0Yorum

Güzellikleri İfşa Edelim

Yazın kısa bir Göcek kaçamağı yaptım. Yelkenli ile tüm koyları dolaşırken teknenin arkasından oltamı bırakıverdim maviliklere. Ama hiç balık yakalayamadım. Seviniyorum. Bu yaz hiç balık öldürmedim. Manastır koyunda bir İngiliz çiftçi ailesinin çocuğunu balık tutarken görüntüledim. Balık minik diye öpüyor ve suya bırakıyordu.

Restoranımın uzun yıllar başarı grafiğinin yükselmesi için denizlerimizin korunmasına gereksinim olduğunu defalarca yineledim. Ama bu koruma palyatif tedbirlerle televizyonlarda şov yaparak olmuyor. Bakın size çok cesur bir şekilde yıllardır mücadele veren benim de yakından takip ettiğim gizli bir kahramanın mücadelesini anlatayım. Süha Umar çok kısa bir süre önce ikinci kez emekli oldu. 10 yıl önce emekliye ayrılan Süha Bey’e bakanlıktan çok özel bir teklif gelmişti. 10 yıllığına tekrar bir sözleşme ile görevine geri döndü. Ayrıldığı güne kadar Türkiye için çok önemli işler başardı. Sırbistan’da Belgrad Büyükelçisi olarak görev yaptığı 2,5 yıl boyunca gitmediği köy, kasaba kalmadı. Kendi maaşını bile Türkiye’nin tanıtımı için harcardı. Ama öyle bir itibar sağladı ki gözlerimle görmesem inanmazdım. 7’den 70’e herkesin sevgisini kazandı Sırbistan’da. Ön yargılı olanları yakınlaştırdı bize. Anlatmakla bitmez Umar’ın hizmetleri. Yeni Pazar Devlet Üniversitesi bünyesinde Türk Dili ve Edebiyatı bölümü kurulmasını sağladı. Karlofça kasabasında Karlofça Barış Anlaşması’nın imzalandığı yerde yapılan ve Osmanlı heyetinin girdiği, sonradan “Türkler bir daha Avrupa’ya girmesin!” diye duvarla örülen kapıyı törenle açtıran ve askeri ateşeyle birlikte törenle o kapıdan giren Büyükelçi Süha Umar’ın iki buçuk yılda Sırbistan’da yaptığı hizmetleri anlatmaya sayfalar yetmez.

AV VE YABAN HAYATI VAKFI

Büyükelçi Süha Umar o kadar sade yaşamına neler sığdırdı neler. Av ve Yaban Hayatı Vakfı Başkanlığı görevinde yıllarca kelle koltukta dolaştı ve avcılara göz açtırmadı. Türk balıkçılığının önündeki en önemli sorun zamansız ve usulsüz avlanma idi. 1992 yılından bu yana özellikle 1999 yılında ciddi bir çalışma başlatan Umar, denizlerde sahil güvenlik, iç sularda ise Jandarma Genel Komutanlığı ile işbirliği yaparak, Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü ile de birlikte çalışarak neyi önledi biliyor musunuz? Deniz dibindeki otlukların tahribini. Iğriplerin yasaklanmasında etkin rol oynadı. Nedir ığrip? Açıkta kıyıya doğru belirli bölgenin önce çevrilmesi daha sonra halatlar aracılığıyla çekilerek taranması şeklinde avlanmadır. Eriştelik denilen denizin dibindeki otluklarda yavru balıklar saklanır. Bu tahribat önlenince balık popülasyonunda gözle görülür bir artış oldu. Özellikle Sait Faik’in sinarit babasında. Bu gaddar ığrip avı Oktay Rıfat’ın “Basamak” şiirinde şöyle anlatılır: Yarın bir kıyamet kopabilir Deniz dağlara çıkabilir, savurarak sallar iskeleyi ve sandalı Ama madem şimdi süt liman Iğrip çekmeli o zaman Bir balık üç kez atlıyor suda Çıt yok Diğer önemli sorun trol avcılığı idi. Marmara’da yaygın olan trol avcılığı 2004 yılında Sahil Güvenlik Komutanlığı ile 20 gün 20 gece süren ortak çalışma sonucu düzene girdi. Denetimler sıklaşınca popülasyonda ciddi bir artış oldu. Barbun, tekir, dil gibi dip balıklarında çoğalma hissedildi. Gırgırla zamansız ve yasak sahalardan avlanmak başlı başına bir sorundu. Işık kullanılarak avcılık özellikle yaygındı ve kurallara uyulmuyordu. Hemen hemen tümüyle önlendi. En iyi göstergesi yunusların artışında. Yunus balığı besin zincirinin en üst halkasıdır. Alt halkalar sağlıklı olmazsa yunus sayısındaki artış olanaksızdır. Trol ve gırgır teknelerine yapılan özel cihazlarla bu teknelerin ne zaman nerede oldukları uydu aracılığı ile tek merkezde izlenmesi olanaklı hale geldi. Denizlerin korunmasına bu kadar büyük katkıları olan bu mütevazi insanı, teknesinde yakaladığı 10 balıktan 9 tanesini denize bırakıp sadece bir tanesini marinaya getirdiğini bilen birisi olarak ne kadar kutlasak, onunla ne kadar gururlansak azdır. İyi ki varsın! Var olmaya devam etmen ülkemiz için önemli bir varlıktır. Var olmak mı? Varlıklı olmak mı? Var olmak en büyük varlıktır. Hayat uğraşı insana sağlamlık verir. İnsan yaşadıkça kayaların yalçın görünüşüne bürünür. Güzelliği görme yeteneğini kaybetmeyen asla yaşlanmaz.

Yorum Yazın