0Yorum

İnce Dokunuşların Mimarı

Meşhur piyanist Arthur Rubinstein, konserlerinden birinde, küçük bir kızın hatıra defterini imzalamaktan tereddüt ediyormuş. Piyanist, ellerinin çok yorulduğunu ileri sürerek küçük kızı başından savmaya çalışmış. Kız tereddüt etmeden şöyle demiş: “Ellerinizin ne kadar yorgun olduğunu biliyorum ama inanın benim ellerim de sizinkiler kadar yorgun.”

Arthur Rubinstein anlayamamış ve küçük kıza nedenini sormuş. “Alkışlamaktan…” demiş küçük kız. Verilebilecek en ağır, düşündürücü ve inanılmaz cevabı vermiş.

Mesleğini sanatçı edasıyla yapan Gülşah Cantaş, yıllardır başarılı işlere el atmış, özel yetenekleri olan bir iş insanıdır.

Ankaralı iş insanı Reha Cantaş’ın kızı olan Gülşah Hanım, Bilkent Üniversitesi İç Mimarlık bölümünden mezun olduktan sonra New York’ta yüksek lisans yaptı.

Çok okuyan, araştıran ve gezen Cantaş, yüreğinin götürdüğü seyahatlere gider ama sadece turistik amaçlı değil, mesleği ile ilgili kendisini geliştirmek, farklılık yaratmak için.

TASARIM GURUSU

Son yıllarda kolaya kaçıp yurt dışında gördüklerini birebir uygulayan kopyacılardan çok sıkılan iç mimar Gülşah Cantaş, 2009 yılında kurduğu tasarım ofisinin ismini de Kontra koymuştur. Kontra’nın tasarım felsefesi; mükemmel uyum ve dengenin, zıtların birbirini tamamlamasıyla yakalanabileceği anlayışına dayanıyor.

Ekip arkadaşlarıyla birlikte güzel eserler ortaya çıkaran Gülşah Hanım, tam anlamıyla ince dokunuşların mimarı. Ofisindeki mimar ekibi, birbirine zıt renkleri, dokuları, sıcak ve soğuk malzemeleri, eskiyle yeniyi bir arada kullanarak uyumlu bir dil yaratmaya çalışıyorlar. Kontra ekibi yeni kavramından daha ötesine gitmiş, beklenti çıtasını “yepyeni” kavramıyla yükseltmiştir. Bu kavram onlarda konsept açısından birbirinden tamamen farklı yaratıcı ve sürdürülebilir fikirler gerçekleştiriyor.

ZİRVEDEKİ MEKANLARIN YARATICISI

Son zamanlarda İstanbul’da açılan iddialı mekanların tasarımlarını Ankaralı bir iş kadınının yapmış olması beni ayrıca çok mutlu ediyor. Fatih Tutak’ın Bomonti’deki TURK isimli restoranındaki ambiyansı çok beğenmiştim. O gece yemek şovu yapan dünyaca ünlü San Sebastian’daki Mugaritz Restoran’ın şefi Andoni Luis Aduriz ile Fatih Tutak’ın yemeklerinden ziyade mekanın tasarımının beni çok etkilediğini Milliyet Cadde’de yazmıştım. Sonradan iç mimarının Gülşah Hanım olduğunu öğrenince mutluluk katsayım arttı.

Bugün iç mimarların artık yalnızca bir mekanı değil, mekandaki deneyimi de tasarladığını o geceki yemek deneyimimde daha iyi anladım. Kullanıcıların içinde kendilerini özel hissedebilecekleri, marka ile iletişim kurarak motive olabilecekleri, sosyal hayatlarına ekleyebilecekleri, yenilikçi deneyim mekanları tasarlamanın büyük önem kazandığı günümüzde Gülşah Cantaş’ın özenle yaptığı işinin ciddiyeti daha da artıyor.

Kontra’yı sadece bir iç mimarlık ofisi olarak değil; protest ve karşı tavırla, ticari, perakende ve konut bağlamlarında tasarım ve mimarideki zıtlıkları titizlikle bir araya getirerek manifesto kurguladı genç ve yetenekli mimar Cantaş.

Gülşah Hanım, kabiliyetli ekibiyle birlikte konsept açısından tamamen farklı, yaratıcı ve sürdürülebilir fikirler gerçekleştiriyor. Sadece deneyim yaratmak ve vaat etmekle işinin bitmediğini belirtiyor; aynı zamanda mimari tasarım, uygulama ve takip için de danışmanlık sağlıyor Kontra. 

BEŞ DUYU ODAKLI TASARIM

Gülşah Hanım’ın Kontra ekibi deneyim mekanları yaratırken “Beş Duyu” odaklı tasarım anlayışından yola çıkıyor. Bu yaklaşımda mekan sadece görsel olarak algılanan bir yapı olmaktan çıkarak görme, işitme, tatma, koklama, dokunma duyularımızı harekete geçiren dinamik ve pozitif bir unsura dönüşüyor.

Kontra’dan ortaya çıkan eserlerin ismine yakışması, yaratımın zamansız olabilmesi için zıtlıkları sürekli değişen bir görünüm ve his ile perçinleyerek mekanları ve ortamları kavramsallaştırdıklarını belirtiyor Cantaş. Bir işi bu kadar ince ruh ve aşk ile yapınca ortaya müthiş güzellikler çıkarıyor Gülşah Hanım.

Son yıllarda adından medyada övgüyle bahsedilen Gülşah Cantaş, Türk Sanat Müziği sanatçısı ve Pet Holding Yönetim Kurulu Üyesi merhum Pınar Köksal’ın da yakın dostuydu.  Muhteşem yaşam gustosu olan, vizyon sahibi ve bir zevk abidesi Gülşah Cantaş ile birazcık iş ile ilgili sohbet edin, hemen sonra kafanızdan geçenleri okur, ne düşündüğünüzü anında anlar. Yaratıcı kişiliğiyle tasarımların nadide bir yeteneği olmuştur.

İstanbul’da Cihangir’deki ofisinden çalışmalarını yürüten Cantaş’ın son projeleri arasında Türkiye’de öncü paylaşımlı ofis projesi olan Kolektif House, St. Regis Brasserie, TURK Fatih Tutak, Morini ve bankaların inovasyon merkezleri var.

Gülşah Hanım, Londra’ya ekonomi eğitimi almak için gidip geri dönerek çok sevdiği iç mimarlık ile ilgili eğitimini Bilkent Üniversitesi’nde tamamladı. İyi ki de sevdiği işe döndü.  Çünkü benim de içinde bulunduğum sektöre son yıllarda güzellikler kattı. Restoranlara farklı bakış açısı, tasarım anlayışı getirerek yeni bir boyut kazandırdı. 

İŞİNE TUTKUYLA BAĞLI

Kendine has bir tasarım dili olan Cantaş’ın en büyük özelliklerinden biri de çok çalışkan olması. Uyku saatleri dışındaki tüm mesaisini ofiste geçiren Gülşah Hanım, hem proje oluşturuyor, aynı zamanda projelerinin uygulamasını da gerçekleştiriyor. Aslında bambaşka bir disiplin ve pratik gerektiren bu işi mükemmel yapıyor. Malzemelerin tonlarını, dokularını ve özellikle de bitişlerini doğru ayarlamasını iyi biliyor. Çok fazla parametreyi doğru denklem oluşturarak müthiş uyumu yakalıyor. Matematiği kuvvetli olan Cantaş, oldukça zeki. Üçe üç matriksi kafasında çözüp hayallerini üç boyutlu olarak beynindeki ekrana düşürüyor. İyi malzemeleri yerinde kullanarak; ahşap, mermer ve çeşitli metalleri ön planda tutarak keyifli sonuçlar alıyor Gülşah Hanım.

Mesleğine tutkulu, bıkmıyor, yorulmuyor, sıkılmıyor, dinlemesini çok iyi biliyor, heyecanı hiç dinmiyor Gülşah Hanım’ın. Öyle Londra’da New York’ta mimarileri görüp de “Biz niye yapamıyoruz?” diye hiç hayıflanmayın. Dinamikleri çok kuvvetli bir ülkeyiz. Yurt dışındaki mimarlara taş çıkartır Gülşah Cantaş, hiç kuşkunuz olmasın.

Farkındalık yaratan insanların farkında olmalıyız. Bazen bir güle doğru koşarken ayaklarımız altında ezilen kır çiçeklerinden habersiz oluyoruz. İyi pazarlar.

Yorum Yazın