0Yorum

Mutfağımızın Işık Saçan İsmi

Günebakan çiçekleri güneşin her aldığı pozisyona göre durumlarını değiştirir, ona göre duruşlarını alırlar, diğer bir deyişle “Onlar ışığı takip ederler.” Onların bu özelliğini herkes biliyor zaten. Acaba bulutlu havalarda, yağmurlu havalarda güneş tamamen bulutlarla kapandığı zaman günebakanlar ne yapar biliyor musunuz? Günebakanların solduğunu veya yüzlerini toprağa çevirdiğini düşünüyor insan. Ama asla böyle değil. Günebakanlar böyle zamanlarda enerjilerini paylaşmak için yüzlerini birbirlerine doğru dönerler. Doğanın mükemmelliği son derece şaşırtıcı ve hala bize öğreteceği daha çok fazla şey var…  

Günebakanlar gibi hepimiz bu ışığı kendi hayatımızda istiyor ve farklı şekillerde arıyoruz, ailelerimizde, arkadaşlarımızda, işimizde ve başka yerlerde…

Sühendan Kürklü hanımefendi bizim apartmanımızda yıllardır hepimize ışık saçan, ailesinin zor günlerinde yere bakmamasını, hep birbirlerinin yüzüne bakarak güçlenmesini sağlayan değerli bir Cumhuriyet kadınıdır. 1929 yılında dünyaya gelmiş, çok özel bir Anadolu insanıdır.

YEMEK TUTKUNU

Sühendan Hanım, Malatya’da doğmuş, ilkokulu orada bitirmiş. Ankara’da ortaokulu okumuş. Gazete sahibi milletvekili babası nedeniyle öğrenimine başkentte devam etmiş. O zamanlar Malatya’nın ilk kadın milletvekillerinden Mihri Bektaş, Robert Koleji’nde okuması için çok ısrar etmiş ama baba baskısı ağır basınca Kız Enstitüsü’nde yatılı olarak eğitim almış. Liseden sonra yükseköğrenimini de Teknik Öğretmen Okulu’nda ev idaresi bölümünde bitirmiş.

Evlendikten sonra mimar olan eşiyle kısa bir süre Malatya’da yaşayan Sühendan Hanım’ın en büyük zevki eğitim sırasında öğrendiği yemekleri hazırlamakmış. Hem de o zamanlar sunuma çok önem verirmiş. “Göz doymadan mide doymaz” diyen Sühendan Hanım, tavuk pişirdiğinde servis yaparken mutlaka tavuğa kağıttan fırfırlı pabuçlar hazırlarmış. Hem de çok özenerek, bezenerek. Eşi yerel tatları çok sevdiğinden zaman içinde bu alafranga soslu yemeklerin yerini Malatya’nın ünlü bulgurlu köfteleri almış. Ancak o kadar becerikli ve elinin ayarı çok iyi olan Sühendan Hanım, bu yemeklerde de kısa sürede ün yapmış.

ÖDÜLLÜ KÖFTELER

Genç şeflere yıllardır sesleniyorum, anneannelerinizin, babaannelerinizin tariflerini iyi öğrenin. Modernizasyonu o tariflerin üzerine inşa edin. Çünkü ne varsa onlarda var. Lezzet onların tariflerinde, en iyi malzeme kullanımı ve kalite, geleneksellik hep onlarda…

Sühendan Hanım evde içli köfte pişirdiğinde mutlaka bir tanesinin içine içlik malzemesi yerine para koyarmış. Böylece yemek esnasında ayrı bir heyecan yaşanırmış. Kime paralı köfte çıkacak diye herkes birbiriyle yarışıp fazla köfte yermiş.

İSRAFA DUYARLI

Trilye’nin açıldığı ilk yıllardan beri küçük porsiyon mantığını yerleştirmeye çalışıyorum. Milyonlarca insanın açlıktan öldüğü dünyada yeni nesiller bunun farkında değil. İsraf gelecek nesillerin stoklarını da azaltmakta…

Sühendan Hanım öğrencilik yıllarında ekmeğin karne ile dağıtıldığı günleri yaşadığı için yemek israfı konusunda da çok tedbirlidir. Oldukça özenli olduğu bu konuda hiç yemek dökmeyip artan pirinç pilavlarını yayla çorbası ya da kadınbudu köfte olarak değerlendirirmiş. Evinde çocuklarına her gün ayrı bir mönü oluşturan Sühendan Hanım, Türk mutfağının gerçekten önemli bir ismi.

 

JAPONLARA DERS

Çok zarif bir Anadolu kadını olan Sühendan Kürklü ile ne zaman karşılaşsam mutlaka hal hatır sorar, kibarlığı ve sevecenliği ile insanı hep etkiler.

Her hafta perşembe günü apartmanda pek çok Japonu ilk kez gördüğümde çok şaşırmıştım. Meğer onlara yemek dersleri veriyormuş Sühendan Hanım. Sayesinde apartmanımız cıvıl cıvıl seslerle tanışırdı.  

Dört evladını titizlikle büyüten Sühendan Hanım’ın çocukları dünyanın en şanslı insanları. Çünkü güzel yemek yemek dünyanın en çok haz veren zevklerinden biri… Elinde altın bilezik olan Sühendan Hanım evinin dışında mesleğini hiç uygulamadı. Sosyal hayatı oldukça renkli ve üye olduğu derneklerden birisi de Türk – Japon Kadınları Derneği. Bu dernekteki Japon Kadınlarına yemek dersleri veren Sühendan Hanım’ın en büyük yardımcısı ve tercümanı yine kendisi gibi sosyal ve zarif bir hanımefendi olan kızı Zeynep Hanım’dır. Tarifler hazırlanır, tercümeler yapılır ve çoğaltılıp katılımcılara dağıtılır. Mönü yapımında özellikle her iki ülkede kolayca bulunan malzemelerden oluşan yemekler tercih edilir. Hamsili pilav, kol böreği, enginar, ayva tatlısı…

Her seferinde 10 – 12 Japon kadın bu derslere katılır, geldiklerinde apartmanın önünde toplanır, sayıları tamam olunca kapı tek seferde çalınır ve toplu olarak eve girilir, mutlaka ayakkabılar çıkarılır, yanlarında getirdikleri ev ayakkabıları giyilir. Türk mutfağına meraklı Japon kadınları Sühendan Hanım’ın uygulamalı anlatımını can kulağıyla dinler ve not alırlar. Sonunda da büyük bir keyifle hazırlanan yemeklerini yerler.

Bu denli özveri ve içtenlikle mutfağımızı hem de geleneksel Anadolu mutfağını yabancılara tanıtan Sühendan Hanım’la ne kadar gurur duysak azdır.

Ünü günden güne yayılan Sühendan Hanım’ın evine bir yemek kitabı yazarı ekibi gelir. Kameraların karşısında yemek yapımını her aşamasını uygulamalı olarak anlatan Sühendan Hanım servis, sunum ve masa düzenine kadar geleneklerimizle ilgili tüm ayrıntıları anlatır. Japon yemek kitabına giren Sühendan Hanım’ın tarifleri kıtalar arası üne kavuşur. Daha sonra yemek kitabı yazarı, yayınladığı kitabı kendisine hediye olarak gönderir.

BİR ÇİMÇİK TUZ

Sühendan Hanım’ın sayesinde evlatlarının hepsinin damakları çok gelişmiş. Damak zevki renk katmanları gibidir ama lezzetli yemekler bütün damaklardan genel kabul görür. Güzel yemekleri de kararında yemek lazım. Sühendan Hanım’ın yaptığı yemekler incecik Japonlara bile kilo aldırır. Bir çimçik tuz, kararı kadar, aldığı kadar gibi kendine özgü tabirleri olan bu tonton hanımefendiyi Türk mutfağına yaptığı katkılardan dolayı kutluyorum. Reklamı sevmeyen ama ülke tanıtımına büyük katkı sağlayan Sühendan Hanım eskimeyen tatlarımızın nadide mimarlarındandır. İyi ki varsınız. Hep içimize ışık saçtınız. Kaybolmaya yüz tutan lezzetleri bu ışığınızla aydınlattınız. İyi pazarlar.

Yorum Yazın