0Yorum

Yarım Asır Zirvede Kalanlar

         Beste çalışmalarına oldukça kendini kaptıran sanatçı, rüyasında bile beste yapıyordu. Yine bir gün kafasında oluşturduğu melodilerle yoldan karşıya geçerken, arabanın biri kendisine çarpıverdi. Sanatçının yere yuvarlanmasıyla ona çarpan araba da hızla olay yerinden uzaklaştı. Hastaneye kaldırılan sanatçı, gözlerini açtığında yanı başında polislerle karşılaştı. Polisler sordu:

         “Size çarpan arabanın plakasını alabildiniz mi?”

         “Hayır” dedi sanatçı.

         “Peki markası neydi?”

         “Onu da görmedim.”

         “Bize yardımcı olabilecek, hatırladığınız bir şey var mı?”

         Sanatçı düşündü fakat çarpan araba hakkında hiçbir şey aklına gelmedi. Polisler ümitsiz bir şekilde “Üstat” dediler, “Ne olur biraz daha düşünün, belki hatırlayabildiğiniz bir şey çıkar.”

         Sanatçı, “Üzgünüm ama aklım o sırada yeni yaptığım besteyle öylesine meşguldü ki hiçbir şey fark edemedim” dedi.

         Polisler bu durumda işlerinin oldukça zor olduğu düşüncesiyle tam kapıdan çıkacakken sanatçı “Hatırladım!” diye bağırdı.

         Polisler hemen geri dönüp bilgileri not etmek için kağıt kaleme sarıldılar bu arada sanatçı da ne hatırladığını söyledi:

         “Arabanın egzosundan böyle bir ses çıkıyordu: Do, Mi, Fa!”

         İşine konsantrasyonu hiç eksilmeyen Beypazarı Maden Suyu firmasının Yönetim Kurulu Başkanı Niyazi Ercan, geçen hafta Trilye’ye ziyarete gelince yakın geçmişime bir uzanıverdim.

         Yüksel Savunma Sistemleri A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Murahhas Üyesi dostum Hayri Esen’in tanıştırdığı Gürcistan eski Askeri Ataşelerinden Albay Temur Kereselidze bir gece sohbet sırasında Gürcistan ordusundaki bir albayın, amansız hastalığa yakalanan eşine dağ tepe demeden derman aradığını, sonunda Borjomi mineralli suyunu bulduğunu ve eşinin kurtulduğunu anlatmıştı. Maden suyunun bu kadar mucizevi rivayetlere konu olduğunu ilk kez o zaman öğrenmiştim.

         Aradan yıllar geçti, yine iki yıl önce Çinlilerin Beypazarı maden suyuna talip olduğunu duyunca bir şok daha geçirdim. Dedim ki “Tanrım bize ne nimetler sunuyorsun hem de burnumuzun dibine koyuyorsun ama farkında olamıyoruz.”

         Avuç dolusu dövizler ödediğimiz Fransız ve İtalyan markalarına kıyasla hemen yanı başımızdaki doğal mucizeyi dünyanın bir ucundaki ülkelerin görmesi hayret ettiriyor gerçekten.

         Avrupa’da restoranlara gittiğinizde size çok güzel ambalajlarda, bir tepside envai çeşit maden suyu sunarlar. Maalesef ülkemizde maden suyuna ilgi çok yeterli değil. Halbuki öyle yararları olduğu söyleniyor ki osteoporozdan, cilt güzelliğine, gribe ve pek çok hastalığa karşı.

         Niyazi Ercan 54 yıllık firmayı zirveye taşımış çok değerli bir iş adamıdır. Desteksiz, banka kredisi kullanmadan, öz sermaye ile bugünkü Beypazarı mucizesini yaratmıştır. Dünya markalarının göz diktiği bu güzide tesis Ercan’ın titizliği, çalışkanlığı ve işinin başında olmasıyla çok başarılı işlere imza atmaktadır. Yıllardır yenilikçi bir ruh ile çalışan Niyazi Bey “Yenilenmeyen yenilir” düşüncesiyle sektöründeki tüm yenilikleri takip etmekte ve tesisinde uygulamaktadır. Beypazarı maden suyu işletmesi Ankara’nın Beypazarı İlçesi’nde, etrafında yerleşim alanı olmayan, şehirden 6 km uzaklıkta, doğa ile baş başa ve Avrupa standartları ölçüsünde konuşlandırılmıştır. Bu nedenle toprağa karışıp maden suyunun mineral değerlerine zarar verecek herhangi bir zararlı madde olmadığından üretimini doğadan gelen doğal mineralli su ile sürdürmektedir.

         İnsan sağlığına hizmet eden, tüketicisini sağlıklı içecekler konusunda koruyan ve uyaran bir üretici anlayışına sahip olduğunu ifade eden Niyazi Ercan, yaptığı atılımlarla zirveye bayrağı dikmiştir ve hiç inmeyeceğe benzemektedir. Türkiye pazarındaki hakim yerinden başka 15 ülkeye ihracat yapan böyle değerleri gözbebeğimiz gibi korumak ve alkışlamaktan başka ne yapılabilir ki?

         Başarı, ulaşılacak son durak değil, bitmeyen bir yolculuktur. İyi pazarlar.

 

Yorum Yazın