0Yorum

Türkiye’ye Enerji Verenler

15 Nisan 1452’de dünyaya gelen Leonardo da Vinci, yarattığı eserlerle Rönesans sanatına yön vermiş, ünü zamanı aşarak günümüze kadar ulaşmış ender sanatçılardan biridir. Bu meşhur sanatçının yaşamdaki zorluklara bakış açısı şöyledir: “Engeller, zorluklar beni yıldıramaz. Her engel beni daha iyiye doğru kaçınılmaz bir değişime iter.” Gözünü bir yıldıza diken kişi, kararını değiştirmez. Siz de kendi kutup yıldızınızı bulun ve gözünüzü ondan ayırmayın. Yarım asrı geçkin süredir gözünü kendi kutup yıldızından ayırmayan Erol Üçer dünyaya aydınlık saçan müstesna Gama şirketini bugünlere getirmiştir. Yarattığı Gama Holding, Cumhuriyet’in sunduğu o eşsiz ortamda kurulmuş, gelişmiş ve kendi ilkeleri doğrultusunda hem ülkemizde hem de dünyanın dört bir yanında taahhütlerini yerine getirmiş olmanın mutluluğunu tüm Türkiye ile birlikte paylaşmaktadır. Gama’yı Türkiye’den daha iyi tanıyan ülkeler var. Özellikle Rusya ve Türki Cumhuriyetleri ülkeleri. Buralarda üstlendiği inşaatlarla adını çok iyi duyurdu Gama. Almanya’nın finansmanını üstlendiği, Doğu Almanya’daki Sovyet askerlerinin buradan çekildikten sonra oturacakları konutların yapımı için ihaleden o da pay aldı. Fakat asıl ününü Rusya’da aldığı bir ihaleyle kazandı. Rusya’daki iç olaylar sırasında yanarak büyük hasar gören Rus Parlamento binası “Beyaz Ev”in onarımını üstlendi.

DENEYİMLERİNİ AKTARIR

Yaşamı boyunca büyük başarılara imza atmış olan Erol Bey ile sohbet çok zevklidir, hiç sıkılmazsınız, deneyimlerinden yararlanırsınız. Zor dönemlerde söylediği sözler size bir kılavuz olabilir. Örneğin; “Moralini yüksek tutan ve doğru plan yapan krizden güçlü çıkar”, “Hesapsız kasap ya bıçak kırar ya masat”, “Hile ile iş gören, mihnet ile can verir”, “Adamak kolay, ödemek güçtür”, “Kılıç kınını kesmez” gibi. Gençlere de sık sık “Geleceğe yönelik hayaller kurun, hayallerinizin gerçekleşmesi için önce inanın, sonra da çok çalışmak gerektiğinin bilincinde olun, kısmet gökten zembille inmez” gibi yol gösterici sözlerle çalışma ivmesi vermektedir.

Konusunda ülkemizin yetiştirdiği duayenlerden olan Üçer’le hafta sonları yürüyüş güzergahımızda sık sık karşılaşmaktayız. Müthiş bir doğa sevgisi olan Erol Bey, “Doğa size üretkenliğe yönelik mükemmel bir bütünün parçası olduğunuzu hatırlatacaktır” demektedir. İTÜ’den mezun olduktan sonra 1957 yılına kadar özel ve kamuda mühendislik yapan Üçer, ilk yıllardan beri insana yatırım yaptığı için yabancı dostlarının sık sık eleştiri oklarına hedef olmuştur. Üçer’e dostları, “İnsana yatırım çok zaman alır, mala yatırım ise kendini kısa zamanda amorti eder” diyorlardı. Ama O, 50 yıl sonra bile haklılığını ortaya çıkardı. Birbirinden değerli ortakları ile dünya devi Gama’yı yarattı.

SOSYAL SORUMLULUK

Zarif eşi Mine Hanım’la birlikte insanlığın yararına olan her türlü faaliyete katkıda bulunan Erol Bey, herkesin takdirini kazanmaktadır. Doğayı çok seven Mine Hanım peyzaja da çok meraklıdır. Gama Holding binasının önündeki canlılık ve Trilye’nin girişindeki sevecenlik tamamen onun eseridir. 28 Mart 2010 tarihinde “Trilye’den Esintiler” bölümünde organik tarıma da el atarak özel olarak yetiştirdikleri domates ve biberler ile Trilye’ye geldiklerini yazmıştım. Sabah Ankara’da çıkan yazılarımı bloguma koyuyor, pazar günleri okuyamayanların sürekli ulaşmasını sağlıyorum. Erol Bey ve Gama ile ilgili yazıyı okuyan Engin Salman isimli bir beyefendi aynen şöyle bir yorum yazmış: “Sayın Erol Ağabeyimiz, Allah senden milyonlarca kez razı olsun. Ben Çorumlu Engin Salman, Şatura’da başka firmada kaynakçı ustası olarak çalışıyordum, Moskova’dan emanet olarak gitmiştim. Orada polis beni çarşıda yakaladı ve beni dövdü daha sonra hangi şirkette çalıştığımı sordu ben de Gama Enerji dedim benden özür dileyip arabadan indirdiler, serbest bıraktılar bu yüzden senden Allah razı olsun, ebediyete kadar ağzınızın tadı bozulmasın. Saygılarımla. Sizin şirkette çalışmak nasip olmadı ama inşallah bir gün olur.” Yorum benim yazmak istediğim her şeyi anlatıyor. Erol Üçer aynı zamanda insandan insana geçen enerji yayıyor. Bizim hiç olmamış şeyleri düşleyen insanlara gereksinimimiz var. O yüzden büyük hayaller kurun çünkü sadece büyük hayaller insanların ruhlarını harekete geçirecek güce sahip olurlar. Büyük fikirler ise denizdeki yüksek dalgalara benzer, alışık olmayanları ürkütür.

Yorum Yazın