0Yorum

Yolların Kralının Hikayesi

Ormanlar kralı aslan, ormanda uykuya dalınca üzerine bir fare çıkar. Aslan, uyanır uyanmaz üzerindeki küçük misafire pençesini uzatır ve yakalar.

Fare: “Ne olur beni bağışla! Bu iyiliğini bir gün öderim,” der.

Aslan gülümseyerek: “Küçücük bir fare bana ne iyilik yapabilir?” der ama yine de onu bırakıverir.

Aradan zaman geçer ve aslan bir avcının tuzağına düşer. Bunu gören fare, tuzağın iplerini kemirir, aslan kurtulur.

Sefer Ulusoy, uzun yıllardır tanıdığım, çok değerli bir iş insanıdır. Binlerce insana yaptığı iyiliklerin adını bile anmaz, kendisine yapılan iyilikleri hiçbir zaman küçük görmez, dünyada vefa denilen şeyin sözlükteki tam anlamıdır.

GÜÇLÜ DOSTLUKLAR

Dostları olmalı insanın,

Tıpkı gemilerin limanları gibi,

Fırtınalı havalarda koynunda saklamalı sizi fırtına dininceye kadar,

Ve fırtına bittikten sonra uğurlamalı sizi döneceğiniz günü bekleyene dek…

Sığınacağınız bir dosttur Sefer Ulusoy. “Başın düşerse dara, Sefer Amca’nı ara…” gibi bir şey. Herkesi dinler, elinde imkan varsa yapar, yardımcı olur. Nasihat almak bile ayrıcalıktır Sefer Bey’den. Söylediği her söz engin deneyimlerinin sonucudur. “Dünyada her şeyin bir ölçüsü, tartısı vardır, sevginin tartısı da fedakarlıktır, fedakarlık yapmayanın sevgisine de inanılmaz” der Sefer Ulusoy.

“Hayatın anlamı dostlarla birlikte olmaktır” diyen Ulusoy’un en yakın dostlarından birisi Ankara’nın efsane iş insanlarından Ayhan Sümer’dir. Ayda bir gerçekleşen yemekli toplantılarda iş insanları ve bürokratlar bulunur. Öner Aktürk, Uğur Durukan, Özgün Ökmen, Ankara eski Valisi Kemal Önal, Atacan Aksoy, Yozgat Valisi Kadir Çakır gibi çok değerli isimler bu toplantılara iştirak ederler. Her yemekte herkesle tek tek ilgilenen Sefer Ulusoy gerçek bir Ankara beyefendisidir.

İLKLERİ GETİREN MARKA

Uçak seferlerinin bu denli yaygın olmadığı dönemlerde ‘kara uçağı’ dediğimiz Ulusoy ile seyahat etmek ayrıcalıktı. Tertemiz kıyafetli şoförler, pırıl pırıl hostesler, prensipli ve kurallara uygun sürüş, yepyeni otobüsler, yolculara verdiği değer ile Ulusoy’u başka bir segmente çekti Sefer Bey.

Siyaseti hiçbir zaman sevmedi Sefer Bey ama tüm siyasiler onu çok severdi. Politikayı değil, kendi işini yapmayı tercih etti her zaman. Ne makam ne de para asla dostu olmadı. Sefer Bey’in Türkiye’ye nasıl yararlı olurum, memleketime nasıl istihdam sağlarım düşüncesi her zaman takdir edilir. Sektörde hep yeniliklerin ve ilklerin öncüsü olmuştur Sefer Bey. Vizyonuyla, müthiş çalışkanlığıyla zirveye çıkabilmeyi ve zirvede kalmayı başarmıştır. Başarının zirvesini yakalamasında en büyük yardımcısı merhume eşi Hatice Hanım’dı. Büyük fedakarlıkları olan Hatice Hanım’ın hiçbir zaman içinde bulunduğu durumdan şikayet etmediğini anlatır Sefer Ulusoy.

VEFA İNSANI

Çok büyük zorluklarla, tırnaklarıyla dünyaya mal olmuş Ulusoy markasını yaratan Sefer Ağabey ile aramızda 1990’lı yıllardan itibaren iyi bir elektrik oluşmuştu.

O kadar mütevazı bir insandı ki Genelkurmay Başkanı’nı ziyarete gelirken kapıdaki nöbetçi er ile bile baba oğul samimiyetiyle sohbet ederdi. Kimsenin adamı olmadı, memleketimizin Ulusoy’u oldu. Komutanlar atandığında “Hayırlı olsun”a gelir, dostluk oluşur ve ömür boyu o dostluk sürerdi. Bazı insanların makamları sona erdiğinde telefonları çalmaz, dost diye bildikleri tek tek gider yanlarından. İşte Sefer Ulusoy’un farkı budur. Dostluk kurduğu hiçbir makamdan özel isteği olmaz. İş takibi yapmaz. Tavassutu sevmez. O yüzden de tüm komuta kademesi inanılmaz saygı duymuştur kendisine. Sadece sohbete, hatır sormaya gelirdi. Bazen de benim ilgi alanıma girdiği olurdu! Sezon başında ben henüz karargaha balık alımına başlamadan ilk balıkları o getirirdi. Lüferler, palamutlar… Tabi pişirmek de bana düşerdi.

Ülkemizin bu değerli insanıyla yıllar sonra yolumuzun kesişmesi beni çok mutlu etti. Hayatını çalışmaya adamış insanı dostları merak ettiklerinde “Sefer seferde” derlerdi hep. Çalışma azmini babasından almış. Babası boş vakitlerini de çalışarak geçirirmiş.

Sosyal sorumluluk projelerinde sayısız hizmetleri olan Sefer Bey, sıkıntılı günlerden bugünlere geldiği için aşağıdaki dizelere uyan bir tutum içinde davranışlarını sergilemektedir.

Yine mor dağları dumanlar sardı,

Dumanı dağlarda kalanlar bilir.

Ağaçlar derdinden yaprağını döktü,

Bu derdi ağacı olanlar bilir.

Geçmişten ders alarak, günü yaşayarak, geleceği de düşünerek hareket eden Sefer Ulusoy, pek çok öğrenci okutan, paylaşmayı çok seven istisna bir kişiliktir.

BİZİMKİSİ UZUN BİR YOL HİKAYESİ

Başkentin sevilen güzel insanı Sefer Ulusoy hayatını güzel yaşamayı, vaktini ailesiyle, dostlarıyla geçirmeyi tercih eder. En büyük serveti dostlarıdır. Karıncayı bile incitmekten çekinen Sefer Bey, “Bizimkisi Uzun Bir Yol Hikayesi” isimli bir kitap yazdı. Yol demek Sefer Bey için çok önemli bir sözcüktür. Dağları birleştirir yollarla.

Geçtiğimiz çarşamba akşamı Holiday Inn Otel’de kitabının imza gününde kendisi gibi hayat dolu dostları ile buluştu. Çok kalabalık bir imza günüydü. Ulusoy markasının temellerinin nasıl atıldığını, markalaşma yolunda verilen mücadele azmini, başarının yolunun sadece çok çalışmaktan geçtiğine inanmak olduğunu sade bir dille anlatıyor kitabında. Bir gecede, bir solukta okuyabilirsiniz. Turtayı bulan pastacı şef, yamağına 15 dakikada öğretmiş. Bu tür başarı öyküleri yolu kısaltır. Okuyup öğrenmek gerekir. Hem açılmamış kanatların büyüklüğü bilinmez. Kitapta kanatlarını açmış Sefer Bey, herkese her zaman açıp kol kanat olduğu gibi. Devlet Üstün Hizmet Madalyası sahibi olan Sefer Ulusoy ile ne kadar gurur duysak azdır.

İyi ki varsınız, var olmak sizin için varlıklı olmaktan daha değerli. Bunun en önemli tanığı benim. İyi pazarlar.

 

Yorum Yazın