0Yorum

Kabına Sığmayan Gençlerin Başarıları

          Kansas’ta aynı okulda çalışan iki kardeş her sabah okuldaki sobayı yakmak için görevlendirilmişti. Soğuk bir günün sabahıydı, kalorifersiz okulda kardeşler sobayı temizlediler ve odunla doldurdular.

         Birisi bir şişe gazı odunların üstüne döktü ve ateşe verdi. Öyle büyük bir patlama oldu ki eski bina sallandı. Patlama sırasında büyük kardeş öldü, ötekinin de bacakları feci biçimde yandı. Daha sonra şişeye yanlışlıkla benzin doldurulduğu ortaya çıktı.

         Yaralanan çocuğu tedavi eden doktor, çocuğun bacaklarını kesmenin daha doğru olacağını söyledi. Anne ve babası yıkılmıştı. Zaten bir oğullarını yitirmişlerdi, şimdi de öteki oğulları bacaklarını kaybedecekti. Ama her ikisi de inançlarını kaybetmemişlerdi. Doktora kesme işlemini ertelemesini rica ettiler. Doktor kabul etti. Anne ve babası çocuklarının bacaklarının iyileşmesi için dua ediyor ve her gün doktordan kesmeyi bir gün daha ertelemesini istiyorlardı.

         Bu, iki ay boyunca sürdü. Doktorla her gün tartışıyorlardı. Bu arada çocuklarını bir gün tekrar yürüyebileceğine inandırıyorlardı. Çocuğun bacakları kesilmedi ama sargılar açıldığında, sağ bacağının diğerinden 6 cm kadar daha kısa olduğu ortaya çıktı. Sol ayağındaki parmaklar da neredeyse yoktu ama çocuk yine de kararlıydı. Acılar içinde kıvranmasına rağmen her gün egzersiz yaptı ve sonunda bir, iki adım atmayı başardı. Bu genç adam daha sonra koltuk değneklerinden kurtuldu ve yürümeye, sonra da koşmaya başladı.

         Genç adam koştu ve koştu. Neredeyse kesilmek üzere olan bacaklar ona bir dünya rekoru bile kazandırdı. Bu genç adam Glenn Cunningham’dı. “Dünyanın en hızlı insanı” olarak tanınan gence Madison Square Garden’da “Yüzyılın Sporcusu” unvanı verildi.

         Nisan ayının gelmesiyle birlikte doğa uyandı, birbirinden güzel otlar fışkırdı ve tekrar Alaçatı Ot Festivali’ndeki ot yemekleri yarışmasına jüri olarak davet edildik. Bu yıl çıta geçen yıla göre yükselmişti. Hiçbir zaman emek karşılıksız kalmıyor. Önümüzdeki yıllarda daha da iyi olacağına inanıyorum.

         Çeşme’den döndükten iki gün sonra Türkiye’de ve dünyada yükselen trendini sürdüren değerli iş adamı dostum İbrahim Çeçen bir arkadaşıyla öğle yemeğine Trilye’ye geldi. Sohbet ederken telefonu çaldı ve birdenbire yüzünde mutluluk gülücükleri oluştu. Oğlu Salih arıyordu: “Baba ödül aldık”. Türkiye’nin en saygın mimarlık merkezlerinden biri olan Arkitera tarafından düzenlenen “Gayrimenkul Ödülleri 2011” yarışmasında IC Çeşme Marina’ya “karma kullanım” kategorisinde birincilik ödülü verildiğini babasına duyurduğunda İbrahim Bey ile göz göze geldik, parıldayan gözler adeta dolmuştu.

         Yüreğini ve iradesinin gücünü son damlasına kadar kullanan Salih Çeçen, İçtaş İnşaat’ın genç yöneticisidir. İbrahim Çeçen’in birbirinden başarılı diğer oğulları Murat, Fırat ve Serhat gibi üstlendiği görevi mükemmel yapma özelliğine sahiptir. Mütevazılığı ile dikkat çeken Çeçen’le ne zaman sohbet etsem Türkiye’nin geleceği ile ilgili çok umutlanırım. “Çölün ortasında bir şehir kurulup dünyaya pazarlanıyorsa, yirmi tane Dubai İstanbul’dan çıkar” deyip Türkiye’nin hızla büyüyen bir ülke olduğuna sık sık dikkat çeken Salih Çeçen, titiz çalışmaları ve vakur davranışları ile hep örnek gösterdiğim bir gençtir.

         IC-CN ortaklığı ile Ege’nin en güzel ve kendine özgü beldelerinden Çeşme’nin merkezindeki tarihi Çeşme kalesinin önünde yer alan marinayla bölge gerçekten yeni bir soluk aldı.

         Nisan ayının ilk günleri ve yağışlı bir hava olmasına rağmen ellerinde valizlerle gelen pek çok yabancı sezonu açmaya başlıyorlardı. Teknelerine yerleşen yabancıların bir kısmı da marinadaki 6 odalık muhteşem butik otelde kalıyordu. Denizin üzerindeki tek oda yıl boyunca dolu. Özenle döşenmiş otel odaları tam bir zevk abidesi. Ünlü markaların da konuşlandığı marina klasik Ege mimarisine sadık kalınarak yapılmış. Peyzaj düzenlemesi, anıt zeytin ağaçlarının görkemi henüz inşaat halindeyken gezdiğimde Salih Bey’in heyecanını yansıtıyordu. Denizde 400, karada 100 tekne kapasiteli ve 60 metre uzunluğa kadar olan teknelere hizmet verebilecek nitelikteki marina, uluslararası arenada adından söz ettirmeye başladı bile.

         Babası İbrahim Çeçen’in yolunda yürüyen, heyecanı çok uzun yıllar azalmayacak, idealist zevklerini sanata dönüştürebilen Salih Çeçen ile sadece babasının değil ülke olarak hepimizin gururlanması gerek. Hiçbir miras doğruluk, çalışkanlık ve başarı kadar zengin olamaz. İyi pazarlar.  

Yorum Yazın