büyük çalı kümesine yönelip bakınmaya başladı. Bir mağaza görevlisi dışarı çıkıp “Yardımcı olabilir miyim?” diye sordu. “Hayır, teşekkür ederim” dedi genç adam. “Sadece şurada bir cırcır böceğinin sesini duyduğumu sandım.” “Hayır,” dedi görevli, “New York’ta bulunmaz.” Genç çiftçi cırcır böceğini buluncaya kadar cırlak sesi takip etti, onu buldu ve “Tamam işte burada” dedi. Genç adam bu çalının önünden her saat binlerce insan geçmesine karşılık cırcır böceğini duyanın bir tek kendisi olmasına şaşırmıştı. Bunun üzerine küçük bir deneme yapmaya karar verdi: Elini cebine atıp bir çeyrek çıkardı ve havaya attı. Paranın kaldırıma vurduğu anda, düşen bozukluğu aramak için yürümekte olan 24 yaya durdu. Psikologlar genç adamın şahit olduğu olay için “Buna algıda seçicilik denir ve belli şeyleri görmek ve belli sesleri duymak için kendimizi eğitiriz” diye betimlerler. Pet Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Pınar Köksal, çok farklı özellikleri olan çok değerli bir iş kadını, farklı algıları olan çok değerli bir sanatçıdır.

HAYATI ALGILAR

Pınar Hanım ince zevkleri olan, gökyüzüne bakıp kuşları; kırlara gidip çiçekleri; çocuklara bakıp saflıklarını, güzelliklerini algılayan, ruhunun derinliklerine inen özel bir insandır. Ağaçlara bakıp dallarını, yapraklarını; hayvanlara bakıp doğallıklarını; insanlara bakıp güzelliklerini, mutlaka güzel tarafları vardır diye algılayan; sahip olduğu imkânlara rağmen asla para sesini duymayan ama kulağı her zaman güzel seslere; do, mi, fa gibi notalara duyarlı olan gerçekten müstesna bir değerdir.

KÖKLÜ BİR AİLE

Türkiye’ye çok değerli hizmetlerde bulunan değerli iş adamı Pet Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güntekin Köksal Bey’in eşi olan Pınar Hanım, geçenlerde kızlarının özel sürpriz yaptığı partide 40’ıncı evlilik yıldönümünü kutladılar. Ama bana sorarsanız hala evlenmemiş, flört devresinde gibiler! Adanalı olan Pınar Hanım’ın babası Danıştay eski Başkanvekili İbrahim Çopuroğlu. 2006 yılında kaybetti. “Bütün ölümler erkendir” demişti babasını kaybedince. Dayısı Zahit Akdağ. Yakın tarihle ilgilenenler çok iyi tanır. Adana Belediye Başkanı ve 10’uncu dönem milletvekili. Annesinin babası Mustafa Akdağ’nın Adana Atatürk Müzesinde resmi var. Babasının dedesi ise Anıtkabir’de resmi olan Abdullah Faik Efendi (Abdullah Çopuroğlu). Şimdi gel de bazı özelliklerin genlerden geldiğine inanma! Babasının memuriyeti yüzünden çocukluğu Anadolu’yu dolaşarak geçti Pınar Hanım’ın. Daha sonra Eczacılık eğitimine başladı ve Özel İstanbul Eczacılık Yüksek Okulu’ndan mezun oldu. 13 yıl eczacı olarak çalıştı ve 4 yıl Eczacı Odası Genel Sekreteri olarak görev yaptı.

SINIR TANIMAYAN BAŞARI

Özel bir kanunla ilk olarak 2001 yılında Ankara’da kurulan, Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulu’na seçilen ilk kadın üye olan Pınar Hanım 2001-2007 yılları arasında bu görevi yürüttü. Köksal Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı olarak sosyal sorumluluk projelerine verdiği destekler, sanatçılara gösterdiği yakınlık, ressamlardan tiyatroculara kadar karşılıksız yaptığı içten faaliyetler anlatmakla bitmez. O, güzellikleri yansıtmak isteyen herkesin elinden tutar.

UNUTULMAZ BESTELER

Pınar Köksal Türk Sanat Müziğinin gerçek duayenlerinden çok kıymetli bir sanatçıdır. Lavta çalan Pınar Hanım, televizyonlarda yapılan Türk Sanat Müziği yarışmalarının vazgeçilmez jüri üyesidir. Şu ana kadar 120 bestesi olan Pınar Hanım’ın bu bestelerinden 94 tanesi TRT repertuarında yer almaktadır. Türkiye’de ilk defa onun Türk Müziği tarzındaki besteleri çok sesli müziğe uyarlanmıştır. 2003 yılı aralık ayında Şef Bujor Hoinic yönetiminde Devlet Opera ve Balesi Orkestrası ve Sanatçıları tarafından seslendirilmiştir. Ayrıca İstanbul ve İzmir Senfoni Orkestraları, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve Sanatçıları da onun nadide eserlerini seslendirmektedir. Devlet Opera ve Balesi’nin sahneye koyduğu “Opera Kabare” adlı müzikal fantezide eserleri yer almıştır. Jandarma Bandosu tarafından da eserleri icra edilen Pınar Hanım’ın amatör ruhu, gözlerindeki ışıltı, mütevazılığı, bu kadar büyük başarıların temelinde yatan insan sevgisi onu unutulmaz kılıp başarılarını daha da ileriye taşıyacaktır. O, bir köşeye çekilip oturmamış, insanların ruhunu okşayan, onlara can suyu veren sanatın tohumlarının hep yeşil kalması için büyük bir uğraşı göstermektedir. Eserleri radyo ve televizyon kanallarında ve tüm Türkiye’de çeşitli korolar tarafından seslendirilen Pınar Hanım’ın 2000 yılında “İçimdeki Duygular”, 2005 yılında “Duygu Pınarı”, 2010 yılında da “Aşk Senfonisi” isimli albümleri müzik marketlerde yerini almıştır. İnsanın ruhunu okşayan, kulakları mutlu eden bu güzel eserlerin kıymeti ilerleyen yıllarda klasikleşme yolunda gidecektir. 2005 yılında Dolmabahçe Sarayı 150. Kuruluş Yıldönümü nedeniyle “Duygu Pınarı” konseri Dolmabahçe Sarayı’nda gerçekleşmiştir. “Aşk Senfonisi” konseri ise 2010 yılında Erbil’de gerçekleşmiştir. 2011’de Antalya’da “Türk Müziği Günleri” programında ve 2012’de de Gaziantep Üniversitesi’nde icra edildi. 2014 yılında Eskişehir Senfoni Orkestrası tarafından Şef Ender Sakpınar yönetiminde “Pınar Köksal Besteleri” seslendirilmiştir. Solistler, tenor Hakan Aysev, soprano Feryal Türkoğlu ve kanunda Göksel Baktagir eşlik etmiştir. 2015’te Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası “Adana’nın Kurtuluş Yıldönümü Konseri” programında “Pınar Köksal Besteleri”ni seslendirmişlerdir. Bestekâr Turhan Taşan’ın Kadın Besteciler (2000) ve Türk Müziği’nde Eczacı Sanatçılar (2001) ve Türk Müziği’nde Doktor ve Eczacı Sanatçılar (2011) adlı kitaplarında yer almıştır. Kanuni Bestekâr Halil Altınköprü, “Cumhuriyet Döneminde Türk Müziği’nde Çağdaşlaşma Çalışmaları” adlı yüksek lisans tezinde (2004) besteci Pınar Köksal çalışmalarını örnek göstermiştir. TRT Repertuarındaki eser sayısına göre 1600’lü yıllardan günümüze kadar gelmiş olan 250 kadın besteci arasında ilk üçe girmektedir. Yaşantısının her bölümünde resim, sinema, tiyatro, dans gibi tüm sanat kollarına ve psikolojiye ilgi duymaktadır. Ne zaman tiyatroya gitsem ön sırada kendisini görmek, hangi sergiye katılsam onunla karşılaşmak kendisiyle ilgili makale yazmamı o kadar kolaylaştırıyor ki, su gibi akıyor satırlar. Çok güzel fotoğraf çekme yeteneği de olan Pınar Hanım “Doğanın Coşkusu I” isimli kişisel fotoğraf sergisini 2004 yılında, “Doğanın Coşkusu II” isimli fotoğraf sergisini de 2010 yılında Ankara’da açtı. Devre arkadaşım Ferdi Çaylı’nın 2002 yılı şubat ayında Trilye’de verdiği bir yemek vesilesiyle tanıdığım Köksal ailesiyle hem fert hem de ülke olarak ne kadar övünsek azdır. Ayşe Köksal Çetin ve Zeynep Köksal Yaykıran, Pınar ve Güntekin Köksal çiftinin yetiştirdiği çok başarılı kızlarıdır. Kaya Ege, Melissa, Rauf ve Sinan’ın anneannesi olan Pınar Hanım’ın başarılarına ne bir ömür ne de anlatmaya bu sayfalar yeter. O sevecen, sade ve yalın hayatı seven insanın ne eserler yarattığına ancak yakinen tanıyınca anlıyorsunuz. Bazen cevizi kırmadan içini de kabuk zannedebiliyor insan. İyi ki varsınız. Var olmaya devam etmeniz, hepimize güzellikler kazandıracaktır. Açılmamış kanatların büyüklüğü bilinmez.

Yorum Yazın