0Yorum

Uzaklarda Rekora Koşanlar

Çınar ile suyun birlikteliği gizli bir kibre dayanırmış. Çınar yaprağıyla damarlarında gezdirdiği, barındırdığı, süzerek yavaşça yere bıraktığı su damlasından küçük bir teşekkür beklemiş yıllarca. Onun su birikintisine, göle, dereye dönüşmesine tanıklık ederken kendine bir minnet borcu olduğunu düşünürmüş. Su damlası ise hayretle izlermiş çınarı.

Onun gökyüzüne değme çabasına, güçlü gövdesine inat, narin kabuğunu ve kuşlara yuva açan anaç göğsünü seyredermiş bulunduğu yerden. Sağladığı güç ile çınarın büyüyen köklerini izler, görkemini borçlu olduğu damlalara sunacağı şükran anını düşlermiş.

Su ve çınar sessizce beklemişler birbirlerini senelerce... Konuşmadan. Sessiz bir kibir ile. Yıllar geçmiş, yaprak damlaya, damla yaprağa nispet yaparak, birbirlerinden küçük bir teşekkür alma umuduyla…

Toprak takdir bilmez bu ikiliyi izlemiş uzun süre ve güneşe fısıldamış:

“Bir süre konuğumuz ol, süren uzun, ışığın bol, ısın yüksek olsun!”

Güneş anlamış toprağın niyetini. Uzun saatler ve günler boyu kalmış yeryüzünde! Su kurumaya, yapraklar solmaya başlamış. Ne göl mavi suyu besleyecek kök bulmuş, ne yaprak süzecek damla. Su da kurumuş, çınar da. Ağaçta tek bir yaprak kalmış, gölde sadece bir damla! Tek bir yaprak, tek bir damla! Damla yaprağa bakmış ve bırakmış kendini bir umutla. Kök son damlayı çekmiş içine ve yükseltmiş gövdesiyle havaya, güneş yol vermiş yağmura. Yağmur konuk olmuş bu kez çınara.

Çınar bir elin parmakları gibi açılan parmaklarıyla sıkı sıkı tutmuş damlaları ve özenle bırakmış aşağıya. Damla küçük bir gülücük ile teşekkür etmiş çınara. Çınar da yaprağını eğmiş suya.

O gün bugündür, suya düşen her damla, halka halka açarak teşekkür eder yaprağa. Yaprak ise, beş parmak gibi açarak el sallar damlalara.

Su insanlar için yaratılan en büyük nimetlerden biri! Unutma, su gibi özel, su gibi güzel, su gibi faydalı, su gibi lüzumlu ve su gibi bitmez tükenmez olduğunu da unutma. Su gibi sakinleşebileceğin gibi, su gibi de “kıyametler” koparabileceğini unutma.

Şimdi sen “su” olduğunu düşün. Su kadar özel, su kadar faydalı, su gibi güzel, su gibi yararlı, su gibi vazgeçilmez. Ve su gibi hayat kaynağı olduğunu düşün. Ama su gibi yaşatıcı ol; girebilmeyi öğren insanların damarlarına, su gibi “bir küçük bardağın içine” kendini sığdır ki vazgeçilmez ol! Hayat ver dünyaya…

Mehmet Dikmen dünyanın bir ucunda tırnaklarıyla kazıyarak yakaladığı zirvede mutfağımıza can suyu vermektedir.

TRT Türk’te yayınlanan “Dünyanın Türk Şefleri” programı sırasında keşfettiğim ve program yaptığım Mehmet Dikmen, kendisini sürekli geliştiriyor, yeniliyor ve rekor üstüne rekor kırıyor.

TÜRKİYE’Yİ ÇOK İYİ TANITIYOR

Japonya’nın başkenti Tokyo’da isim yapmak çok zor. Dünyanın en önemli mutfaklarından Japon mutfağının temsilcileri Tokyo’da çok iddialı restoranlar yarattı. Londra ve New York’taki pek çok ünlü Japon restoranlarının çıkış merkezi Tokyo. Buradaki Japon şefler Tokyo’dan ayrılmıyorlar ve adeta sanat icra ediyorlar. Bunların arasında zirveye çıkan bir Türk şefi harikalar yaratıyor. Japonya Başbakanı Shinzo Abe, Burgaz Ada Restoran’ın sahibi Mehmet Dikmen’i verdiği davetlere çağırıyor. Mehmet Bey hiç eksilmeyen heyecanıyla Japonlara çok güzel tanıtıyor ülkemizin mutfağını. Başbakan’ın eşi Akie Abe Hanımefendi Mehmet Bey’in kendi eliyle yaptığı yemeklere bayılıyor.

MICHELIN’E ADAY

Michelin yıldızının doğduğu Fransa’dan bile fazla yıldız var Japonya’da. Böyle devlerin arasında Mehmet Dikmen göz dolduruyor. Osmanlı reçetelerini hayata geçirip kendisine hayran bırakıyor herkesi. Benim yemeklerinden her zaman övgüyle bahsettiğim, her Japonya’yı ziyaretimde keyif aldığım üç Michelin yıldızına sahip Sazanka ile aynı sayfada yer alıyor Mehmet Dikmen’in Burgaz Ada Restoranı. Amerikan yıldızlama sistemi Zagat da Michelin’den farklı ve güvenilir bir kuruluş. Zagat, Mehmet Dikmen’in sahibi ve şefi olduğu restoranı Tokyo’nun ikincisi seçti. Müthiş bir başarı! 2014 yılında Japon televizyon kanalı NHK’de yayınlanan programda içlerinde Japonya’da yaşayan ünlü Fransız şeflerin de katıldığı yarışma sonucunda herkesi eleyerek birinci seçildi. Michelin yıldızı alması an meselesi.

SANATÇI RUHU VAR

Zarif eşi Yaku ile tırnaklarını kazıyarak ve hazmederek çıkıyor Mehmet Dikmen başarı merdivenlerini. Kitchengo Hashiru (Koşan Mutfak) yarışmasının birincisi seçilen Mehmet Dikmen, geçen yıl da 52 hafta süren TV’deki şefler yarışmasında birinciliği kaptırmadı. İşini büyük bir aşkla yapan, yüreği Türkiye sevgisiyle dolu olan Mehmet Bey geçtiğimiz hafta kısa bir süreliğine Ankara’ya gelip Trilye’yi ziyaret etti. “Öğrenmenin öğrencisiyim” deyip Osmanlı mutfağı üzerine geniş araştırmalar yapan Dikmen, dünya mutfakları üzerine de çalışmalar yapıyor, sürekli okuyor, geziyor ama işinin başından hiç ayrılmıyor. Restoranı Burgaz Ada’da sadece yemek değil heyecan satıyor. Konuklarını kendi karşılıyor, eşi ile birlikte servis yapıyor, son derece mütevazı bir tavır sergileyerek Japonların gönlünü fethediyor. Dünyaca tanınmış dev firmaların patronları müdavim olmuş Burgaz Ada’ya.

CUMHURBAŞKANI ZİYARET ETTİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Başbakanlığı döneminde 30 kişilik heyetiyle akşam yemeğini Burgaz Ada’da yemişti ve sohbet etmişti Mehmet Dikmen ile.

Japonya’nın küçük bir şehir kasabası Nagano’da 10 yıl restoran işlettikten sonra katıldığı bir yemek yarışmasında milyonların önünde birinci olup, kazandığı parayla metrekare kiraların dünyada en pahalı olduğu semtte Azabujuban’da bir apartmanın ikinci katında Burgaz Ada Restoran’ı kuran Mehmet Dikmen ve eşi Yaku, turizm elçimiz, fahri büyükelçimiz gibi tanıtım yapıyor, yüzümüzü güldürüyor. Onun sevgisi yüzünden Türkiye’yi merak edip gelen binlerce Japon var. Mehmet Dikmen nereye koşuyor? Michelin yıldızına mı? Daha nice rekorlara mı? Onun izlemeye devam edeceğiz. Yolun açık olsun sevgili kardeşim, Türkiye seninle gurur duyuyor.

İnsanlığı yücelten her iş onurlu ve önemlidir ve dört dörtlük yapılmalıdır. Mehmet Dikmen işini beş beşlik yapıyor. İyi pazarlar.

Yorum Yazın