0Yorum

Restoranlarda Buruk Mutluluk

Gastronomi ve eğlence dünyasının duayen ismi Metin Mörfi Menahem, 2 Haziran akşamı heyecanla beni aradı, sektörün nabzını tutmak istiyordu, verdiğim rakamdan mutlu oldu. Tabii ki insanlar aylardır gidemediği mekanları çok özledi, ilk günlerdeki aşırı yoğunluk normal.

Masalardaki kişi sayısı ile kapanış saatinin 21:00 olması en büyük sıkıntı mekanlar için. Neyse ki artık bu işin aşı olmadan çözülemeyeceği anlaşıldı ve aşılama hız kazandı. Umarım ülkenin yüzde yetmişi eylül sonuna kadar tamamlanır ve kasım ayı kabusu yaşanmaz. Mekanlar kapılarını açarken en büyük arzuları bir daha kapanmamak. Ticari işletmelerin kapanmasını hiçbir devlet yetkilisi de istemez çünkü onların da gelir kaynağı bu işletmeler.

ARAMIZDAN AYRILANLAR

Elbette restoranlara dönüş yapan müdavimleri görünce çok seviniyoruz, henüz kucaklaşamasak da yumruğunuzu sıkarak selamlaşıyoruz, büyük mutluluk duyuyoruz. Neredeyse insanların yüzlerini unuttuk. Acı olan taraf ise bazı müdavimlerin covid nedeniyle aramızdan ayrılması. Yoklama yaparcasına tanıdık simaları görünce seviniyor, yoklamada olmayanların vefat haberini duyunca üzülüyoruz. Restoran işletmeciliği zor ve zevkli olduğu kadar hüzünlü yanları da var… Müşterilerle yakın bağ kuruyorsunuz… Üzücü bir haber hemen sirayet ediyor bizlere de. Merhum Nazmiye Demirel’in kardeşi sevgili Füsun Şener’in eşi Ali Şener aslan gibi bir insandı, spor yapan sağlıklı bir yapıya sahipti. Dışişleri eski Bakanlarından Ali Bozer, yaşına rağmen çok sağlıklıydı. Ama bu virüsün seyri sağlam vücutları bile mağlup etti.

YARALAR SARILACAK

Bu fırtınadan en çok etkilenen sektör restoran, kafe, pastane gibi işletmeleri barındıran yeme içme oldu. Müteahhitlik yapan iş insanları ile sohbet ettiğimde sürekliliğin çok önemli olduklarını söylerler. “Bir ay işsiz kaldığımızda 3 aylık karımızın erdiğini görürüz” diyorlar. Demek ki restoranlar 1 yıla yakın süredir kapalı kaldığına göre bu yaraları 3 yıldan önce saramayacaklar.

Kapanan pek çok tanınmış işletme görüyorum etrafımda. Belki de doğal seleksiyon, çok üzülüyor insan. Sanki üzerimizden dozer geçti. Ama vazgeçmemek lazım… Bir asırda karşımıza çıkabilecek bir felaket ile karşılaştık. İlacı, aşısı olmayan acımasız bir salgın! Teknolojinin gelişmesi, bilim insanlarının özverili çalışması aşının kısa sürede bulunmasını sağladı.

Bardağın dolu tarafından bakıp kendimize moral sağlayıp durduğumuz yerden devam edelim yola. Hayatta önemli olan hiç düşmemek değil, düştüğümüz yerden destek alıp daha güçlü çıkmaktır. Virüs hepimizi düşürdü ama biz galip geleceğiz. Bir daha kapanmamak dileğiyle…

Yorum Yazın