0Yorum

Geleneklerimizi Yaşatmaya Çalışanlar

Zamanın birinde bir hükümdar varmış, zenginliği tüm dünyaca bilinirmiş. Hükümdar her gittiği yere hazinesinin bir bölümünü götürür ve bunları sergilemekten büyük onur duyarmış. Hükümdarın yaşamda en güvendiği tek akil hocası bir bilge kişiymiş.

Günlerden bir gün bu bilge kişiyle otururken hükümdar şöyle bir soru sormuş:

“Sen ki göğün gizemine ermiş, bilime yön vermiş bir adamsın. İnsanlar ister hükümdar denli güçlü, ister savaşçılar denli onurlu olsun ayağına kapanır, ağzından çıkacak bir sözü beklerler. Şimdi senin gibi bir bilge adamın fikrini merak etmekteyim. Benim hükümdarlığım ve servetim hakkında ne düşünüyorsun?”

Bilge bu soru karşısında hükümdarın gözlerine bakarak şu sözleri söylemiş:

“Diyelim ki hükümdarım, kızgın ve uçsuz bir çöldesiniz. Ölmemek için size uzatacağım bir bardak suya servetinizin yarısını verir miydiniz?”

“Verirdim tabi!”

“Zaman geçti diyelim, susuzluğunuz arttı, size uzatacağım bir sonraki bardağa servetinizin öteki yarısını da verir miydiniz?”

“Verirdim tabi!”

“Zaman geçti diyelim, susuzluğunuz arttı, size uzatacağım bir sonraki bardağa servetinizin öteki yarısını da verir miydiniz?”

Hükümdar biraz düşünerek ve ardından, “Ölmemek için evet,” demiş.

Bunun üzerine bilge kişi gülerek şu sözleri söylemiş:

“Madem öyle, o zaman övünmeyin fazlaca. Çünkü haşmetlim sizin servetiniz iki bardak sudur.”

Zinnur Erol, son zamanlarda tanımaktan hem kendi adıma hem de ülkem adına çok büyük mutluluk duyduğum genç bir işadamıdır.

Henüz Harbiye’de öğrencilik yıllarımdayken kıta intikallerinde boş arazide eğitim yaparken görebildiğim birkaç bina mevcuttu. Bunlardan birinde Naci Erol’un sahibi olduğu, 1976 yılından beri faaliyet gösteren Öz Günaydın Fırını vardı. Naci Bey’in oğlu Zinnur Bey babasından aldığı bayrağı gururla bugünlere taşıdı.

KIZI GIDA MAĞDURU

Üniversiteyi bitirdikten sonra rahmetli babasının hastalığından dolayı ekmek fırını işlerine bakmak zorunda kalan Zinnur Bey, basit yöntemlerle üretim yapan fırınının tüm makine ve ekipmanlarını leasing kullanarak değiştirdi. Kapasiteyi birkaç katına çıkardı. Kısa sürede yerel ve ulusal marketlerin hemen hemen bütün zincirlerin paketli ve beyaz ekmeklerinin tedarikçisi oldu. Karlılık onu mutlu etmiyordu. İnsan sağlığına değer vermek onun için etik anlayışının vazgeçilmeziydi. Kızı İrem yediği gıdalardan dolayı sık rastlanan bir hormon hastalığına yakalandı. Bardağı taşıran son damla olan bu olaydan sonra şirketinin misyonunu ve vizyonunu değiştirdi.

KÖY KÖY ANADOLU’YU GEZDİ

Unlu mamullerde yapmaya çalıştığı en önemli konu şudur Zinnur Bey’in: Doğal üretim yapan üreticileri Anadolu’da köy köy, kasaba kasaba dolaşarak bulup çıkarmak. Bu firmaların içinden gıda üretim sertifikası olanları seçerek hammaddelerini tedarik etmektedir. Daha sonra doğal, katkısız ve organik ürünler yapmaktadır. Doğal ve yöresel ürünlerin geleneksel yöntemlerini yeni teknolojilerle birleştiren Erol, hem gelenekselliğe sahip çıkıyor ama modern çağın tekniklerini de kullanmaktan geri kalmıyor.

75 YILLIK MAYA

Son ziyaretimde Zinnur Bey’i çok mutlu gördüm. Elindeki bir kavanozda gösterdiği 75 yıllık mayaya, sanki dünyanın en nadide elmasına sahip olmuş gibi bakıyordu. Almanya’daki ekşi mayaları incelemek için çocuklar gibi sevinerek gitti geçenlerde.

Ulusal fuarları ve sektördeki öncü ülkeleri gezip, konusu ile ilgili tüm faaliyetleri yakından takip eder Erol. Geleneksel, yerel lezzetleri gördüğü ülkelerde beğendiklerini birleştirip, ürün adaptasyonu ile yeni reçeteler için ARGE çalışmalarını sürekli yapar Zinnur Bey. İnovasyona çok önem verir. Doğal olmayan her şey ile amansız bir mücadele içindedir. Kızı İrem’in hastalığı onu çok etkilemiş, bilemiştir adeta. Güzel bir coğrafyada yaşadığımızı, Allah’ın bize nimetlerin en iyilerini bu coğrafyada sunduğunu, onun için de yediklerimizin bizi hasta etmesine izin vermememiz gerektiğini sohbetlerimizde sık sık vurgular. 

GELECEK NESİLLERE MİRAS

“Doğal ürünlerle iç içe olan Anadolu’muzu koruyup, bir sonraki kuşaklara kültürel miras olarak bırakmak için ömrümün sonuna kadar çalışacağım,” diyen idealist bir insandır Zinnur Erol.

Ankara’nın her yerinden hiç üşenmeden birçok insan onun ekşi mayalı ekmeklerine kavuşmak için sıraya girmektedir.

Zarif eşi Derya Hanım, kızı İrem ve oğlu Arda babalarına müthiş bir destek vermektedirler.

Deniz ürünlerine de oldukça meraklı olan Zinnur Erol, fırsat buldukça Trilye’deki doğal ve sağlıklı ürünlerle buluşmaktadır.

Sosyal sorumluluk konularında reklamı hiç sevmeden inanılmaz güzel işler yapmaktadır. Herkesin yardımına koşar, yüreği sevgi dolu bir insandır Zinnur Erol. Yüreğinin götürdüğü güzel istikametler onun hep çekici ilgi alanları olmuştur. Gelecekle ilgili değerli projeleri olan Erol, çok çalışkan, okuyan, donanımlı işletmecilik ruhuna sahip, yaratıcı, azimli ve son derece mütevazı, oldukça farklı bir insandır. Ülkemize çok kıymetli hizmetler yapacağına yürekten inanıyorum. Tırnaklarıyla basamakları ağır ağır çıkan, zaman zaman büyük acılar çeken ama girişimci ruhunu hiç yitirmeyen Zinnur Erol’la Ankaralı olarak ne kadar gurur duysak azdır.

İnsan yaşamı soğana benzer, kat kat soyarken zaman zaman ağlatır. İyi pazarlar.

Yorum Yazın