0Yorum

Unutulmaz Ankara Başarıları

1940’lı yıllarda Notre Dame takımının orta saha oyuncusu olan Frank Szymanski bir davada tanık olarak dinlenilmektedir. Hakim sorar: “Bu yıl Notre Dame takımında mı top koşturuyorsunuz?” “Evet efendim.” “Hangi pozisyondasınız?” “Orta sahada oynuyorum efendim.” “Orta sahada ne kadar iyisiniz?” Szymanski yerinde kıpırdadıktan sonra, “Efendim ben Notre Dame’ın şimdiye kadarki en iyi orta saha oyuncusuyum.” Mahkeme salonunda yerini almış olan antrenör Frank Leahy şaşırır. Szymanski hep alçakgönüllü, kendi değerini pek takdir etmeyen bir futbolcudur. Sorgulama bittikten sonra Szymanski’yi bir köşeye çeker ve neden öyle söylediğini sorar. Szymanski kıpkırmızı olmuştur. “Bunu söylemek çok zoruma gitti aslında. Ama kutsal kitap üzerine yemin ettiğimden gerçeği söylemek zorundaydım,” diye yanıt verir. Rauf Birol koşullar ne olursa olsun asla başarılarından bahsetmeyecek, ünü dünyaya yayılan Ankara markasının sahibi olan bir beyefendidir. Kendisini yıllardır tanırım. Daha geçen hafta Trilye’ye saygıdeğer eşi İltekin hanımefendi ile geldiğinde yemeğin sonunda yaptığımız bir söyleşi sırasında yarbay rütbesinde Silahlı Kuvvetler’den emekli olduğunu öğrendim. Henüz görevdeyken ünlü Birka çamaşır suyu fabrikasının temellerini attığını anlattı. 1953 yılında kireç kaymağından çamaşır suyu, tuzdan tuz ruhu üretmek fikriyle yola çıkan Rauf Bey, temizlik piyasasına ilk adımını atmıştır. Yabancı sermayenin büyük boyutlu reklam kampanyasına karşın, ağızdan ağıza dolaşan kalite üstünlüğü, bilinçli tüketici desteği ve makul fiyatıyla yakaladığı başarıyı yarım asırdan fazla bir süredir devam ettirmektedir. Çocukları Cüneyt ve Ömer, babalarının yakaladığı başarıyı daha ileriye götürme çabası içerisinde yoğun faaliyet göstermektedirler.

ZORLUKLARLA YAPILAN ÖĞRENİM

Muğla’da köyünün ilkokulunda başarılı bir öğrenci olan Rauf Birol, ailesinin yanından ayrılıp pansiyona yerleşir ve ortaokulu hem çamaşır hem bulaşık yıkayarak ve yemek yaparak bitirir. Ünlü Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın Bodrum’dan çocukluk arkadaşıdır. Senenin önemli bir bölümünü geçirdiği Bodrum’daki evi Barlar Sokağı’ndadır. Emekli olduktan sonra hiç dinlenmeksizin amansız bir çalışma temposunda bulmuş kendisini Rauf Bey. Babasının kendisine koyduğu kotayı doldurmak için her bakkalın kapısını çalar ve Birka çamaşır sularını satmak istermiş. Kötü bir arabayla akşama kadar dolaşırmış. Meşrutiyet’te bir bakkal onun gayretini görünce dayanamayıp elinde kalan çamaşır sularını satın alırmış. Ama ne yaparmış biliyor musunuz? Dökermiş. Yaşamı boyunca hep pozitif düşünceye yer vermiş kafasında. Hiçbir zaman “Of be!” “Ah be!” dememiş, negatif elektrik yaymamış etrafındakilere. Hep “Oh be!” demiş. Bugünü gün ışığıyla, geleceği hayalleriyle, geçmişi güzel anılarıyla aydınlatarak bugünlere gelmiş Rauf Bey. Birka Kimyevi Maddeler Sanayi ve Ticaret A.Ş.’yi hep zirvede tutan Birol, çevreye oldukça duyarlı bir şahsiyettir. Bu titizliğini yıllardır sürdürürken 1992 yılında Ankara Sanayi Odası Çevre Ödülü’nü almıştır. Doğada parçalanabilir özellikteki bir madde olan “labsa” ile deterjan üretimini Türkiye’de ilk kez Birka yapmıştır. Ayrıca deniz dostu ilk deterjan olan ve Çevre Bakanlığı’nın tekne ve marinalarda kullanımını onayladığı tek ürün Birka Marin’i de üretmiştir. Fabrika sahasında dikili binlerce ağaç ve kimyasal-biyolojik arıtma tesisi ile çevre sorumluluğunu layıkıyla yerine getiren Birka’nın sahibi Rauf Bey doğadaki tüm canlılara ölümsüz bir sevgi ile sarılmaktadır. Uluslararası kalite belgesi veren kuruluşların özellikle de hijyen, kalite yönetimi gibi sistemlerin listelerinde restoran, hastane, okul gibi yerlerde kullanılması gereken temizlik maddeleri arasında Birka’nın isminin geçmesi Ankaralı olarak beni çok gururlandırıyor. Bazıları her şeyi olduğu gibi görür, “Niçin?” diye sorar. Ben hiç var olmamış şeyleri düşünürüm, “Neden olmasın?” diye sorarım. Rauf Bey hiç var olmamış ilkleri gerçekleştiren çok değerli bir iş adamıdır. Ankara’ya ve ülkeye katkıları azımsanmayacak kadar övgüye layıktır. Zorluklarla dolu yaşamı örnek bir başarı öyküsüdür. Zorluklar ne kadar büyük olursa, onların altından kalkmakla erişilecek ihtişam da o derece parlak olur. Usta kaptanlar, maharetlerini ve saygınlıklarını atlatmış oldukları fırtınalarla elde etmişlerdir.

Yorum Yazın