0Yorum

Turizme Adanan Ömür

Bir zamanlar bir köyde bir ağa yaşıyormuş. Bir de özgürlüğüne çok düşkün bir delikanlı. Bu delikanlının öyle bir atı varmış ki dillere destanmış. Bütün yarışlarda ağanın atları dahil herkesi geride bırakıyormuş. Ağa sürekli olarak bu ata sahip olmak istiyormuş. Fakat delikanlı bir türlü satmaya yanaşmıyor ve ağa bu atın hasretiyle günden güne eriyormuş.

Ağanın en zeki adamlarından birisi ağaya, “Ağam kendini üzme, akşama o atı ağılda bil,” demiş.

Delikanlının her akşam köye döndüğü yolun kenarına yüzükoyun uzanmış ve delikanlı yaklaşınca da “Ah karnım, ölüyorum” diye inlemeye başlamış.

Delikanlı atından indiği gibi adamın yanına gitmiş, onu usulca yerden kaldırarak atına bindirmiş. Sarsılmasın diye de kendisi atın yularından iple tutarak yürümeye başlamış. Birkaç dakika sonra hilekar adam atın ipini yularından çözmüş ve at ile hızla uzaklaşmaya başlamış.

Atının ipleri elinde kalan delikanlı giden atlıya bağırmış: “Bir dakika bekle, bir şey söyleyeceğim. Sakın atı bu şekilde elde ettiğini kimseye söyleme!”

Adam gülerek, “Neden? Enayi olduğun ortaya çıkmasın diye mi?” demiş.

Delikanlı üzgün bir şekilde devam etmiş, “Hayır, onunla ilgisi yok. Fakat sen bu olayı herkese anlatırsan bir daha hiç kimse yol kenarında rahatsızlanan ve gerçekten yardıma ihtiyacı olan insanlara durarak yardım etmez. Bu insan senin kardeşin bile olsa. Yani sen bu olayı anlatarak insanların içinde olan iyilik yapma arzusunu yok edebilirsin.”

Bu sözlerden bir hayli etkilenen at hırsızı, özür dileyerek atı geri getirmiş ve “Asıl sen bu olaydan hiç kimseye bahsetme ne olur” demiş.

İnsanların yaptıkları iyi veya kötü şeyler sadece bu insanları ilgilendiren durumlar olmaktan uzaktır. Kan veren olmadığı için hayatını kaybeden bir insan, tüm insanlığın ayıbıdır. Bir bebeğin ameliyatı için gerekli paranın toplanarak onun sağlığına kavuşması ise tüm insanlığın gururudur. Hiç kimse kendinde olmayanı veremez. Sevgi almayan çocuğun onu geri verememesi gibi… İnsanların içindeki iyilikleri öldürmemeye gayret etmemiz gereken bir dönemdeyiz.

Serdar Baş, içindeki iyiliği her zaman yaşatan çok değerli bir turizmcidir. Genelkurmay Sosyal Hizmetler Başkanlığı görevinde bulunduğum yıllarda geleneksel yemeklerin ruhundan çok iyi anlayan Genel Sekreter Tuğgeneral Hurşit Tolon’un misafiri olarak öğle yemeğinde ağırladığım Serdar Bey’in gastronomiye ve turizme ilgisini kısa sohbet sırasında fark etmiştim. Yıllar sonra oğlum ve gelinimin uzun araştırmalar sonucu hem yemek kalitesi hem doğası hem de yönetici kadrosunun işbirliği nedeniyle tercih ettikleri Fethiye’de Rixos Otel’in Genel Müdürü olarak karşıma çıkması büyük tesadüf oldu. Ama zaten böyle kaliteli hizmeti ancak Serdar Baş’ın takım ruhu ve iş aşkı ile yapılan çalışmalar sağlayabilirdi.

HEM OKUDU HEM ÇALIŞTI

Serdar Bey, 1983 yılında üniversite eğitimini alırken Eska İnşaat’ta işe başladı. Club Aldiana Side ve Paradise Otel inşaatları sırasında işletmeci firmadan gelip giden Alman otel yöneticilerini görünce otelci olmaya karar verdi.

1987 yılında Eska Turizm A.Ş.’ye muhasebeci olarak başladı ve ek olarak denetim grubunun uhdesinde yer aldı, aynı zamanda üniversiteyi bitirdi. İstanbul Üniversitesi Turizm İşletme Fakültesi’nde açılan Turizm İşletme İhtisas programını üstün başarı ile tamamlayan Serdar Baş, yurt dışına gidip kültürünü, görgü bilgisini arttırmak ve hizmet sektöründe daha büyük başarılara imza atmak istiyordu.

1988 yılının sonunda Viyana Ekonomi Üniversitesi’nde doktoraya başvurup kabul edildikten sonra bir ay yetecek kadar parası kaldığı için kara kara düşünürken Tercüman Gazetesi’nin Avusturya Temsilciliği işine başlayan Serdar Baş, arta kalan zamanlarda da restoranlarda bulaşıkçılık ve aşçı yardımcılığı yaptı.

ÇEKİRDEKTEN YETİŞTİ

Avusturya restoranlarında bir süre çalıştıktan sonra Serdar Bey’e o zamanın ünlü Lale Restoranları’nın sahibi Ali Bey’den iş teklifi geldi ve hummalı bir şekilde çalışmaya başladı. Bu çalışma azmi ve çabası kısa sürede Viyana’da duyuldu. Diyarbakırlı Doktor Fuat Mehmetoğlu’nun kurmuş olduğu Viyana’da nam yapmış restoran zinciri Levante Restoranlar’da akşam vardiyasında Restoran Müdürlüğü’ne transfer oldu. Müthiş başarılarını Viyana’daki tüm restoranlar konuşuyordu. Farkı fark yaratır diyen Serdar Bey, Fuat Bey’in vizyonu ile adeta sinerji oluşturdu.  

Bir gün ucuz uçak bileti bulmak için Avusturya Havayolları ofisinin önünde oturmuş düşünürken 70 yaşlarında bir Amerikalı ile tanışan Serdar Bey’e Royal Caribbean Cruise Lines’ın yolu açılmış oldu. Gemi tecrübesini de yaşamına katan Baş, 1992 yılında Türkiye’ye döndü.

HILLSIDE’IN TEMELLERİ

Alarko Holding’de Club Aldiana Fethiye ve Paraside Albeach Golf Hotel işletmelerine denetçi olarak işe başlayan Serdar Bey, Hillside markasının temellerinin atıldığı yıllarda Müessese Müdür Vekili unvanı ile tesisin ilk Türk yöneticisi oldu. Akabinde hayalinin gerçekleşmesini istediği için yüreğinin götürdüğü yere gitti ve Marco Polo Tatil Köyü’nün Genel Müdürü oldu. Daha sonra kendisine duyulan ihtiyaca yanıt vermek için Amerika’da gastronomi alanında bir iş teklifini kabul etti. Ardından Lykia World Fethiye’den gelen genel müdürlük teklifini kabul ederek ülkeye geri dönen Serdar Bey, Kervansaray Bodrum Genel Müdürlüğü’nden Ecetaş A.Ş. Turizm Yatırımları Genel Müdürlüğü’ne kadar hep önemli otellerde görev yaptı.

TURİZM PROFESÖRÜ

Dr. Serdar Baş, 2004 yılında “Butik Oteller ile Modern Sonrası Yönetim Teknikleri” arasındaki ilişkileri inceleyen teziyle İstanbul Üniversitesi’nde doktora çalışmasını tamamladı. Her ne kadar doktor unvanı olsa da meslektaşları bu duayen ismi hep “Turizm Profesörü” olarak anıyorlar.

Çeşme Sheraton Genel Müdürlüğü de yapan Serdar Baş için yerli ve yatırımcı turizmciler “Başın düşerse dara Serdar Baş’ı ara” derler. Katar Şeyh ailesinden Şeyh Abdurrahman Al Thani’nin teklifi üzerine Suudi Arabistan ve körfez ülkelerinde faaliyet gösteren turizm otelcilik ve yiyecek içecek şirketinde üst düzey yöneticilikten, Mısır’ın en iyi iki otelinden biri olan Baron Palaca Sahl Hasheesh’te genel müdürlüğe kadar pek çok görevlerde bulunup başarıları ile adından bahsettiren Serdar Bey, çok çalışkan, dürüst ve vefalıdır. Muhasebeden mutfağa kadar tesisin her departmanı ile ilgili engin bilgilere sahip, yerli yabancı patronlar tarafından paylaşılamayan, çok değerli bir turizmcidir Serdar Baş. Sektöre yetiştirdiği öğrenciler, kendisine her zaman saygı duymaktadırlar. İyi ki varsın! Yolun açık olsun. Ülkemiz turizminin senden öğreneceği çok şey var, emeklerini esirgeme lütfen.

Bilgi insanı şüpheden, iyilik acı çekmekten, kararlı olmak korkudan kurtarır. İyi pazarlar.

Not: Tüm kadınların Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutlarım. 

 

Yorum Yazın