0Yorum

Yarım Asırlık Lezzetin Yaratıcıları

 

 

         Beş yıl önce restoranın bahçesinde bir ihtiyar delikanlı ile oturuyordum. Konuğum Bursa’nın tanınmış avukatlarından, Baro Başkanlığı yapmış, Bursaspor’un eski Klüp Başkanı Şükrü Akmansoy idi. Yemeğini ve içkisini uzun bir sohbetten sonra bitirdi ve Türk kahvesi istedi. “Yalnız rica etsem yanına da iki pişmiş koyabilir misiniz?” dedi. Güldüğümü farketti. Çünkü iki pişmiş dediği şey çifte kavrulmuş lokum idi. Biz zaten her yemeğin sonunda nazar boncuklu özel kutularımızda çifte kavrulmuş lokumu ikram ediyorduk.

         Ankara başkent olması konumuyla her gün pek çok yabancı konuğu ağırlar. Bütün ülkelerin diplomatları da buradadır. Dolayısıyla yabancı nüfusu bir hayli fazladır. Dünya ile entegre olmuş pek çok iş adamının ofisi de Ankara’dadır ve bunlar sık sık kısa ve uzun süreli dış seyahatlere çıkarlar. Türk geleneğinin en önemli özelliklerinden birisi misafirliğe giderken hediye götürmektir. Ankara’da seyahate giderken ne götüreyim düşüncesine, Kızılay SSK İşhanı altında bulunan Uzungil Şekerleme her zaman çok yardımcı olmuştur.

TATLI SEVGİMİZ SONRADAN

         1330’lu yıllarda Arap gezgini İbn Battuta Türk ve Moğol Beylerinin göçebe bir hayat yaşadığı güney Rusya steplerine yaptığı bir yolculukta halkların şekerli olan her şeyden nefret ettiklerini ve tatlı yemeyi ayıp saydıklarını yazar. Evliya Çelebi 300 yıl sonra tatlı yemenin iyi bir Müslümanın niteliklerinden olduğunu, “Tatlı sevmek imandandır” ve “Mü’min helva gibidir” hadisleri ile sık sık yenilmesi gerektiğini hatırlatır. Osmanlı’da da tatlı yeme alışkanlığı devam eder. Tatlıcıbaşı Hadiye Fahriye de ünlü eserinde Türklere mahsus bazı şekerlerin dünyanın her yerinde şöhretini muhafaza ettiğini söyler.

         1966 yılında baba Fahri Uzun, M. Ali, İsmail ve Nebi kardeşlerle birlikte şekerci Uzungil firmasını kurar. Bugün ürettiği birbirinden güzel ürünler kendi mağazalarında ve Gersan sanayi sitesindeki fabrikada satılmakta, ayrıca Japonya, Amerika ve Almanya’ya ihraç edilmektedir. ABD Chicago şehrinde Abdullah Uzun’un sahibi olduğu İstanbul Market’te de bu ürünler Amerikalılar tarafından kısa sürede üne kavuşturulmuştur.

         Son yıllarda Ali Uzun, babası İsmail Bey ile birlikte genel kabul gören damak zevklerinden yola çıkarak sektörde devrim yaratacak yeniliklere yelken açmışlardır. Biz de merak içerisindeyiz. Yarım asırlık bu lezzetin, helva, lokum ve diğer tatlıların nelerle eşleşeceğini, nasıl yaratıcılıklar olacağını, yoksa yeni trend çikolata ile bir evlilik mi yapılacağını şimdiden dört gözle bekliyoruz. Ar-ge çalışmaları sonucunda lezzetli hafif lokumlarla da karşılaşacağımızı umuyorum.

         Ali Uzun’u çok eski yıllardan tanırım. Çabalar, çalışır, yenilik arayışları içinde yıllardır koşturur. Vizyonunuzu oluşturun ve onu sistematik biçimde izleyin. Başarının garantisi yoktur. Ancak, eğer hiçbir şey yapmazsanız, hiçbir şey başaramayacağınızın garantisi vardır. Hangisinden başlamak istersiniz? İyi pazarlar.          

Yorum Yazın