0Yorum

Zafer Gazetesi Süreyya Üzmez Röportajı

Süreyya Üzmez, emekli bir subay. Küçük yaşlardan beri balık ve deniz ürünleri tutkunu olan, gastronomiye ilgi duyan bir subay.  9 yıl boyunca Genelkurmay Sosyal Hizmetler Başkanlığı yapan ve günde 3500 kişiye yemek veren bir ünitenin başında yer alan Üzmez, emeklilik hakkını kazanınca, sonradan Ankara’nın en gözde deniz ürünleri restoranlarından biri haline gelecek olan Trilye Restoran’ı açıyor.

Trilye Restoran’ın kısa sürede Ankara haricinde ülkemizde ve yurt dışında da ilgi görmesi üzerine, bilgi ve deneyimlerini yazılarıyla da insanlarla paylaşmaya yönelen Üzmez, bu doğrultuda üç aylık bir gusto dergisi olan “Trilye” yi çıkartmaktadır.

Halihazırda Milliyet Gazetesi Cadde ekinde her pazartesi “Lezzetin Rotası” adlı köşesinde deniz ürünleri ve gastronomi üzerinde yazılar yazmakta olan Süreyya Üzmez ile bir araya geldik ve deniz ürünlerine olan tutkusundan, Trilye Restoran’ın başarı hikayesine kadar birçok konuyu konuştuk.

-Zafer Gazetesi: İşletmecilik yönünüzün dışında gastronomiye de yakinen ilgi duyduğunuzu biliyoruz. Gastronomiye ve deniz ürünlerine olan bu tutkunuz nereden geliyor?

-Süreyya Üzmez: Ben 6 yaşındayken, anneannem bana Ezine peynir tenekeleriyle lakerda ve tuzlu sardalya yapmayı öğretti. Anneannem, Gelibolu’daki Türkiye’nin ilk balık fabrikası Alâeddin Konserveleri’nin sahibi Alaattin Kemerli’nin kız kardeşidir. Denize ve balığa karşı ilgim küçük yaşlarımdan beri mevcut. Sanırım genlerimde var.

Gastronomi ile aslında subayken de ilgiliydim. Genelkurmay ve MSB mutfaklarını 9 yıl boyunca ben işlettim. 9 sene boyunca, günde 3500 kişiye yemek veren bir ünitenin başında görev yaptım. Bunların yanı sıra askeri gazinoların mutfaklarında da çalıştım. Bu işlerin içindeyken, gastronominin dışında kalmam mümkün değildi. Emeklilik hakkımı kazanınca iş değiştirdim. Aslında iş değiştirdim de denemez. Sadece, çocukluktan beri ilgi duyduğum balığa ve işletmeciliğe yöneldim.

-Zafer Gazetesi: Trilye Restoran, açıldığı yıl olan 2002’den beri Ankaralı deniz ürünleri tutkunlarının uğrak noktalarının başında geliyor. Siz, Trilye’nin bu başarısının sırrını nasıl açıklıyorsunuz?

-Süreyya Üzmez: Çalışmak, çalışmak, çalışmak… Sürdürülebilir kaliteli hizmetten ne olursa olsun taviz vermemek, “Yenilenmeyen yenilir” ilkesine sadık kalarak, sürekli yenilikleri takip etmek. Hiç kimseyi günübirlik müşteri olarak görmeyip, 100 metre koşmak için yarışa katılan bir sporcu gibi değil, maratona katılan bir atlet gibi olmak, mutfak ile alakalı dünyadaki tüm gelişmeleri yakından takip etmek ve koşulsuz müşteri memnuniyeti ilkesine inanmak. İşte Trilye’nin başarısının sırrı, sıraladığım bu maddelerin tümünün altında yatıyor.

-Zafer Gazetesi: Restoranınızın müdavimleri arasında iş hayatı ve siyaset dünyası çevrelerinden de birçok isim bulunuyor. İşletmenizin bu kesim tarafından tercih edilmesinin sebeplerini neye bağlıyorsunuz?

Süreyya Üzmez: Biz müşteri ayırmadan, restoranımıza gelen tüm misafirlerimize kaliteli hizmet ve lezzet sunuyoruz. Kim olursa olsun müşterilerimizin özelini koruyoruz, saygı duyuyoruz. Trilye için son zamanlarda Başkent’in başkenti diyorlar. Biz her görüşten, fikirden insanı mekanımızda bir araya getiriyoruz. Dolayısıyla; politikacı, iş adamı, bankacı, damağa güzel lezzetlere duyarlı, ilgili olan, kaliteli servis arayan tüm meslek gruplarından müşterilerimiz Trilye’yi tercih ediyor.

Gazeteniz vasıtasıyla bir de müjde vermek istiyorum, Nisan ayından itibaren Trilye Restoran’ı boğazda, Bebek semtinde İstanbullu deniz ürünleri tutkunları ile buluşturacağız.

-Zafer Gazetesi: Siz aynı zamanda balıkların avlanma mevsimine ve deniz balıklarının avlanabilir kalibrede olmasına da özen gösteren bir işletmesiniz. Usulsüz ve zamansız avlanma konusunda toplumu bilinçlendirmek amacıyla neler söylersiniz?

-Süreyya Üzmez: Evet. Bu özellikle dikkat ettiğimiz, üzerinde çok durduğumuz bir konu. Eğer avlanma mevsimi kurallarına uymazsak, gelecek nesillerin hakkını yemiş oluruz. Denizlerimizdeki balık stoğu bir hayli azaldı, günden güne de azalmaya devam ediyor. Mesela Lüfer, 23 santimetrenin altındaysa avlanmamalı, tüketilmemeli. Restoranımızda palamut, dişi ve yavru kalkan satmıyoruz. Öte yandan, Trilye’nin bir asırdan daha fazla süre ayakta kalabilmesi için, bizim balığa ihtiyacımız var. Bu sebeplerden ötürü de, zamansız ve usulsüz avlamaya gücümüz yettiğince karşı çıkıyoruz.

Yorum Yazın