0Yorum

Pastanın Üç Silahşörü

Fransızların çok övündükleri kuruvasanın (croissant) Türkler sayesinde ortaya çıktığını biliyor muydunuz? Bakın nasıl olmuş? Osmanlı orduları ikinci kez Viyana önlerine gelir. Kuşatma uzadıkça uzar, Viyanalıların direnci kırılır. Kente girmek için türlü yollar deneyen Türkler son çare olarak lağımcı denilen tünel kazıcıların açtığı tünelleri kullanıp kente girmeyi deneyeceklerdir. Sonunda beklenen gün gelmiş, mışıl mışıl uykusunda olan düşmana, direnişin de verdiği yorgunluktan bezmiş olduğu hesaba katılarak beklemedikleri anda baskın şeklinde bir hücum planlanmış. O saatlerde uyanık olan, sadece ekmekçiler ve fırıncılardır. Lağımcıların açtığı tünellerden ilki bu ekmek fırınlarından birisinin ortasına çıkmaktadır. Tünelin ağzındaki son toprak atılıp Türk askerleri hamur yoğuranların karşısına çıkınca ilk şaşkınlığı atlatan ekmekçiler alarm verirler ve uyumakta olan tüm kenti uyararak yeniden direnişe geçip Türkleri püskürtürler.

Osmanlı ordusu için talihsiz olan bu gecede gökyüzündeki ay hilal şeklinde olduğu için Viyanalı ekmekçiler o günün anısına yarım ay şeklinde ay çöreği yapmaya başlarlar. Tünelden çıkan Türk askerlerinin başındaki miğferlerin üstünde ve Osmanlı bayrağında da hilal olduğu için çörekler hilale benzetilir ve yarım ay anlamına gelen kuruvasan ( croissant ) adını alır. Üç yüz yıldan beri Avrupalıların kahvaltılarında kahvenin yanından eksik olmayan, peynirlisinden reçellisine ve çikolatasına kadar pek çok çeşidi olan bu çöreğin öyküsü böyle. Türkler karşısında kazanılan zaferi simgelediği düşüncesiyle her sabah, zengin yoksul demeden, her Avusturyalının kuruvasan yemesi gelenek haline gelmiştir.

KRİZİN SÖNDÜRDÜĞÜ SOKAK

2001 yılında krizin yarattığı etki Ankara’nın ünlü Filistin sokağını terkedilmiş bir yer havasına sokmuştu. Akşamları erkenden ışıklar söner, restoranlar 2-3 ayda bir el değiştirirdi. Ama bir yer vardı ki gece gündüz, 24 saat çalışıyordu. Sabah gün ışığı çıkmadan dumanı tütüyor ve yoldan geçenleri imrendiren çörek kokuları sokağı kaplıyordu. Bu mekanda pastanın üç silahşörü kardeşler çalışıyordu, rüzgara karşı direnircesine. Aydın; kalenin içerden veya dışardan fethedilmesine asla izin vermeyecek kadar uyanık ve yetenekli bir pasta ustasıdır. Yenilikleri takip eder, Avrupa’daki fuarları izler ve kent kent dolaşır. Diğer kardeş Doğan; muhasebe işlerinde son derece vakur ve konusuna hakim bir biçimde çalışır. Sempatik görüşü, alaburus traşı ile tüm Ankara’nın pasta tadında halkla ilişkiler uzmanı Ergun Kırmaç yoldan geçenin, taa uzaklardakilerin gönlündedir. O insanlara ilk öğrenilmesi gereken dilin tatlı dil olmasını dikte eden bir yapıdadır. Ünlü Palet pastanesindeki bu üç pasta silahşörünün azimkar mücadelesi Filistin sokağını yeniden canlandırmıştır. Hayatınızda inandığınız ya da düşlediğiniz şeyler varsa hiç gecikmeyin, hemen başlayın. Cesaretin dehası, kudreti ve büyüsü mutlaka sizi bir yerlere getirecektir.

 

Yorum Yazın