0Yorum

Dünya Ordularının Modacısı

                   Ordular da kamuflaj giysilerini küresel ısınmanın getirdiği sonuçlara uygun olarak değiştirirler. 1973 yılının ağustos ayında Kuleli Askeri Lisesine girdiğim gün önce berbere gitmiştik. Tarak girmeyen saçlarım sıfır numaraya vurulmuştu. Giydiğim yazlık elbise çuval gibiydi. Daraltmak ve kıyafete tadilat yapmak yasaktı. 15 Ekim’de ise kış kıyafetleri geldi. Beterin beteri varmış! Aba kumaştan kışlık elbise dağıtıldı. Aman Allah’ım; kaşıntıdan duramıyordum. O günlerden zamanımıza çok şeyler değişti. Şimdi askeri öğrencileri, erbaş ve erleri çok güzel kıyafetlerle görünce “eh sıkıntıyı biz çekmişiz” demekten kendimi alamıyorum.  

                   Geçtiğimiz  haftalarda Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt İngiltere’ye resmi bir ziyarete gitti. Buckingham Sarayı’nda kendisine karşılama töreni yapıldı. Saray muhafızlarının botlarına dikkat ettiniz mi? Dünya ayakkabı devi İtalya ordusunun postalları, ayakkabıları hangi ülkenin hangi şehrinden geliyor biliyor musunuz? Bunları öğrenince  Merkez Bankasının İstanbul’a gitme tartışmalarının yapıldığı şu günlerde Ankaralı olarak birazcık göğsünüz kabaracak.  

                   Çok yorucu ama çok zevkli bir günlük yaşantım var. Her gün dört-beş  saat mutfakta ayakta yemek yapıyorum ve diğer zaman diliminde de bir süre ayakta kalıyorum. Ayaklarımdan sıkıntı çekiyorum. Eşim benim için uzun zamandır ayaklarımı rahatlatacak, vücudumun yükünü ayaklarıma vermeyecek bir ayakkabı peşinde. Geçenlerde  Cem Yılmaz Trilye’ye  gelince hemen sorduk. Çünkü kalın tabanlı ayakkabısını görünce; herhalde saatlerce ayakta kalan birisine sıkıntı vermiyordur diye düşündük. Ekiptekilerin hepsi birden “hava alanı yolunda YDS diye bir yer var biz uçağa binmeden önce oraya uğruyoruz ve oradan alıyoruz” deyince hayretler içinde kaldım doğrusu. Bir zamanlar subaylar için Amerikan ordularının kantini, ordu pazarı sayılan mağazalardan 100 $ a rugan ayakkabı getirmek iyi bir lüks sayılırdı. Şimdi öğrendik ki Vedat Yakupoğlu bunların alasını yapıyor, üstelik ihraç ediyormuş. Hem dövizimiz ülkede kalıyor, hem de ülkeye döviz giriyor. 1970’li yıllarda sırtımıza giydiğimizde kaşıntı yapan aba kumaşlardan modern giysilere, ayaklarımızı mantar yapan lastik postallardan herkesin özenle baktığı botlara, günümüz ve yarının koşullarına uyum için sürekli yenilikler üreten, dünya ordularını giydiren, ayakkabı denince dünyada ilk akla gelen İtalya’nın ordusunun bile ayakkabılarını  Ankara’dan ihraç eden, Ankaralı iş adamı Vedat Yakupoğlu ile ne kadar övünsek azdır.   Dün deneyimdir, bugün dünden yarına en iyi şekilde geçebilmektir, yarın ise umuttur. Özel sektörünün ve dinamiklerinin bu kadar güçlü olduğu Türkiye’de yarınlardan umutsuz olmak gereksiz bir paranoyadır.    İyi pazarlar…

Yorum Yazın