0Yorum

Beypazarı’ndan Yükselen Yıldız

Pers İmparatoru’nun başveziri Buzur Mehir tarafından 1400 yıl önce tasarlanan tavla oyunu, dünyanın en popüler oyunlarından biridir. Zaman kavramından alınan ilhamla tasarlanan oyunun, zamana böylesine direnmesi son derece etkileyicidir. Senenin birliği olarak tavla bir tanedir. Dört köşesi dört mevsimi, tavlanın içindeki karşılıklı altışar hane on iki ayı, pulların toplamı ayın otuz gününü, siyah – beyaz pullar gece ve gündüzü, karşılıklı on ikişer hane günün yirmi dört saatini simgeler. Eski zamanlarda Hint İmparatoru, satranç oyununu Pers İmparatoru’na yanında bir mektup ile hediye olarak göndermiştir. Mektubunda oyunla ilgili hiçbir açıklama yapmazken şöyle bir mesaj yazmıştır. Pers İmparatoru’na: “Kim daha çok düşünüyor, Kim daha iyi biliyor, Kim daha ileriyi görüyorsa, O kazanır. İşte hayat budur…” Pers İmparatoru dönemin en âlim veziri olan Buzur Mehir ile bu mesajı paylaşarak, ondan oyunu çözmesi ve kendisinin de karşılık olarak Hint İmparatoru’na hediye edilmek üzere başka bir oyun icat etmesini ister. Vezir haftalarca çalıştıktan sonra gönderilen satrancın her taş hareketini ve oyunu çözer, daha sonra da on günde tavlayı icat eder ve imparatora sunar. Hint İmparatoru’na tavla oyunuyla birlikte gönderilmek üzere şöyle bir mesaj hazırlanır. “Evet, kim daha çok düşünüyor, Kim daha iyi biliyor, Kim daha ileriyi görüyorsa O kazanır. Ama biraz da şanstır! İşte hayat budur…” Niyazi Ercan, çok iyi düşünen, çok donanımlı, deneyimlerini hayata geçiren, çok çalışkan bir işadamıdır. Avrupa’da uzun yıllardan beri pek çok su çeşidi ve içki servisi masaya oturan restoran müşterilerine sunulur. İlk deneyimde “Gazlı mı gazsız mı?” sorusuyla karşılaştığımda ne güzel bir zenginlik demiştim. Allanıp pullanıp süslü bir şekilde servise sunulan gazlı ve gazsız içeceklere Türkiye yeni yeni alışıyor. İşte bu güzel alışkanlığımızda en büyük rolü olanlardan birisi Beypazarı maden suyu firmasının sahibi Niyazi Ercan’dır.

DOĞA İLE BAŞBAŞA

Beypazarı maden suyu işletmesi Ankara’nın Beypazarı İlçesi’nde etrafında yerleşim alanı olmayan, şehirden 6 km uzaklıkta, doğa ile baş başa ve Avrupa standartları ölçüsünde konuşlandırılmıştır. Bu nedenle toprağa karışıp maden suyunun mineral değerlerine zarar verecek herhangi bir madde olmadığından üretimini doğadan gelen doğal mineralli su ile sürdürmektedir. 1957 yılından beri hiçbir katkı maddesi içermeyen, kaynaktan çıktığı gibi, doğanın vermiş olduğu saflıkta ve tattaki maden suyunu hijyenik şartlarda şişeleyen, gelişen teknolojiyi yakından takip eden firmanın peşinde pek çok yabancı sermaye koşmakta ve satın alma çabaları sarf etmektedir.

YENİLİKLERİ TAKİP EDİYOR

Firmasını zirveye taşımış çok değerli bir işadamı olan Niyazi Ercan kimseden destek almadan, banka kredisi kullanmadan, öz sermaye ile bugünkü Beypazarı efsanesini yaratmıştır. Dünya markalarının göz diktiği bu güzide tesis Ercan’ın titizliği, çalışkanlığı, işine olan sevgisi ve saygısıyla onun bu başarıyı yakalamasını sağlamıştır. Yenilikçi ruh onun için önemli bir felsefedir. Sektördeki tüm yenilikleri takip eder ve tesisinde uygulamaya konması gerektiğine inandığında uygulamaya geçer.

YARARLARINI ANLATIYOR

Niyazi Ercan davet edildiği her panelde, konferans veya toplantıda maden suyunun süt ile eşdeğer olduğunu vurguluyor. Çocuk gelişimi için çok önemli olduğunu söylüyor. Hücrelerin sağlıklı olabilmeleri ve fonksiyonlarını yerine getirebilmeleri için gereksinim duyduğu mineralli maden suyu tüketmenin çok yararlı bir iş olduğunu söyleyen Ercan, vücudumuzun bu mineralleri kan oluşumu, sağlıklı sinir fonksiyonları ve diğer birçok faaliyet için kullandığını belirtmektedir. Vitaminler gibi mineraller de vücudun enerji üretimi, büyüme ve iyileşme gibi fonksiyonları sağlamasında yardımcı oluyor. Bu kadar yararlı bir ürünün üretilmesinin başında bulunan, güvenilir, vizyonu olan ve sıra dışı çabalar sarf eden Niyazi Bey, maden suyu tüketiminin yaygınlaşması için büyük emek harcadı. İyi ki de öyle yaptı. Çünkü maden suyunun içeriğinde bulunan demirin hastalıklara direnci artırdığı, yorgunluğu azalttığı ve kanın kırmızı hücrelerinin oksijenlenmesini sağladığı tıp otoritelerince de onaylanıyor. Komşu ülke Gürcistan’da ordudaki bir albayın amansız hastalığa yakalanan eşine dağ tepe demeden derman aradığını, sonunda Borjomi mineralli suyunu bulduğunu ve eşinin kurtulduğunu Gürcistan Askeri Ataşelerinden Albay Temur Kereselidze anlatmıştı. Pür dikkat dinlediğim ve daha sonra merak edip getirtip denediğim Borjomi’den sonra maden suyuna ilgim arttı.

ÖDÜLLERE DOYMUYOR

17 ülkeye ihracat gerçekleştiren Beypazarı maden suyu firması Niyazi Bey’in öncülüğünde hep zirvelerde durmasını bilmiştir. 2014 Dünya Kalite Ödülü’ne layık görülen Beypazarı’na maden suyu firmasına bu ödülü Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu ve DMW Uluslararası Diplomatlar Birliği işbirliği ile düzenlenen 3. Dünya Kalite Zirvesi kapsamında her yıl dünyanın çeşitli ülkelerinden inovasyona yönelik başarıları ilke edinen kurum ve kuruluşların davet edildiği zirvede verilmiştir. Niyazi Ercan, sosyal sorumluluk projelerinde de hep öncülük eden, kendini insan sağlığına adamış, tüketicileri sağlıklı içecekler konusunda uyaran bir üreticidir. Hayatı boyunca hep aynı işiyle ilgilenen Niyazi Ercan’ın babası Cemil Bey, Gaziantep’ten Ankara’ya göç etti. “Akan suyumuz varmış, içmeye geldik. Bardağa doldurduk içtik. Kaldık burada,” diyerek büyük zorluklarla şirketi kurdu. TED mezunu Niyazi Bey, firmasının pazar payını yüzde yirmi yediye çıkarmayı başardı. Yıllık 600 milyon şişelik üretimiyle sektörde önemli bir yeri olan Beypazarı maden suyu patronu Ercan, meyve aromalı maden suyunda da önemli bir mesafe kat ettiğini sık sık dile getirmekte. Bebeklerden gençlere kadar herkesin maden suyu içerek günlük kalsiyum ve magnezyum ihtiyaçlarını karşılayabileceklerini anlatıp Avrupa’daki tüketimin kişi başı 200 litreye ulaştığını, Türkiye’de bu rakamın 10-15 litre arasında olduğunu, “Eğer Avrupa’nın yarı seviyesine gelirsek, gönül rahatlığım olacak,” diyen Ercan, işinin tüm inceliklerini zamanın koşullarına uyarak sürdürmektedir. Ankara’nın bağrından çıkan bir marka yarattığı için Niyazi Ercan’la ne kadar övünsek azdır. Başarıyı ölçmek için insanın ulaştığı noktaya değil, başarmak için aştığı engellere, kat ettiği mesafelere ve yürüdüğü yollara bakmak gerekir. Eğer kendinizi geliştirmek için zamanınız varsa, bir yerlere erişmek istiyorsanız her yer yürüyüş mesafesi içindedir.

Yorum Yazın