1Yorum

Kapadokya’dan Kuzey Afrika’ya

Baba oğul ünlü bir sirk için bilet kuyruğunda beklemeye başlarlar. Sonunda bilet gişesiyle aralarında tek bir aile kalır. Bu aile genç çocuğu çok etkiler. Aile fertlerinden sekiz tanesi on iki yaşın altında çocuklardır. Çok varlıklı olmadıkları her hallerinden bellidir. Üzerlerindeki giysiler sıradan ama çok temizdir. Çocukların tümü babalarının arkasında ikişerli sıra olmuş, el ele ve terbiyeli bir şekilde sıranın kendilerine gelmesini beklemektedirler. Neşe içinde biraz sonra görecekleri değişik şeyleri, palyaçoları, filleri konuşmaktadırlar. Daha önce sirke hiç gitmedikleri konuşmalarından belli olmaktadır.

O gece hiç kuşkusuz yaşamlarının çok önemli bir gecesi olacaktır. Anneyle baba el ele tutuşmuş ve gururla çocuklarının önlerinde durmaktaydılar.

Gişedeki memur, babaya kaç bilet istediklerini sorar. Baba gururla “İki tane eşimle kendim, sekiz tane de çocuklarım için bilet istiyorum,” diye yanıtlar memuru. Gişe memuru biletlerin bedelini söyleyince annenin eli, babanın elinden ayrılır ve başı öne düşer. Babanın dudakları titremeye başlar ve gişeye biraz daha yaklaşarak “Ne kadar dediniz?” diye sorar. Gişe memuru biletlerin bedelini yineler. Adamın o kadar parası yoktur.

Şimdi nasıl dönüp çocuklarına onları sirke götürecek kadar parası olmadığını söyleyecektir? Sıranın arkasında bekleyen genç çocuğun babası durumu fark edince elini cebine sokar ve 20 dolar çıkartır, çaktırmadan yere düşürür. Üstelik çok varlıklı bir aile değillerdir. Baba yere eğilir, parayı yerden alır adamın omzuna dokunur ve ona “Affedersiniz bu para cebinizden düştü” der. Adam olan biteni anlar. Dilenmiyordur ama çok çaresizdir. Utanç duyduğu ve çok üzüldüğü bu durum karşısında yapılan yardımı minnetle karşılar. Adamın gözlerinin içine bakar, eli iki elinin arasındaki 20 doları alır. Dudakları titrerken “Teşekkür ederim bayım. Bu yaptığınızın benim ve ailem için önemi çok büyük” der.

Baba oğul ise arabalarına binip evlerine dönerler. O gece sirke gidemezler ama onlar için bunun hiçbir önemi yoktur.

Zafer Tankal Türkiye’nin yetiştirdiği çok değerli işadamlarından birisidir. İnsanların yakınen tanınması seyahatlerde belli olurmuş. Kendisiyle birkaç kez seyahatte beraber olunca hiçbir atasözünün boşuna yazılmadığını bir kez daha anladım. İnsanlara iyilikte bulunmak için büyük çaba sarfeden, yardıma koşan, insanlara pozitif enerji yayan yapısı onu farklı kılmaktadır. Zarif eşi Ceyda Hanım ve oğulları Sarpcan’da da aynı özellik mevcuttur.

Tankal ailesinin başarıları çok eski yıllara dayanır. Hiçbir şeyin tesadüf olmadığını dikte ettirircesine zorlu mücadeleler verilerek ağabey Mustafa Kemal Tankal ile 1976 yılında şahıs firması olarak müteahhitlik ve mühendislik işlerine başlarlar. 1983 yılında Kur İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin kurulmasıyla faaliyetlerine devam ederler. Engin deneyimler onları kısa sürede birçok özel ve resmi projelerde aranan firma konumuna getirir. Ana faaliyet alanı inşaat olan şirket madencilik ve turizm ile de ilgilenmektedir.

MEMLEKETİNE VEFA BORCU

Atom Enerjisi Kurumu Başkanlığı ve MTA binasından Rize Devlet Hastanesine kadar pek çok muhteşem binayı ülkemize kazandıran Kur İnşaat, Kızılay semtindeki Kızılay binasının kaba inşaatını da yapmıştır.

Kendi memleketinde de turizm işlerine girişen Tankal ailesi Kapadokya’nın en ünlü ve görkemli oteli Peri Tower Oteli’nin de sahibidir. Sanatkar ruhlu Zafer Bey, çok güzel enstrüman çalmaktadır. 40 yılı aşkın süredir çizgisini bozmadan modern çağın gerekliliklerini yerine getiren Kur İnşaat, büyük ağabey Kemal Tankal’ın Yönetim Kurulu Başkanlığında, Ruhi ve Zafer Beylerin özverili ve omuz omuza çalışmalarıyla yurtdışında da en çok tercih edilen firmalar arasında yer almaktadır. Özellikle son yıllarda Cezayir’de almış olduğu işlerde kendilerinden övgüyle bahsettirmektedirler. Üç kardeşin disiplin, şevk ve özveri ile yarattıkları başarı öyküsü ders kitaplarına geçecek kadar önemlidir.

Kaliteli hizmet yukarıdan aşağıya doğru gelişen bir olgudur. Ya yukarıdan başlar ya da hiç başlamaz. İyi bir yönetici ise sıradan insanları sıra dışı işler yapar hale getirir. İyi pazarlar.

Yorum Yazın