0Yorum

Lezzetin Zirvesini Yakalayanlar

Zengin olmayı hedefleyen genç bir üniversite öğrencisi bu konuda kitap yazmış bir yazara gider ve kendisine zengin olmanın yollarını öğretip öğretemeyeceğini sorar.

Yazar, delikanlıya bunu öğretebileceğini söyler ve ona şu öğütleri verir: “Bir konuda hedefine odaklanırsan dikkatin o hedefte toplanır ve sonuca ulaşırsın. Hayatını hedef belirlemeden geçirirsen hayatın kararsızlık ve sıkıntıyla dolu geçer. Çünkü o zaman senin için her şey zaman geçirici ve oyalayıcı olmaktan başka bir anlam ifade etmez. Ayrıca çeşitli zorluklar karşısında dayanma gücü bulamazsın. Hedefin yoksa sahip olduğun potansiyelin hiçbir anlamı yoktur. Barajı olmayan bir akarsuyun suları faydasızca akıp gider. Eğer hayatının efendisi olmak istiyorsan hedeflerinin bir listesini yap, bunları bir kağıda dök, hatta hayallerinin rengarenk resimlerini çiz.”

Delikanlı, yazarı dikkatle dinler ve ona şu cevabı verir: “Hocam bu söyledikleriniz çok güzel ama hedeflerimi kağıda yazmanın benim için hiçbir anlam yok. Benim hedeflerim yıllardır aklımda ve sürekli olarak bunları düşünüyorum,” der. Yazarın ısrarlarına rağmen delikanlı hedeflerini yazmaya yanaşmaz.

“Peki” der yazar delikanlıya, “Seni şu yandaki odaya alalım”. Delikanlı yandaki odaya girer ve kapı arkasından kapanır. Odada bir bilgisayar vardır ve ekrandan şöyle bir yazı geçmektedir: “Bu oda bir dakika sonra infilak edecek!”

Delikanlı bu yazıyı görünce paniğe kapılır ve hemen kapıya yönelir, ancak kapı kapalıdır ve bağırmaya başlar. Sesini kimseye duyuramayınca kapıyı tekmeler. Bu sırada ekrandan geri sayım başlamıştır. “59, 58, 57…” Delikanlının paniği iyiden iyiye artmıştır. Kapı açılmayınca pencerelere doğru koşar, ancak pencerelerde demir parmaklıklar vardır. Bu arada saniyeler “30, 29, 28…” diye geriye doğru ilerlemektedir. Tekrar kapıya yönelir, bütün gücüyle kapıyı yumruklamaya ve avazı çıktığı kadar “İmdat” diye bağırmaya başlar. Geri sayım sürmektedir, “10, 9, 8…” O sırada kapı açılır ve yazar içeri girer: “Ne oldu evladım, ne bu panik?” diye sorar. “Derhal buradan kaçalım! Biraz sonra burası infilak edecek!” diye bağırır delikanlı. Yazar gayet sakin bir şekilde “Hayır, öyle bir şey yok, nereden çıkardın bunu?” diye sorar. Delikanlı şaşkın bir şekilde bilgisayar ekranını gösterir, “Ama orada öyle yazıyordu” der. “Öyle mi?” der yazar, “Yazı demek bu kadar önemli. Öyleyse hadi gel, hedeflerimizi yazmaya başlayalım.”

Adil Güloğlu, hedeflerini yarım asır önce yazmış çok sabırlı, çalışkan ve idealist bir iş adamıdır. Güloğlu, yaşamını çalışmaya, ailesine ve Gaziantep mutfağının tanıtımına adamış özel bir insandır. Henüz yedi yaşındayken babasının yanına gelip giderken yapılan her faaliyeti merak etmiş ve o günden beri içine girdiği lezzet serüveninden hiçbir zaman kopamamıştır.

MALTEPE’DE ZORLU YILLAR

Adil Güloğlu tanıdığım en inançlı, mücadeleci insanlardandır. Genelkurmay Başkanlığı’na atandığım ilk yılda Ankara’da lezzet arayışına çıkmıştım. Konu güzel yemek olunca kilometrelerce yürürüm, binlerce mil uçak yolculuğu yaparım. Nirvana’ya ulaşınca tüm yorgunluğum bitiverir. O yıllarda Ankara’nın ilk metro inşaatı Maltepe’nin kazılmasıyla başlamıştı. Dolayısıyla Maltepe’ye arabamla gidemiyordum. Lojmanım zaten Saraçoğlu’ndaydı. Ama kazıdan dolayı kış aylarında Maltepe çamur içindeydi, yazın da toz duman. Pek çok dükkan uzun yıllar süren bu inşaatın getirdiği tahribata dayanamayıp iflas etti. Ama Adil Bey, yıllarca dayandı. O çamurlu yollardan akın akın insan Adil Güloğlu’nun lezzeti için mekanına gidiyordu. Ankara’nın her semtinden insanlar günün her saatinde güler yüzle patronların karşılandığı ve güler yüzle yeniden uğurlandığı mekanı dolduruyordu.

PATRON MÜŞTERİDİR

Adil Güloğlu, 1964 yılında amcasından devraldığı mekanını yarım asırdır başarıyla yürütüyor. İşin mutfağından gelen Güloğlu, başöğretmen olarak çalışanlarını yetiştirmede öncülük ediyor.

Mekanın lezzeti kadar Adil Bey’in, oğulları Ahmet Suat ve Ümit Mehmet’in, kızı Kübra’nın ve personelin konuklara yakın ilgisi de insanları çekim merkezine iten konulardan biridir. Adil Bey hiçbir zaman kendisini patron olarak görmez, “Benim patronum her zaman müşteridir,” der.

AKTİF BİR YARADILIŞ

Adil Güloğlu’nun uzun yıllardır var olmasının nedeni sadık bir müşteri kitlesinin oluşudur. Ünlü hukukçu Avukat Teoman Seyithanoğlu ve eşi Kadriye Hanım, damaklarına çok güvendiğim insanlardır. Üstelik dünyaca ünlü gurme derneği Chaine des Rotisseurs üyesidirler. Ne zaman kebap konusu açılsa Adil Güloğlu dillerinden düşmez.

Memleketini çok seven Adil Bey, Gaziantepliler Derneği Başkanı’dır. Bu çok özel lezzet durağının yaratıcısı Güloğlu, Gaziantep’i ve mutfağını tanıtmak için cansiperane bir çaba sarf etmektedir.

ÇAYYOLU’NUN BASKISI

Uzak olduğu için Güloğlu’nun lezzetlerinden mahrum kalmak istemeyen lezzet düşkünü insanlar Adil Bey’e yıllardır baskı yapıyorlardı. Sonunda baskıya dayanamayıp Çayyolu’na şube açtı ve kağıt inceliğinde lahmacunuyla birden bire gündeme oturuverdi. Özellikle Türkiye’de sarımsaklı lahmacunu ilk o yaptı.

Çok titiz bir insan olan Adil Bey, kebaplarına da sevgi katıyor. Etleri seçerek alıyor. Erkek koyun kullanıyor. Makinede kıyma çekmiyor. Hep zırh kullanıyor, bıçak kıyması yapıyor. Hayvanın döş kısmını da zırhta çekip lezzete lezzet katıyor. İnovasyona çok önem veriyor. Sürekli yenilik yapıyor. Ayva kebabı da bunlardan biri.

Doğal kahvaltıları ile de kahvaltı konusuna damga vuran Güloğlu, tatlı rüyalar gördürüyor insana. İnanın daha künefeden bahsetmedim. Yıllardır yurt dışına giderken hediye olarak yaptırdığım kuru baklava ve havuç dilimi lezzette tavan yaptıran ürünler.

Geldiği günden beri Çayyolu’nda ilgi odağı olan Güloğlu Ankara’nın yarım asır önce keşfettiği, burnumuzun dibinde yanı başımızda bir markamız. Torunlara devredilecek ve yüzyıllarca devam edecek klasik olma yolunda bir mekan Güloğlu.

Yolu açık olsun, yüzündeki tatlı tebessüm hiç eksik olmasın Adil Bey’in.

Bilinmeyen öyle güzel yönleri var ki Adil Bey’in. Sosyal sorumluk projelerinde, insanlara yardım etme konusunda adeta yarışır. Ama tarzını ve mütevazılığı hiç bozmaz.

Herkesten daha iyi yapabileceğimiz birçok şey vardır. Başarılı kişi herkesten daha iyi yapabileceği şeyleri yapan kişidir. İyi pazarlar.

Yorum Yazın