0Yorum

Özgün Lezzetlerin Yaratıcısı

Roger Bannister’in hayali, bir mil koşusunda dünyanın en hızlı adamı olmaktı. O dönemde bir milin, dört dakikanın altında koşulamayacağı düşünülüyordu. Hatta çeşitli dergilerde bunun mümkün olmadığı, insan vücudunun buna dayanamayacağı yazılıyordu. Tüm bu önyargılara rağmen Roger Bannister, 1954 yılında bir mili dört dakikanın altında koşarak inanılmazı başardı. İşin asıl ilginç yanı bu rekoru sonraki iki yıl içinde, tam 213 atlet, dört dakikanın altında koşarak kırmıştı. Ne değişmişti? Sadece kafalarda oluşan engelin dışında! Kaan Küce çok uzun yıllar Türk turizmine hizmet etmiş, Turizm Bakanlığı eski müsteşarlarından Savaş Küce’nin oğludur. Bakış açısındaki farklılık onu el attığı her işte başarılı kılmıştır. Türkiye’nin en ünlü otellerinin bazılarında 17 yıl genel müdürlük görevinde bulunduktan sonra kendi işinin patronu olmaya karar veren Küce, Türk insanın vazgeçemediği lezzet olan makarna temalı restoranı 2006 yılında açtı. “Ne yaparsan yap en iyisini yap” felsefesinden hareketle özgün markasını yarattı. Hiç aldırmadı yabancı isimler ve şeflerle cirit atanlara. Ben öncelikle restoran işletmecisiyim diyerek, konuklarına zaman zaman mutfakta ve serviste çalışarak tam bir ev sahipliği yaptı. Sonunda kısa sürede sürdürülebilir başarıyı yakaladı. Her gün taze olarak imal edilen 29 çeşit makarnası ve pizza çeşitleriyle Ankara’nın gözde mekanı olan Makkarna, gençlere tam bir girişimcilik örneği oldu ve bu lezzet durağına çok seçkin konukların uğramasını sağladı. Reşit Galip Caddesi’nin en sonlarında Yunanistan Büyükelçiliğine yakın bir yerde konuşlandırdığı mekanı Makkarna’yı, Ankara’nın vazgeçilmezleri arasına sokan Kaan Küce, çok özverili ve titiz çalışmasını ilk günden beri sürdürmektedir. Son derece sade ve göze hoş gelen dinlendirici bir dekorasyon, şık masalar, kendilerini evlerinde hisseden konuklar, Makkarna’nın ambiyansını yaratan unsurlardır. Uzun yıllar Amerika’da kalmış, Türkiye’de engin otelcilik deneyimlerini yaşamış Küce, bildiklerini ve yeteneklerini aktarmaktan inanılmaz keyif almaktadır.

TELEVİZYONDA PROGRAM SUNUCULUĞU

Beyaz TV’nin ilk kurulduğu günlerde gurme programı yapması için Kaan Bey’e teklifte bulunuldu. Çok yoğun iş temposuna rağmen teklifi kabul eden Küce, faydalı bir iş yaptı. Sektörden her mekanı Türkiye’ye tanıttı. Herkese yardımcı oldu. Bildikleri değerli bilgilerin başkaları tarafından paylaşılmasını sağladı ve programı da zevkle izlenen, ekran başına insanları kilitleyen hoş bir program oldu. Kendini aşmış, mütevazı bir insan olan Kaan Bey, restoran sahibi olmasına rağmen TV programında tatlı rekabet içinde olduğu pek çok restoranı içtenlikle tanıttı.

Uzun yıllar boyunca turizm sektöründe bulunduğu, sorumluluğu ağır yöneticilik görevlerinde, Türk halkının damak tadını iyi analiz eden, insanların makarnaya karşı ilgisini önceden keşfeden Kaan Küce, “Yine de bu işi en iyi İtalyan’lar bilir” deyip, Makkarna’yı açmadan önce İtalya’da 4 restoranda çalışıp gözlemde bulunarak işin püf noktalarını öğrendi. Başkent’te yaşayan diplomatik misyonun, işadamlarının ve İstanbul’dan gelenlerin uğrak yeri olan Makkarna’yı kısa sürede üne kavuşturan Küce, kişiye özgü yemekler yapıp, mekanı tam bir ev ortamı sıcaklığında işletmektedir. “Ankara’da olmaz” diye isnatsız konuşanlara, başarısıyla çok olumlu yanıt veren Kaan Bey’in restoranını ilk açtığı günlerdeki heyecanın, bir akşam gurmelere verdiği çok özel yemekte ve son zamanlarda yapmış olduğu faaliyetlerde hiç değişmediğini izlemekteyim. Uzun yıllar da değişmeyeceğine inanmakta olduğum inancım gün geçtikçe artıyor. Ankaralıların çok önemli bir gereksinimine yanıt veren Makkarna, şehirde yaşayan İtalyanların da gözdesi. Yıllardır gözlemlediğim kadarıyla da Küce bu işi amatör ruhla yapıyor. Öyle çok para kazanayım gibi bir derdi de yok. O kendini istihdamın sihrine kaptırmış. Üretmekten ve insanlara yararlı olmaktan başka bir şey düşünmüyor. Fikir benzin gibidir. Çok kişide benzin vardır. Fakat onu bir motora koyup çalıştırabilecek girişim, alevlendirebilecek kibrit yoktur.

Yorum Yazın