0Yorum

Hizmet Aşkı Başkadır

Dünyanın en başarılı ressamlarından biri sayılıyordu ama içinde tuhaf bir sezgi, yıllar sonra anımsamasını sağlayacak en önemli yapıtını henüz yapmadığını söylüyordu. Karar verdi, “en güzel şey”in resmini yapacaktı. Günlerce düşünmesine karşın, kafasında tam olarak neyin resmini yapacağına ilişkin bir düşünce oluşmuyordu. Aradığını bulmak için dalgın dalgın yürüdüğü bir yolda karşısına çıkan yaşlı adama sordu:

“Dünyanın en güzel şeyinin resmini yapmak istiyorum, ancak ne yapacağımı bilmiyorum. Bana yol gösterebilir misiniz?”

Yaşlı adam ressama kendi düşüncesini söyledi. “Aradığını herhangi bir mabette, bir Tanrı evinde bulabilirsin oğlum” dedi.

Ressam yoluna devam etti. Az ileride nikah salonundan çıkmış, balayına gitmek üzere olan bir çift gördü. Bu kez çiçeği burnunda geline sordu aynı soruyu:

“Sizce dünyanın en güzel şeyi nedir?”

Gelin, eşinin gözlerinin içine sevgiyle bakarak yanıtladı ressamı:

“Aşk” dedi. “Aşk, fakirliği zenginliğe, gözyaşlarını gülümsemeye döndürür. Azı çok yapar. Onsuz güzellik olmaz.”

Duyduğu bu iki ayrı açıklamayı düşünerek yoluna devam eden ressamın karşısına yorgun bir asker çıktı bu kez. Ressam aynı soruyu ona da sordu. Yüzünde yaşadığı ve gördüğü olaylardan derin izler taşıyan asker fazla düşünmeden yanıtladı ressamı:

“Dünyanın en güzel şeyi barış, en çirkin şeyi ise savaştır” dedi. “Barışı bulduğun yerde güzelliği mutlaka bulursun.”

Sorusuna bulduğu yanıtlar ressamı rahatlatacağına daha da kederlendirdi.

“İnanç, aşk ve barış” nasıl çizilebilir, nasıl anlatılabilirdi? Evinin önüne geldi. Dalgın bir halde kapıyı açıp içeri girdiğinde dünyanın en güzel şeyinin tüm yanıtlarını bulduğunu anladı.

“Babacığım…” diye kendisine koşan çocuğunun gözünde inancı gördü ve Tanrı’ya onu kendisine verdiği için teşekkür etti.

“Hoş geldin…” diyen eşinin gözleri aşkla aydınlanmıştı. Ve evinde askerin sözünü ettiği barış ve huzur vardı.

Hiç zaman kaybetmeden tuvalinin karşısına geçen ressam, kısa bir süre sonra en güzel resmini tamamladı. Tablonun adı “Yuvam” idi.

Yusuf Üras, Antalya’nın Tekirova İlçesi’nde yaptığı hizmetlerle tüm güzellikleri yaşatan çok değerli bir belediye başkanıdır. Barışı, sevgiyi, insanlığı dolu dolu yaşayan bir ilçedir Tekirova. Henüz turizm sezonu açılmaya başlamadan tüm esnafa sezonda yapılması gerekenlerle ilgili tek tek mektup ve karanfil gönderir Yusuf Bey. Taht kurmuştur onların kalplerinde.

Güney Antalya Turizmi Geliştirme ve Altyapı İşletme Birliği (GATAB) Başkanı Yusuf Üras, ilk yöneticilik görevine 1989 yılında Taşıyıcılar Kooperatif Başkanlığı ile başladı. 2009 yılında üçüncü kez Tekirova Belediye Başkanlığı’na seçilen Üras, yöresinde turizm alanında fark yarattı.

2005 yılında birlikler kanununun değişmesi ile aday olduğu seçimleri kazanarak Güney Antalya Turizmi Geliştirme ve Altyapı İşletme Birliği (GATAB) Başkanlığı görevini selefi olan Kemer Kaymakamından devraldı. 2009 yılında yapılan seçimlerde ikinci kez GATAB Başkanlığı görevine seçildi.

TURİZMİN VİRTÖZÜ

Üras, hangi konuya el atarsa mutlaka başarı sağlıyor ve bu başarı onun sorumluluklarını artırıyor. Halk ve diğer yöneticiler onu hep başkan olarak görmek istiyor. 1979 yılında başlatılan Güney Antalya Turizm Gelişim projesi, Antalya limanından Gelidonya Burnuna uzanan 80 km. uzunluğunda 3 km. derinliğindeki bir alanı hedef seçmiş kitle turizmine kısa zamanda cevap verecek toplu yatak kapasitesi yaratmak amacıyla başlatılmış bir projedir. Geçtiğimiz günlerde Sabah Gazetesi Ekler Koordinatörü Ersin Ramoğlu, Sabah Gazetesi Haber Koordinatörü Temel Eren, Tekirova Belediyesi Meclis Üyesi Semih Durmuş, Genel Koordinatörü Mehmet Saygıner, Forum Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Bilgin Aygül, N’PR İletişim Danışmanlığı Koordinatörü Filiz Çakır ile birlikte Trilye’de öğle yemeğinde buluşup turizmdeki sorunları tartışan Yusuf Üras, gelecekteki Türk turizminden oldukça umutlu ve bu umudun yeşermesi için oldukça büyük çaba sarfediyor.

Başarı nedir biliyor musunuz? Çoğu zaman ve çok gülümsemek. Zeki insanların saygısını ve çocukların sevgisini, şefkatini kazanmak. Dürüst eleştirilerin takdirine layık olmak ve yanlış arkadaşların ihanetine tahammül edebilmek. Güzelliği takdir edebilmek, başkalarındaki “en iyiyi” bulabilmek. Sağlıklı bir çocuk, bahçelik bir arazi ya da çok daha iyi hale getirilmiş bir sosyal durum yoluyla bu dünyayı olduğundan biraz daha iyi bırakarak terk etmek. Bir tek hayatın bile sırf siz yaşadınız diye daha rahat nefes aldığını bilmek. İşte “başarmış olmak” budur. Nice başarılı dönemlere Yusuf Üras.

Yorum Yazın