0Yorum

Tatlı Sularımızın En Tatlı Balıkları

Hayvansal proteinlerin en kalitelisinin balık olduğu konusunda kuşku yok. 7200 kilometrelik sahil şeridine sahip olan ülkemizde kişi başı balık tüketimi yıllık 7,5 kilogram civarlarında seyrediyor. Konserve balıkta ise durum daha da kötü: 100 gram. Kabukluları hiç konuşmuyorum. En çok tükettiğimiz kara midyenin bile yıllık kişi başı tüketimi 27 gram. Denizi olmayan Avrupa ülkelerinde bile yıllık kişi başı tüketim bizden fazla. Onlar göllerden ve diğer tatlı sulardaki balıklardan bir hayli yararlanıyorlar. Ama ülkemizde göllerde ve akarsularda yaşayan balıklar için yeterince ilgi yok.

GÖL ÇEKİRDEĞİ

Gelibolulu balık toptancısı ve akivades üreticisi dostum Hüseyin Uğural’ın zaman zaman İznik gölünde yaşayan küçük bir balık için ihaleye girdiğini biliyorum. Bu balık çok çıtır bir lezzete sahip. Cunda’nın ünlü papalinası gibi çekirdek niyetine yenilebiliyor. Ankara’da Hirfanlı barajında da bulunuyor. Sahilden uzaktakilerin hamsisi. Oldukça yumuşak bir iskelete sahip olan aterina balığı kafası ve kuyruğu ile birlikte yutulur. Alışkanlık yapar. Eğer önünüze bir tabak dolusu gelmişse bitirene kadar uğraşırsınız. Türkiye’nin değişik yerlerinde bazı göletlerde bile bulunan aterina balığı zamansız ve usulsüz avlanma yüzünden hızlı bir şekilde azalıyor. Nisan ayında başlayan av yasağını diğer balıklar için ava çıkıyoruz diye delen balıkçılar, balığın azalma sürecini hızlandırıyor. Bir de İsrail sazanı ve yırtıcı turnalar da yaşam hakkı vermiyor bu lezzetli balığa.

SULTAN ALABALIK

Doğuda görev yaptığım yıllarda beneklisini bulunca lüfer niyetine yediğimiz alabalıklar nehir, göl ve denizlerde yaşar. Denize nehirler kanalıyla iner ve tekrar sonbaharda nehirlere geri dönerler.

 

 

 

Türkiye’deki alabalıklara “dere alası”, “göl alası”, “dağ alası”, “deniz alası” gibi adlar verilir. Çıldır ve Abant göllerinde, Aras nehrinde, Munzur’da, Karadeniz’e dökülen bazı ırmaklarda alabalık türleri vardır. Suni döllenme ilkesinin 15. yüzyıldan beri başarıyla uygulandığı bir balık türüdür. 10 yıl gibi ömürleri vardır. Türkiye’de çiftliklerde üretilen levrek kadar yaygın. Anadolu’da balığı seven insanların ucuza temin edebileceği bir protein kaynağı.

SESSİZ DEV YAYIN

Sakarya nehrinin çok özel bir balığıdır yayın. Tatlı su balıklarının en büyüğüdür. Yaşadığı sulara göre 250-300 kg ağırlıklara ulaşabilir. Yöresel olarak “karabalık”, “at balığı”, “çılpık”, “gelebicin” gibi isimler almıştır. Küçüklerine “kelebek” denilmektedir. Yassı, geniş kafası ve küçük gözleri vardır. Üst çenesinde iki uzun, alt çenesinde dört kısa bıyığa sahiptir. Bıyıklar sulardaki titreşimleri algılamada ve avının yerini tespit etmede kullanılır. Dip balığıdır. Akıntının yavaşladığı, dibi çamurlu bölgeler ve suya sarkan ağaç diplerinde bulunur. İğde ağaçlarının nehirlere sarkan dallarının ucuna olta bağlayıp, oltanın ucuna da canlı kurbağa koyan pek çok balıkçı kısa bir süre sonra kafasını sudan çıkarıp yemini midesine indiren nefis bir beyaz ete sahip olan yayın balığını kolayca yakalar.
Biberiye dalında ızgarası mükemmel olur. Ama pişirmeden önce marinasyonda bir süre bekletin.
Yayın balığından muhteşem lezzette bir balık pastırması da yapabilirsiniz.
Bir de Eğridir gölünün tadına doyulmaz, beyaz etli sudak balığı vardır. Neredeyse deniz levreğini aratmayacak bir lezzete sahip olan sudak, tava, ızgara, fırında sebzelerle birlikte pişirildiğinde güzel sonuç verir.
Van’daki inci kefalini de yabana atmamak lazım. Balığın her türlüsünü işleyerek ekonomiye kazandırmak gerekir.

Yorum Yazın