0Yorum

Sessiz Fedakarlar

İtalyanların Astaldi firmasının yetenekli mühendislerinden Roberto Rosseti ve eşi Selbin Hanım, üç yıl önce Ankara Swiss Otel’de dünyanın önde gelen petrol şirketlerinin CEO’larıyla toplantılar yapıyordu. En büyük arzusu grubu Trilye’ye getirip, Türkiye denizlerinin nadide ürünlerini tattırmaktı. Ancak grubun emniyet nedeniyle otelden ayrılmak istemeyişine çok içerlemişti. “Lütfen ikna edin, dünya milletlerinin önemli isimlerini ağırlayalım” demiştim. Ertesi gün grup geldi. Her yemeğin arasında ürünü anlatırken birkaç cümle ile de Ankara’nın dünyanın en güvenli başkenti olduğunu vurguluyordum. İspanya, İngiltere, ABD gibi gelişmiş ülkelerde de terör olayları olduğunu, her ülkenin bu sinsi belaya bulaşabileceğini, dini, imanı, milleti olmadığını, hayatta en tehlikeli silahın ölümü göze almış insan olduğunu anlatıp, unutamayacakları bir gece yaşatmıştım.

22 Mayıs 2007’yi hafızalarımızdan henüz silemedik. Ulus’taki Anafartalar Çarşısı önünde patlayan kalleş bomba, canlarımızı alıp içimize büyük bir kor düşürmüştü. Terörün dünyayı tehdit ettiği dönemde, Türkiye de “potansiyel hedefler”den biriydi. Ama bu potansiyeli Ankara’da eriten, daha pek çok önemli faciaları “Ah! Vah! Keşke” yakınmaları olmadan önleyen Polis Teşkilatı’nın başı Ercüment Yılmaz’a Ankara’da yaşayanlar olarak ne kadar teşekkür etsek azdır. Hele Kurtuluş’taki otoparkta yakalanan TNT’nin patlamış olmasını düşünmek bile insanın uykularını kaçırmaya yeter. Teröristin oyununu her zaman boşa çıkaran Yılmaz, sürpriz faktörünü kullanma avantajına sahip olan terörle amansız bir mücadele etti.

ONURLU MESLEK

Gençlik yıllarımdan beri özveri mesleği olan askerlik dışında iki mesleğin mensuplarına karşı özel bir sempati ile yaklaşmışımdır. Bu mesleklerden birisi öğretmenlik, diğeri polisliktir. Okuldan mezun olup Anadolu’nun ücra bir yerine ya da İstanbul-Ankara gibi metropollere kura çekip giden, sudan çıkmış balık gibi lojman bulamayıp kiralık ev peşinde koşarak hayat mücadelesine başlayan, üç vasıta değiştirdikten sonra çalıştığı iş yerine gidebilen bu meslek grupları gerçekten fedakar insanlardan oluşur. 3-4 yılda bir kez gördükleri tayinlerde yaşadıkları nakliye çilesi, yangın geçirmiş gibi eşyalarında zayiatler yaratmaktadır. Çok meşakkatli bir mesleği severek yapan, günün her saati ölümü göze alarak görev ifa eden, huzuru bozmak isteyen tinerci, gangster ve pek çok suça meyilli insanlarla mücadele eden, günün önemli bir bölümünü mesaide geçirip tekrar uzun bir yolculuktan sonra evine gidip ailesiyle ilgilenme imkanı bulabilen, hakikaten saygı duyulacak insanlardır polisler. Kimi zaman onlara kızarız, tartışırız ama hiç onların ne sıkıntılarla görevlerini yaptıklarını düşünmeyiz. Başımıza ne zaman bir şey gelse onların şevkatine sığınırız.

HUZURLU ANKARA

İstanbul’u özlediklerini sık sık dile getiren Ankaralılar, her İstanbul’a gidişlerinde bir an önce Ankara’ya dönmek isterler. İstanbul’un trafiği, keşmekeşliği yorar insanları. Ankara’da trafik sıkışır ama akar. Ankara’da ufak tefek olaylar olur ama yapanın yanına kalmaz. Failleri hemen yakalanır. Ankara emniyetli, huzurlu bir şehirdir.

Ercüment Yılmaz, uzun yıllardır Ankara’da bize güven ortamını sağlayan teşkilatın baş mimarıdır. Adeta Ankara’nın denge unsurudur. Bir orkestra şefi gibi Ankara Emniyeti’ni parmaklarıyla, sevgi ve saygıya dayanan ilişki içerisinde yönetmiştir. O kadar zor bir iştir ki Ankara’da bu görevi yürütmek, dengeleri tam bir tahterevalli inceliğiyle sağlamak. Başbakanlık, TBMM, Genelkurmay Başkanlığı, Bakanlıklar, yüzlerce milletvekili, bürokrat, yabancı diplomatlar hepsi Ankara’da ikamet etmektedir. Görevi, tarafsızlıkla, hiç kimseyi incitmeden, üzmeden ve de hiç uyumadan yürütmek çok özel bir yetenek, donanım ister. Uhdesinde bu özellikleri bulunduran çok nadir yöneticilerden birisidir Ercüment Yılmaz. Hep merak etmişimdir bu beyefendi ne zaman uyur diye. Çünkü onun telefonu sabah 03:00’te, 04:00’te hep açıktır. Derdi olan herkese deva olmaya çalışan Yılmaz, yıllardır hiç kimseyi kırmadan, yüzünü bile ekşitmeden sevgi dolu yüreğiyle koşturmuştur. Emniyet teşkilatından Aslı Uyar ile hayatını birleştiren Özel Kalem Müdürü Sunay Balıkkaya, kendisine en büyük desteği verenlerden birisidir. Asayiş Şube Müdürü’nden, Trafik Şubesi’ne kadar takımdaki herkesin Ankara’nın huzurlu ve düzenli bir kent olmasında rolü büyüktür. “Herkesin polisi kendi vicdanıdır, polis ancak vicdanı olmayanların karşısındadır” sözünü sık sık duyarız. Vicdansızların hızla çoğaldığı bir toplumda polislik mesleğinin önemini anlamak gerekir.

Herbert N. Casson diyor ki: “Eğer ben genç bir adama tek nasihat verecek olsaydım şunu söylerdim: Git, ömrün oldukça zorluklarla ve sorumluluklarla dolu bir hayat yaşa. Çünkü bunlarsız hayat taşımaya değmeyen bir yüktür.” Güçlükler başarının değerini artıran süslerdir. Kaptanın karşılaştığı fırtınalara değil, gemiyi limana getirip getirmediğine bakılır.

Ercüment Bey, yıllardır Ankara’yı çalkantısız, dalgasız, güvenilir bir limanda barındırdı. İzmir limanından da bizi gözetleyecek, kendisini özletecektir.

Yorum Yazın