0Yorum

Eskimeyen Dostlar

Bahar ayında verimli toprakların içinde iki tohum yan yana yatıyordu. Tohumlardan biri diğerine, “Ben büyümek istiyorum, köklerimi altımdaki toprağın derinlerine ve filizimi yeryüzüne göndermek istiyorum. Baharın müjdecisi tomurcuklarım açılsın istiyorum. Güneşin sıcağını yüzümde, sabahın tatlı dokunuşunu yapraklarımda hissetmek istiyorum!” dedi. Ve büyümeye başladı tohum. İkinci tohum ise, “Ben korkuyorum” dedi; “Köklerimi altımda yatan toprağın derinliklerine gönderirsem, karanlıklarda beni neyin beklediğini bilemem. Üstümdeki toprağı zorlayıp yeryüzüne çıkmaya çalışsam, filizlerim zarar görebilir… Hem tomurcuklarım açmaya başladığında üzerinde salyangozlar gezip, onları yemeğe kalkarsa? Ya tomurcuklarım açılıp, çiçeğe dönüştüklerinde küçük bir çocuk beni koparıverirse? Yo hayır. En iyisi burada kalıp beklemek… Büyümek için belki daha güvenli bir zaman bulabilirim.” Ve ikinci tohum beklemeye başlamış. Birinci tohum köklerini toprağın derinliklerine, filizini yeryüzüne gönderirken tomurcuk tomurcuk, yumuşamış olan bahar toprağını eşeleyen bir tavuk bulmuş ikinci tohumu ve bir lokmada yutuvermiş onu. Hüseyin Bektaş, yaşantısı boyunca risk almaktan hiç çekinmeyen Ankara’nın başarılı iş adamlarındandır. En zor işleri ve ilkleri tespit edip büyük bir cesaretle girişen ve tuttuğunu koparıp başarıyı her zaman yakalayan bir özelliği vardır. Son yıllarda kendini tamamen üretime adayıp zeytinyağında adına marka yaratan emekli Yarbay Naci Yıldırımer, Hava Kuvvetleri’nde komuta kademesindeki pek çok komutana emir subaylığı yaptı. Komutanlar makam araçlarında sabahın erken saatinde hep 89.5 frekansında Radyo Bek’i dinlerdi. Bir gün komutanı “Yahu bu müzikler beni çok dinlendiriyor, kimdir bu radyonun sahibi, rica etsek bize CD verir mi?” dedi. Naci de Radyo Bek’in sahibi Hüseyin Bektaş’a iletip, hemen CD’yi hazırlattı. Özel radyoların yeni faaliyete geçtiği dönemde hiç reklam almadan Radyo Bek’i insanlara sevdiren Hüseyin Bektaş, unutulmayan güzellikleri yaşatmaya çalışan, nesli tükenen insan örneklerindendir. Radyo Bek’i belli bir yaş kesimi sürekli dinliyor. Özellikle Trilye’nin Satın Alma Müdürü Talat Kılıçarslan’ın arabasına ne zaman binsem Radyo Bek çalıyor. Müthiş bir arşiv, hem yabancı müzik hem Türk sanat müziği. Hüseyin Bektaş, Bilkent Ankuva’da Cafe Neuhaus’u açtığında Ankuva’nın ve el yapımı Neuhaus çikolatalarının akıbeti ile ilgili olumlu yorumlar yoktu. O cesaretiyle girişime karar verdi. Yenilikler yaptı ve başarılı oldu. Cafe Neuhaus’a bir dilek kuyusu yaptırdı. Belirli zamanlarda Serçe Derneği’nin açtığı bu kuyudaki toplanan yardım paraları serebral çocukların bakımına katkıda bulunmak için kullanılmaktadır. Bekset adlı taşımacılık şirketindeki araçları her zaman örnek alınacak standarttadır. Çalıştığı sektörde yaptığı her iş örnek seviyededir Bektaş’ın.

ESKİ JUDOCU

Hüseyin Bektaş, tanıdığım en vefalı insanlardan biridir. Devletle işi olmaz o nedenle makamdakilerle değil emeklilerle daha çok ilgilenir. Dost canlısıdır, arkadaşları için canını verir. Zamanında Türkiye’yi uluslararası yarışmalarda temsil etmiş bir judocudur, spora oldukça düşkündür. Sosyal sorumluluk projelerini hiç ihmal etmez. Hüseyin Bey memleketi olan Haymana’ya Nuri Bektaş Anadolu Lisesi’ni yaptırmıştır. Rahmetli ağabeyi ile inşaatına başladığı okulu, ağabeyi vefat edince Hüseyin Bey katkıda bulunan diğer dostlarıyla birlikte bitirdi. Okula sürekli destek vermektedir. 150 çocuğa burs vermektedir. Çanakkale Zaferi temalarıyla donatılmış bir otobüsü Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağışlamıştır. Bektaş çok ilginç bir kişilik. Arabasının bagajı devamlı oyuncaklarla dolu. Mahalleleri dolaşıyor, çocukların oyun alanlarına gidiyor ve oyuncak dağıtıyor. Tarihin korunmasına da özenli bir çaba sarf eden Hüseyin Bektaş’ın en son yaptığı yatırım Samanpazarı’na değer katacak. Müthiş bir manzaraya sahip olan Samanpazarı Pirinç Han’ın tam karşısında Eski Ankara adında yeni bir cafe-restoran açtı. Ülke sevgisini hep ön planda tutan Hüseyin Bektaş, kazandığı her kuruşla yatırım yapmakta, ülke ekonomisine katma değer yaratırken insanlara istihdam sağlamaktadır. Hüseyin Bektaş, Ankara’nın bağrından çıkan, insanlara elini uzatan, hayırsever ve pek çok meziyetleri olan müstesna bir isimdir. Emekli olduğum günlerde sudan çıkmış balık gibi dolaştığım anlarda herkese gösterdiği desteği bana da göstermiştir. İnsanlara ve kurumlara yaptığı hayırları anlatılamayacak kadar çoktur. Eğilip insanları yerden kaldırmak kadar insanın kalbine iyi gelen bir antrenman olamaz.

Yorum Yazın