Boğaz'da Yaşayan Yunuslar

Öğrencilik yıllarımda ne kadar şanslı olduğumu şimdi daha iyi anlıyorum. Beşiktaş iskelesinden vapura binip ince belli bardakta, porselen kırmızı beyaz tabakta, tavşan kanı çayı yudumlayarak iskele iskele gezip Çengelköy iskelesinde son bulan hafta sonu yolculuğumda zaman zaman rast geldiğim yunuslar beni büyülerdi. Sürüler halinde dolaşır, içlerinden bazı cesurları vapurla yarışırlardı. Bu güzel manzaraları çocuklarımıza anlatırken duygusal anlar yaşıyoruz. Bazen de Boğaz’da 2-3 tane yunus görüp objektifimize yakalanıyorsa kendimizi çok şanslı hissediyoruz.

ÇOK AZALDILAR

Hem Marmara’da hem de Boğaz’larda yunus balıkları dikkat çekecek şekilde azaldılar. Eskiden Karadeniz’den palamut ve toriği önlerine katarak sürüler halinde Boğaz’a gelirlerdi yunuslar ve mevsim boyunca Marmara ve Boğaz’da görünürlerdi. Balık akını ve balığı ağlara vurdurma konularında çok etkiliydiler. Hatta 17 yunusun Boğaz’da uzun süre dolaştığını anlatan çok kişiye rastladım. Olta ile sahile vuran balıkları tutan deneyimli balıkçılar “Canavar sıkıştırıyor” diye yunus balıklarını kastederlerdi.

Kuleli Askeri Lisesi’nde etüt anında çıplak gözle sürüden ayrılan yunus balıklarının Karadeniz’e açılan bir vapur ile yarıştığını izlerken derste dikkatimiz dağılırdı. Bu yüzden okul idarecileri denize bakan camların oturma hizasındaki bölümlerini koyu renkli boya ile boyatmışlardı.

YAVRULARINA İTİNALIDIRLAR

Yunus balıkları memeli hayvanlardır. Annelerin bebeklerine itinalı baktıkları, şevkati hiç eksik etmedikleri gözlenmiştir her zaman. Yumurtlayıcı balıklar gibi milyonlarca yavruları olmaz. O nedenle hesapsız kitapsız avlanırsa nesli tükenebilir.

Malta’da balıkların geçiş güzergahlarına şamandıralar yerleştiren balıkçılar salma ağlarla yakalarlar yunus balıklarını. Gemi enkazlarının civarlarını da mesken tutarlar. Ama en güzel yerler Boğaz’lardır yunuslar için. Üzerinde martı seslerinin yükseldiği, yunusların sürüler halinde şov yaparak dolaştığı Boğaz’daki bu seremoniyi izlemekten daha kıymetli bir ruh gıdası olabilir mi?

Bir zamanlar Baltalimanı’nın ünlü balıkçısı Koçara’nın gözleri balığa çıktığı arkadaşlarının oltasında olurmuş sürekli. 70-80 gramlık küçük bir kırlangıç takıldığını görünce, “Aman paşam bir dakika” deyip arkadaşının oltasına sarıldığını ve incitmeden çıkardığı balığı alnından öperek, “Haydi, tohumuna bereket” deyip denize attığını aradan geçen 50 yıl sonra duymak bile duygulandırıyor insanı.

Yunusları görmek istiyorum, vapurda çay içerken onlarla selamlaşmak, onlara gülücüklerimi göndermek istiyorum. Gelirlerse, görünürlerse haber verin lütfen.

Yorum Yazın