0Yorum

İzmir'den Dünya'ya Uzanan Başarı

Duvardaki çatlaktan bakan fare, çiftlik sahibi ile karısının bir paket açtıklarını gördü. “İçinde yiyecek mi var?” derken, bir baktı ki fare kapanı!!!

Hemen bahçeye koşup alarm verdi: “Evde kapan var! Evde kapan var!”

Tavuk gıdaklayıp, kafayı kaldırdı ve “Bay fare, bu sizin için ciddi bir sorun olsa da beni ilgilendiren bir tarafı yok ne yazık ki!”

Fare dönüp bu sefer koyuna; “Evde kapan var! Evde kapan var!” dedi. Koyun konuyla ilgilendi ama kendi hesabına “Üzgünüm bay fare, vah vah emin ol senin için dua edeceğim” dedi.

Fare bu kez öküze yöneldi: “Evde kapan var!” diye bağırdı nefes nefese. Öküz: “Vah bay fare, senin için üzüldüm ama burnumu sokacağım bir şey değil!” dedi.

Farenin başını eğip gitmekten başka çaresi kalmamıştı. Yalnızlık ve terk edilmişlik hisleri içinde fare kapanı ile artık tek başına başa çıkmaya çalışacaktı!

O akşam evde alışılmamış bir ses duyuldu. Sanki bir kapan avının üzerine kapanmıştı.

Sese koşan çiftçinin karısı, karanlıkta kapana zehirli bir yılanın kuyruğunu kaptırdığını görmemiş, yılan da kadını ısırmıştı. Çiftçi karısını hemen hastaneye götürdü, karısı eve ateşli ve hasta olarak döndü.

Ateşli insana ne verilir? Sıcacık bir tavuk çorbası! Tavuk hemen kesilmiş ve acilen pişirilmiş!

Ama kadın hala iyileşmiyormuş. Eş, dost, ahbap gelince ziyaretine, çiftçi de sofraya koyunu çıkarmak zorunda kalmış!

Ama çiftçinin karısı iyileşmemiş, ölmüş! Aman ne kalabalık gelmiş cenazeye, ne kalabalık!

Bu sefer de konukları doyurmak için kesilen öküz olmuş. Fareye de olanı biteni deliğinin ardından izlemek kalmış.

Kerim Başterzi, hayat denen yolculukta birlikte yol alma düşüncesiyle yürüyen, istihdamı seven, ülkesinin dünyanın her yerinde varlığının hissedilmesini arzulayan çok değerli bir işadamıdır.

YENİLİKÇİ İNSAN

Kerim Başterzi’yi yıllar önce tanıdım. Turizm Bakanlığı eski Müsteşar Yardımcısı Erol Özüdoğru bir akşam kendisini Trilye’ye getirmişti. Kısa bir sohbet edince kendisine hayran kaldım. Düşünceleri, vizyonu, ekip ruhuna verdiği önem, paylaşmayı sevmesi ve yenilikçi olması çok önemliydi benim için. İçindeki heyecanlı çocuk çok çabuk büyüyeceğe benziyordu.

HAVAALANLARINDA SANDALYE

Sonraları yurtiçi ve yurtdışı seyahatlerine giden herkeste bir merak oluştu. Havaalanlarında kocaman bir sandalye konumlanmıştı. Merak eden siteye girip öğreniyordu Kerim Bey’in neler yaptığını. Bir hafta sonu Çeşme’ye giderken ziyaret etmeyi kafama koymuştum. İzmir’deki kurduğu tesis tüylerimi diken diken etmişti ve o yıllarda iki hamle sonrasında neler olabileceğini görebiliyordum.

MEYDAN OKUYAN MARKA

Sektörün dışından gelip kısa sürede bu kadar büyük başarıyı yakalayan Kerim Bey’in vizyonuna hayran kalmamak mümkün değil. Kazandığı her kuruşu işine yatıran, çok çalışan, fuarları sürekli gezen, stand açan ve tüm dünyanın dikkatlerini üzerine çeken Kerim Bey ülkemiz için gerçekten gurur kaynağıdır. Fabrikasında robotların sandalye yaptığı, müşterilerine çok uzun süre garanti verdiği ürünleriyle dünyanın tek sandalyecisi olma yolunda Kerim Başterzi.

PUTİN’İN SARAYINDAN KÜLLİYE’YE

“Ne yaparsan yap, en iyisini yap” felsefesi ile çalışan Başterzi, bilinirliğinin artması için yapmış olduğu reklam çalışmalarının her zaman karşılığını bulduğunu söylemektedir. Sosyal bilimlere son derece inanan, yaptığı işlerde üretim kadar satış ve pazarlamanın çok önemli olduğunu her fırsatta dile getiren Başterzi’nin bu konuda kitaplara konu olacak yaratıcı görüş ve uygulamaları var. Kalitem var, reklamım da var deyip agresif bir pazarlama stratejisini tercih eden Kerim Bey’in bu özel ürünleri Putin’in yardımcısı ve özel kaleminin ilgisini çekince Moskova’ya siparişler geçilir hemen. Türkmenbaşı Saparmurat Atayeviç’in teknesinden, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne kadar her yerde var Sandalyeci’nin ürünleri.

Markasıyla dünyaya meydan okuyan, idealist işadamı Başterzi pek çok ülkeye ihracat yapıyor. Almanya, Rusya, İzlanda, Gürcistan, Ukrayna, Suudi Arabistan, İsrail ve Yunanistan’da direkt tüketiciye ulaştıklarını söyleyen Kerim Bey, Türkiye’de de pek çok ünlü mekanda sandalye ve masalarının kullanıldığından çok mutlu olduğunu anlatmaktadır.

LONDRA’DA SANDALYECİ

Oxford’da yürürken önünden geçtiği binada kendi sandalyelerinin kullanıldığını görmek, Şikago’nun ünlü bir restoranında kullanılan masa ve sandalyelerin kendisine ait olduğunu fark etmek çok mutlu ediyor Kerim Bey’i.

Tırnaklarıyla başarı merdivenlerini ağır adımlarla sağlam basarak çıkan Kerim Bey, sıfırdan değil eksiden, yani borçlarla başladı ticaret hayatına. İnandığı konuda cesur oldu, doğru olanı yaptı. 2001 yılında endüstriyel mutfak işi yaparken sıkıntıya düşen Kerim Bey, Sandalyeci tabelasını astıktan sonra hayatının değiştiğini söylemektedir.

Küçücük bir dükkanda başka bir sandalye üreticisinin ürünlerini satarak başladığı sandalye serüveninde dünyanın sandalye imparatoru olan, girişimcilik ruhunun ne olduğunu herkese ispatlayan Kerim Başterzi ile İzmirlilerin övünmesi yeterli olmaz. O, artık ülkemize mal olmuş, Türkiye markasını tüm dünyaya satan, bir Türk’ün neler yapabileceğini, sadece zorun değil, imkansızın nasıl başarılacağını herkese dikte ettiren çok özel bir başarı öyküsünün mimarıdır.

Dubai’de de kısa sürede isim yapan Kerim Bey, Arap ve Rusların da ürünlerine çok güvendiğini, gece gündüz çalışarak siparişleri yerine getirmeye çalıştığını, kardeşleri Hasan Başterzi ve Şeyma Karamanoğlu’nun da kendisine çok büyük destek olduğunu, başarının sırrının iyi bir ekiple çalışmaktan geçtiğini söylemektedir. Ekibindeki diğer önemli bir isim Ayşen Ayşin Tekgül’dür. Kerim Başterzi, tanıdığım en yaratıcı, yenilikçi ve çalışkan insanlardan birisidir.

Girişimde bulunan kişi ile bulunmayan arasındaki fark, aynen gece gündüz arasındaki fark gibidir. İyi pazarlar.

 

Yorum Yazın