0Yorum

Denizkızının Peşindeki Sadun Boro

Geçtiğimiz hafta 1965-1968 yılları arasında eşi Oda Boro ve 10 metrelik yelkenli teknesiyle dünya turu yapan Sadun Boro ile 45 yıllık hasretim bitti. 1968 yılı 10 Haziran günü Sadun Boro’nun üç yıllık dünya turundan döndüğü ve Çanakkale’de binlerce kişinin karşılama yaptığı o günü anımsadıkça yüreğim hep burkulur. Dünya turuna çıktığı ilk günden beri tüm seyrini ve maceralarını takip ettiğim Sadun Boro’yu karşılamak için gün sayıyor ve hazırlık yapıyordum ki bir gün önce dudağımı arı soktu ve ağrıdan kıvrandığım için karşılamaya gidemedim.

 DOĞAYI VE DENİZİ SEVDİRDİ

Türk denizciliğinin önemli isimlerinden Sadun Boro, geçen hafta İztuzu’nu kurtarma çalışmaları için Çevre ve Şehircilik Bakanı ile görüşmek için Ankara’ya geldi. Beraberindeki heyette usta denizci ve gazeteciler Can Pulak, Fatih Çekirge, Meriç Köyatası ve bir başka doğa aşığı Koru Oteli’nin sahibi Yaşar Öncan vardı. Bodrum’a yerleştikten sonra kendini Türk denizlerinin ve Göcek, Gökova, Güney Ege koyları gibi cennet koylarımızın korunmasına adayan, gazete ve dergilerde yazdığı sayısız yazı ile genç kuşağa deniz ve doğa sevgisini aşılamayı amaç edinmiş Sadun Boro, bakanlık ziyaretinden sonra öğle yemeğinde balık lokantasına geldi. Denizden yüzlerce kilometre uzakta bozkırın ortasında bir başkentte balık ve deniz ürünleri yemek, hayatını denizlerin üzerinde geçiren bir kaptan için herhalde yapılacak en son işti!

LAMPUKA SEVİYOR

Tanımadığımız deniz ürünlerinin ülkemizde tanınmasında da önemli rolü olan Boro’nun, son yıllarda Akdeniz’den gelip Marmara Denizi içlerine kadar giren, denizlerin güzellik kraliçesi lampuka balığına özel ilgisi var. Denizdeki yelkenli tekneleri sürüler halinde takip eden lampukaya olan sevgisi dünya seyahati sırasında seyir halindeyken çok karşılaşması ve haşır neşir olmasından kaynaklanıyor.

AHTAPOT TUTKUSU

1952 yılında da İngiltere’den Karayip Adaları’na kadar uzanan ilk açık deniz, Atlantik yolculuğunu bir İngiliz arkadaşıyla gerçekleştiren Sadun Boro, kendisinin ve öğrencilerinin dışında kimsenin pişirdiği ahtapotu yemez. O gün bizim pişirdiğimizi beğenince çok şaşırttı! O zamanın teknolojisi ile dünya denizlerini dolaşan Boro’nun bu serüvenini hayal etmek bile tüyler ürpertiyor. Ama çok özlediği iki adet büyük ahtapotu ellerime alarak yanına gittiğimde gözleri doldu ve “Hasret kaldım onlara” diyerek ahtapotları sevmeye, okşamaya başladı. Sonra da muzip tavırlarıyla iyi ahtapot yapmanın formülünü verdi! “Ahtapotları yere koyacaksın, üzerine de kayınvalidenin fotoğrafını yerleştireceksin, kalın bir sopayla en az bir saat döveceksin. Ne kadar sopa o kadar lezzet!” dedi. Okyanus üzerindeki yolculuğunu sırasında bir İngiliz savaş gemisi Kısmet teknesini görüp yanına yaklaşır. Gemi komutanı Sadun Bey’e yardımcı olmak için bir isteği olup olmadığını sorar. Sadun Boro, “Denizkızını istiyorum” der. Vikingler’in 200 yıllık çok ünlü bir atasözü vardır: “Denizkızına ulaşmak istiyorsan, nefesin kuvvetli olsun.” İşte böyle nefesi çok kuvvetli bir denizci Sadun Boro ile nostalji yaşadık geçen hafta.

Yorum Yazın